İmanın aslı, gerçekte şehadettir

İmanın ilki tevhide, yani Allah’ın birliğine ikrar ve imandır. İkincisi resullerin risaletine ikrardır. Bu ikisine itaat ve onları tanıma, imanda birbirlerine yakındırlar. İmanın aslı, gerçekte şehadettir

<İmanın aslı, gerçekte şehadettir

TÜRK-AZ HABER / DİNİ

Şeyh Saduk, Uyun-u Ahbari'r- Rıza (a.s.) isimli eserinde şöyle anlatıyor:

Abdulvahid bin Muhammed bin Ubdus Nişaburî (el-Attar Nişaburî) 352 yılının Şâban ayında Fazl bin Şâzan'dan naklederek şöyle dediğini söylüyor:

"Neden ezanın her kısmı ikişer ikişerdir, diye sorulacak olursa şöyle cevap verilir:

İşitenlerin kulaklarına tekrar ve tekit olması içindir; eğer birincisinde duymadıysa ikincisinde duyup gaflet etmesin.

Başka bir sebebi ise, namaz ikişer rekâttır. Dolayısıyla ezan da ikişer ikişer karar kılındı.

'Neden ezanın ilk kısmında tekbir dört defa okunuyor?' diye sorulacak olursa şöyle cevap verilir:

Çünkü ezana aniden (önceden bir şey olmadan) başlanılır. Ondan önce de işitenleri tembih edecek ve uyaracak söz yoktur. Dolayısıyla bu, işitenler için ezanda geleceklere dikkat etmeleri içindir.

'Tekbirden sonra neden iki kez şehadet okunmalıdır?' diye sorulacak olursa şöyle cevap verilir:

İmanın ilki tevhide, yani Allah'ın birliğine ikrar ve imandır. İkincisi resullerin risaletine ikrardır. Bu ikisine itaat ve onları tanıma, imanda birbirlerine yakındırlar. İmanın aslı, gerçekte şehadettir. Diğer haklarda nasıl iki şahitlik karar kılınmışsa, ezanda da aynı şekilde iki şehadet karar kılınmıştır. Bu durumda Allah'ın birliğine, Resulün risaletine ikrar, gerçekte imanın tamamına ikrardır. Çünkü imanın aslı, Allah'a ve resullerine ikrar etmektir.

'Neden iki şehadetten sonra namaza çağrılmak (hayye alâ's-salah) karar kılınmıştır?' diye sorulacak olursa, şöyle cevap verilir:

Ezan, gerçekte namazın kılındığı yere davet edip çağırmak içindir. Namaza davet, ezanın ortasında denilmektedir. Müezzin bundan önce dört tekbir, iki şehadet, daha sonra da dört kez kurtuluşa, iyiliğe, amele, onu eda edip yerine getirmeye teşvik ederek çağırıyor. Daha sonra (ikişer ikişer olmak üzere) tekbir ve tehlil denilir. (Bundan önce dörde tamamlandığı gibi, bunu da dörde tamamlayıp) böylelikle sözü Allah'ın adıyla başlanıldığı gibi Allah'ın adıyla da son verilmiş oluyor.

'Neden ezanın sonunda tehlil deniliyor da tekbir söylenmiyor; oysa ilk başlaması tekbirleydi?' diye sorulacak olursa şöyle yanıt verilir:

Çünkü tehlilde Allah'ın adı son kısımdadır. Dolayısıyla başlangıçta onun adıyla başlanıldığı gibi, son kısımda da onun adıyla bitirilmesi en uygun olanıdır.

'Neden lâilaheillallah yerine subhanallah veya elhamdulillah denilmemektedir; oysa bunların da son kısmında Allah'ın adı vardır?' diye sorulacak olursa şöyle cevap verilir:

Lâilaheillallah, Allah'ın birliğine ikrar ve O'ndan başka mâbutları reddetmektir. Bu da imanın evvelidir. Dolayısıyla bu, tesbih ve hamd etmekten çok daha üstündür.

'Neden başlangıçta rükû, secde, kıyam ve oturmadan önce tekbir denilmektedir?' diye sorulacak olursa şöyle cevap verilir: Ezanda söylediğimiz sebeplerden dolayıdır."