Sevgi Allah’ın eseridir -2.....

Sevginin sonsuz olmasının alamet ve işareti bu olması lazımdır. Eğer sevdiğin şeyin başı ve sonu olmuş olsa idi senin sevginin de başı ve sonu olmuş olacaktı. 

<Sevgi Allah’ın eseridir -2.....

TÜRK-AZ HABER / MİSAFİR KALEM

Çünkü sen de, O'nun eserisin, sevgin de O'nun eseridir. Sen de varlıksın, mahlûksun, sevgi de varlıktır, mahlûktur. 

 

Ama iki mahlûk, yaratılmış olan şey, bir yaratılmamış olandan etkilenerek O'na doğru sürükleniyor. Tabir-i caizse o duygu bizi, lokomotiflerin vagonları çektiği gibi arkasında sürüklüyor. 

 

Biz, istesek de istemesek de böyle bir seyir içerisinde arayış peşindeyiz. Bir sevgi, bir muhabbet, başka bir ifadeyle aşk arayışı peşindeyiz. İstesek de istemesek de işin hakikati budur.

 

Allah sevgisinin mahiyeti

 

O halde, "Allah sevgisinin mahiyeti nedir?" diye sorulursa, deriz ki: Bir; kulun Allah'ı sevmesi, iki; Allah'ın kulu sevmesi tarzında ifade edilebilir. Yani kul Allah'ı nasıl sever? Allah, kulunu nasıl sever?

 

Ayet-i kerimede şöyle buyuruluyor: "Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler." 

 

Yani burada karşılıklı bir sevgi var, bir alışveriş var. Allah'ın kullarını sevmesi, kulların da Allah'ı sevmesi var. Kulun Allah'ı sevmesi, O'nun yarattıklarını sevmesiyle başlıyor. Bir sebebe binaen başlıyor.

 

Size her kim yardım ederse veya siz her kimden bir menfaat umuyorsanız, ona karşı bir sevgi meyliniz, muhabbetiniz vardır. Bu elinizde değildir. İşte o vasıta bir sebep suretiyle insanın Allah'ı sevmesi tarzında gelişir. Verdiği nimetlerden dolayı Rabb'ını sever. 

 

Birçok nimet vermiştir; çocuklarından dolayı Rabb'ını sever. Servet vermiştir; ondan dolayı Rabb'ını sever. Yani Allah'ın ihsanlarından, kereminden dolayı Rabb'ını sevmeye başlar. 

 

Böyle giderken işte o sevgi esnasında ifa ve eda ettiği birtakım itaat ve ibadetler vardır. Bunlarda karşılık beklemeden tecelliler olur. 

 

Cenab-ı Hak, ayet-i kerimede, "Beni zikredin ki Ben de sizi zikredeyim" buyuruyor. Siz, Allah'ı sevdiğiniz zaman bu aynı zamanda bir anıştır, O'nunla beraber bir oluştur. 

 

O'nun size cevabı sizdeki elektriklenmeyi daha da şiddetlendirir. Daha da güçlendirir. O zaman ne olur? "Bak, ben bunun cevabını aldım. Ben seviyorum ama bu boşa değil" dersin. 

 

Bu sefer Allah'ın kulu sevmesine tebdil edilen bu yürüyüş kendiliğinden sahasını genişletir ki o zaman Allah'ın zatı için O'nu sevmiş olursunuz. 

 

Yani sizi o noktaya taşıyan birtakım sebepler vardır; onları aşmış oluyorsunuz. "Allah, hakikaten sevilmeye layık tek varlıktır" diyorsunuz. "Onu bana verdi. Benim imkanlarımı şöyle genişletti. Beni yoktan var etti" gibi başlangıçta var olan sevginiz neticede sırf Allah, Cenab-ı Hak olduğu için sizi sevgi noktasına taşıyor ki asıl sevgi de budur. Rıza-i Bari sevgisi budur.

 

Bunların insan açısından faydası yok mudur? Hepsi çok faydalıdır. Ama bu gelinen netice de işin kemal noktasıdır ki sevginin aslı, özü de budur.

 

Bu derin ve uzun bir bahistir. Bu mevzua bir başka makalemizde yine devam edelim inşaAllah. Allah cümlemizi muhabbetinden ayırmasın. (Prof. Dr. Haydar Baş, İcmal Dergisi Şubat 2016)