Bugünler de geçecek!

Zaman her şeyin ilacıdır derler.

Bugünler de geçecek!
İZZET YAŞAR

Bugünler de geçecek!

Olumlu ve olumsuz manalar barındırır bu ifade.

İlginçtir ama gerçeklik payı da yok değildir aslında.

Zamana bırakmak bazen tefekkür bazen tembellik sonucunu doğurur.

Kadercilik tam da burada gösterir kendisini. Kader diyerek zamana bıraktığımız pek çok şey aslında tembellik ve teslimiyet inancımızın doğal sonucu olarak önümüze çıkıyor.

İyi ama birey olarak bu yaşadığımız sorunları nasıl çözebiliriz?

Zamana bırakmak veya kader demek dışında bir yol daha var. Sorunların kader mi yoksa bizim tercihlerimiz mi olduğunu doğru tespit etmemiz gerekir.

Doğum, ölüm dışında her yaşanan zaman ve olay bizim kendi tercihimizdir. Bunu anlamak ve kabul etmek şarttır.

Atalet, çözümsüzlük ve yaşadığımız bütün olumsuzlukların sebebi, bu yanlış kadercilik anlayışımızdan kaynaklanmaktadır maalesef.

Millet olarak biz zaten hem kendi içimizde hem de küresel ve bölgesel anlamda 5000 yıldır bir mücadele içerisinde boğuşuyor duruyoruz.

Atılan her yeni adım karşıtlarımızı da harekete geçirmemize sebep oldu, oluyor da. Bunun sebebini 5000 yıldır bulamadık ve tabi ki sorunları hiç bir zaman doğru tespit edemedik.

Aslında bu sorunların temel kaynağını tespit eden ve çözümleri hayata geçirebilen liderler de oldu geçmişte.

Bu sorunların ve huzur bulamamamızın sebebi bu liderlerimizin kabiliyet ve becerileri onlarla birlikte unutulup gitmiş olmalarıdır! Ancak son devirde milletimize liderlik edip başarıdan başarıya taşıyan iki lider vardır ki onlar bu kategorinin dışında tutulmalıdır.

Onlar bilgi ve birikimlerini gelecek nesillere taşımayı başarabilmişlerdir. Bize düşen o bilgi ve birikimleri harfiyen takip etmek ve yaşananları o birikimler ışığında tahlil edip zamana uygun çözümler üretebilmektir.

İşte biz millet olarak bu iki kurtuluş kaynağını yok sayarak, görmezden gelerek korkunç bir yola girdik. Zifiri karanlıklara yelken açtık.

Bu yanlış davranış hem yurtta hem cihanda onulmaz yaralara, yıkımlara sebep oldu.

Bu iki kaynağa yeniden sarılmak ve onların ışığında bu zifiri karanlıktan çıkmak mümkündür.

Huzur içinde bir Türk devleti ve milleti tüm dünyaya da kısa zamanda huzuru ve zenginliği taşıyabilecek tek irade olacaktır.

Bu iki kaynaktan ilki Ulu Önder M.K. Atatürk'ün Nutuk'u.

Diğer ikinci kaynak Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet eserleridir.

Ben lafın tamamını söyledim, bundan sonrası biz devletimizi seviyoruz diyen devlet adamlarına kalmış.

Bu günden kıyamete kadar olacak olan olayların iyisi de kötüsü de size sorulacak, unutmayasınız!