İmamet neden Hz. Hüseyin’in evlatlarına verildi?

“İmam Rıza’ya (a.s.) şöyle arz ettim: ‘İmamet neden Hz. Hüseyin’in (a.s.) evladı arasında yer aldı da İmam Hasan’ın (a.s.) evladı arasında yer almadı?’

<İmamet neden Hz. Hüseyin’in evlatlarına verildi?

TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN

Ali bin Ahmed el-Berkî, Muhammed bin Ebu Yâkub Belhî'den şöyle dediğini rivayet ediyor: "İmam Rıza'ya (a.s.) şöyle arz ettim: 'İmamet neden Hz. Hüseyin'in (a.s.) evladı arasında yer aldı da İmam Hasan'ın (a.s.) evladı arasında yer almadı?'

İmam cevaben şöyle buyurdular: Çünkü Allah-u Teala, bunu İmam Hüseyin'in (a.s.) evladı arasında kıldı, İmam Hasan'ın (a.s.) evlatları arasında kılmadı. Allah, yaptıklarından sorguya çekilmez."

Babam (r.a.), metindeki senetle İbrahim bin Abdulhamid'den, o da Ebu'l-Hasan'dan (İmam Rıza) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

"Resûlullah (s.a.v.), Aişe'nin yanına vardı, Aişe ise su kovasını güneşin önüne bırakmıştı. Resûlullah (s.a.v.), 'Ey Humeyra, bu nedir?' diye sordu. Aişe, 'Başımı yıkamak için ısınsın diye bıraktım' cevabını verdi.

Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu: Bir daha böyle yapma. Çünkü bu, cilt hastalığına neden olur."

Kitabın yazarı şöyle diyor: "Bu hadisteki Ebu'l-Hasan'dan maksat, hem Mûsa bin Câfer (a.s.) ve hem de İmam Rıza (a.s.) olabilir. Çünkü İbrahim bin Abdulhamid her iki imamı da görmüştür. Bu hadis mürsel bir hadistir."

Hüseyin bin Ahmed bin İdris (r.a.), metindeki senetle Hasan bin Nazr'dan şöyle dediğini rivayet ediyor: "İmam Rıza'ya (a.s.) şöyle sordum: 'Bir grup insan seferdedir, bunlardan birisi ölüyor, diğer birisi de cenabetlidir. Yanlarında sadece onlardan birisine yetecek kadar su vardır. Onlardan hangisi öncelik taşır?'

İmam (a.s.) cevabında şöyle buyurdu: Cenabetli gusül etmeli, ölü ise (teyemmüme) bırakılmalıdır. Çünkü bu (cenabet guslü), farzdır (Kur'an'ın açık ayetidir); diğeri (meyyit guslü) ise, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) sünnetidir."

Muhammed b. Dekkak Ali b. Ahmed b. Muhammed b. İmran (r.a.), metindeki senetle Süleyman bin Câfer'den şöyle dediğini rivayet ediyor: "İmam Rıza'dan (a.s.) telbiyeyi ve onu söylemenin sebebini sordum.

İmam (a.s.) şöyle buyurdular: Halk ihrama girdiğinde Allah-u Teala onlara hitap ederek şöyle buyurur: 'Ey kullarım ve kölelerim! Benim için ihrama girdiğiniz (bazı şeyleri kendinize haram kıldığınız) gibi, Ben de sizi ateşe haram kılacağım.' Halk 'Lebbeyk Allahumme lebbeyk" diyerek Allah'ın davetine icabet edip nidasına cevap vermektedir."

Muhammed bin Hasan (r.a.), metindeki senetle Hüseyin bin Hâlid'in şöyle dediğini naklediyor: "İmam Rıza'ya (a.s.) arz ettim: 'Hangi sebepten dolayı hacca giden birisine dört ay günah yazılmıyor?'

İmam Rıza (a.s.) şöyle buyurdular: Allah-u Teala müşriklere Harem'e girmeyi dört ay mubah kıldı. Nitekim şöyle buyuruyor: 'Yeryüzünde dört ay daha dolaşın.'   Bundan dolayı mü'minlerden kim hacca gitse dört ay günahları bağışlanmış olur."

Hüseyin bin Ahmed bin İdris (r.a.), metindeki senetle Hüseyin bin Hâlid'den şöyle dediğini rivayet ediyor: İmam Rıza'ya (a.s.) şöyle arz ettim: 'Sana feda olayım, kadınların mihriyesi neden beş yüz dirhemdir?'

İmam (a.s.) şöyle buyurdular: Allah-u Teala, yüz kez 'Allahuekber', yüz kez 'Elhamdulillah', yüz kez 'Subhanallah', yüz kez 'Lâ ilahe illellah' diyen ve yüz defa Hz. Peygamber (s.a.v.) salavat gönderen ve daha sonra 'Allah'ım, beni hurilerle evlendir' diyen her mü'mini, hurilerle evlendirmeyi kendisine gerekli kılmıştır.

İşte bu yüzden kadınların mihriyesi beş yüz dirhem olarak kararlaştırılmıştır. Herhangi bir mü'min, mü'min kardeşinin kızını beş yüz dirhem mihriye vermeye hazır olduğu halde ister, fakat kız sahibi o teklifi kabul etmezse, mü'min kardeşini incitmiş ve Allah-u Teala'nın da onu hurilerle evlendirmemesini hak etmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali rıza eserinden)