‘Onlar Benim nübüvvetimin terazisidir’

Ümmü Seleme (rh.a), “Ey Allah’ın Elçisi, ben Senin Ehl-i Beyt’inden değil miyim?” dediğinde Resûlullah (s.a.a.) buyurdu ki: “Benim Ehl-i Beyt’im ve nübüvvetimin terazisi Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’dir”

<‘Onlar Benim nübüvvetimin terazisidir’

TÜRK-AZ HABER / DİNİ

İmam-ı Sâdık (a.s.) şöyle buyurmuştur:

"Allah, yalnız siz Ehl-i Beyt'ten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor." ayeti indiği zaman Ali, eşi ve çocukları Ümmü Seleme'nin evinde idiler. Peygamber (s.a.v.) onları bir parçanın altına alarak arz etti: "Allah'ım! Her peygamberin nübüvvetinin terazisi olan seçkin zümreden özel yakınları vardır. Bu terazi benim nübüvvetimin içinde bu seçkin Ehl-i Beyt'imin dışında hiç kimse değildir."

Ümmü Seleme (a.s.) dedi ki: "Ey Allah'ın Elçisi, yalnızca bu birkaç kişi mi? Yoksa ben senin Ehl-i Beyt'inden değil miyim?"

Şöyle buyurdu: "Benim Ehl-i Beyt'im ve nübüvvetimin terazisi Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin'dir."

"Topluca Allah'ın ipine sımsıkı yapışın." (Âl-i İmran, 103).

İmam Ca'fer-i Sâdık, "Topluca Allah'ın ipine yapışın" ayetiyle ilgili olarak, "Allah'ın ipi biziz" buyurmaktadır. (Hasaisu'l Vahyi'l Mubin, s.183, Emali't-Tusî, c.1, s.278).

"O'nun tevilini Allah ve ilimde ileri gidenlerden başka kimse bilmez." (Âl-i İmran, 7).

İmam Ca'fer-i Sâdık bu ayetle ilgili buyuruyor ki: "İlimde ileri gidenler, Emirü'l-mü'minin Ali ve O'ndan sonraki imamlardır." (Usul-i Kâfi, c.1, s.213).

İmam-ı Ca'fer-i Sâdık'tan, "Allah sizin için kolaylığı istemektedir, zorluğu değil" (Bakara, 185) ayetinin tefsirinde şöyle nakledilmiştir: "Söz konusu kolaylık, Emirü'l- mü'minin Ali b. Ebi Tâlib'dir." (Biharu'l Envar, c.36, s.128; el-Hikemü'z- Zahire, c.1, s.76).

Safvan b. Cemmal der ki: "Ebu Abdullah'a (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam) Allah Azze ve Celle'nin şu ayetini sordum: "Duvar ise şehirde iki yetim çocuğun idi. Altında onlara ait bir hazine vardı." (Kehf, 82).

Dedi ki: "O hazine altın veya gümüş değildi, yalnızca içinde şu dört söz vardı: Benden başka ilah yoktur, ölüme yakînen inanan gülemez, hesaba yakînen inananın gönlü feraha kavuşmaz ve kadere yakînen inanan, Allah'tan başkasından korkmaz." (Usul-i Kâfi, c.2, s.127).

Salih b. Hamza rivayet eder: "Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam) şöyle dedi:

"Şüphesiz Allah Azze ve Celle'den çok korkmak ibadettir. Allah buyuruyor: "Allah'ın kullarından ancak âlimler, Allah'tan (gereğince) korkarlar." (Fatır, 28). Başka bir ayette şöyle buyuruyor: "İnsanlardan korkmayın, Benden korkun." (Maide, 44). Bir diğer ayette de Allah Tebareke ve Teâlâ şöyle buyuruyor: "Kim Allah'tan sakınırsa Allah ona bir çıkış yolu gösterir." (Talak, 2). (Usul-i Kâfi, c.2, s.144).