İmam Hüseyin’e ağlamak fazilettir

Hz. Hüseyin’e ağlamayı küçümseyen bir şahsa, rüyasında, Hz. Fâtıma şöyle dedi: “Sen kalbimin meyvesi Hüseyin’e ağlamanın faziletini inkâr eden değil misin? Onu haksız yere, zulümle şehit etmişlerdir. Allah’ın laneti onları katleden, onlara zulmeden ve onları su içmekten men eden kimselerin üzerine olsun”

<İmam Hüseyin’e ağlamak fazilettir

TÜRK-AZ HABER / DİNİ

İmam Rıza (a.s)'ın ashabından olan Seyyid Ali Hüseyni şöyle naklediyor:

Ben Ali bin Musa er-Rıza (a.s)'ın komşusu idim. Aşura günü olduğunda, din kardeşlerimizden bir kişi İmam Hüseyin (a.s)'ın maktelini (katledilme olayını) okuyordu.

İmam Bâkır (a.s)'ın buyurmuş olduğu şu rivayete yetişti: Kimin gözlerinden sivrisineğin kanadı kadar gözyaşı akarsa, Allah Teâlâ onun günahlarını, denizin köpüğü kadar da olsa affeder.

O mecliste, ilim iddiasında bulunan cahil bir şahıs da vardı. Mezkûr hadisin doğru olmadığı düşüncesindeydi. "Hz. Hüseyin'e o kadar az ağlamak nasıl olur da bu kadar büyük sevabı olabilir?" diyordu. Bu konu hakkında onunla çok tartıştık, sonunda da saplantısından kurtulmadan kalkıp gitti.

O gece öylece geçti, sabah olunca yanımıza gelerek dün gece söylemiş olduğu sözlerden dolayı özür diledi; pişman olduğunu dile getirip şunları anlattı:

"Dün gece şöyle bir rüya gördüm: Kıyamet kopmuş, cehennemin üzerine sırat köprüsü çekilmiş ve cenneti süslemişlerdi, o

esnada hava çok sıcak oldu, susuzluk bana galebe çaldı, sağ tarafıma baktığımda Kevser havuzunu gördüm. O havuzun kenarında iki kişiyle bir kadın durmuşlardı, onların yüzlerinin nuru mahşer çölünü aydınlatmıştı; kendileri de siyah elbise giyip ağlıyorlardı.

Bir adamdan; 'Kevser havuzunun başında duran bu şahıslar kimlerdir?' diye sordum.

Cevaben dedi ki: 'Onlardan biri Muhammed Mustafa'dır (s.a.a), diğeri Aliyyü'l-Murtaza'dır (a.s), kadın ise Fâtımatu'z-Zehra'dır (s.a)."

Dedim ki: 'Neden siyah elbise giymişler, neden ağlýyorlar?'

Dedi ki: 'Bugünün Aşura günü olduğunu bilmiyor musun?'

Dedim ki: 'Aşura günü, İmam Hüseyin'in Kerbela'da şehit olduğu gündür, onlar öyleyse bu yüzden siyah elbise giymiş ağlıyorlar.'

Daha sonra Hz. Fâtıma (a.s)'ın yanına giderek şöyle dedim: 'Ey Resûlullah'ın kızı! Susuzum.'

Hz. Fâtıma (a.s) öfkeli bir halde bana bakarak şöyle dedi: 'Sen kalbimin meyvesi, gözümün nuru olan oğlum Hüseyin'e ağlamanın faziletini inkâr eden şahıs değil misin? Onu haksız yere, zulümle şehit etmişlerdir. Allah'ın laneti onları katleden, onlara zulmeden ve onları su içmekten men eden kimselerin üzerine olsun.'

Bu halde iken uykudan uyandım ve kendi sözümden pişman oldum, şimdi de kusurumu affetmeniz için sizden özür diliyorum." (Bihar, c.44, .293).