‘Gerçekte namaz, rükû ve secdedir’

‘Neden bir rekâtta bir rükû ve iki secde vardır?’ diye sorulacak olursa şöyle cevap verilir: “Rükû kıyamın fiillerindendir, secde ise oturmanın fiillerindendir. Oturarak kılınan namaz, ayakta kılınan namazın yarısı hükmündedir. Bu yüzden secde (iki kez) oldu ki, bu şekilde rükû ile eşit olabilsin. İkisi arasında bir farklılık yoktur. Çünkü gerçekte namaz, rükû ve secdedir”

<‘Gerçekte namaz, rükû ve secdedir’

TÜRK-AZ HABER / DİNİ

Abdulvahid bin Muhammed bin Ubdus Nişaburî (el-Attar Nişaburî) 352 yılının Şâban ayında Fazl bin Şâzan'dan naklederek şöyle dediğini söylüyor:

"Neden bütün namazlarda sadece Fatiha Sûresi ile başlanılmalıdır da başka sûrelerle değil, diye sorulacak olursa şöyle cevap verilir:

Kur'an-ı Kerim'de, bütün hayır ve hikmetin Fatiha'da toplandığı gibi toplanan başka bir sûre yoktur. Nitekim Allah, şöyle buyuruyor: 'Hamd Allah'a mahsustur.' İnsanların Allah'ın şükrünü yerine getirmeleri ve bunu eda etmeleri için vacip etmiştir. Kulun, Allah'ın vermiş olduğu tevfik ve hayırlar için şükrüdür. 'Âlemlerin rabbidir.' Bu da Allah'ı anmak, hamd etmek ve ikrardır. O yaratan, malik, sahiptir. O'ndan başkası da yoktur.

'Rahman ve Rahim'dir.' Allah'ın rızayetini celbetmek, tüm yaratıklarına zikir, nimetleri ve lütuflarıdır. 'Din gününün sahibidir.' Dirilme, haşrolma, hesap ve cezalandırmaya ikrar edip iman etmektir. Dünyada malikiyet ve sahiplik Allah'ın olduğu gibi, ahirette de malik ve sahip yine Allah'tır. 'Ancak Sana ibadet ederiz.' Allah'a ilgi gösterip yaklaşmaktır. Allah'a ihlas ile ameldir, başkası için değil. 'Ve ancak Senden yardım dileriz.' Allah'ın vermiş olduğu tevfik ve ibadetin çoğalmasını istemektir. 'Bizi doğru yola hidayet et.' Edep ve gidişatı için Allah'tan yol göstermesini istemek; ipine sımsıkı sarılıp Rabbini tanımada, O'nun yücelik ve büyüklüğünde, marifette çokluğu Allah'tan talep etmesidir. 'Nimetlendirdiğin kişilerin yoluna.' Allah'tan isteyip ilgi ve alakada tekit etmektir. Allah'ın, velilerine vermiş olduğu lütuf ve nimetleri anıp bunlara ilgi ve alakanın duyulması içindir. 'Gazaba uğramışların da değil.' İnat edip kâfir olarak, emir ve nehiyleri hafife alarak alay edenlerden olmamak için Allah'a sığınılmaktadır. 'Sapıkların da...' Allah yolundan hiçbir bilgisi olmadan sapıp başkalarını da saptıranlardan olmaktan Allah'a sığınılıyor ki, o insanlar iyilik yaptıklarını zannediyorlar, oysa kendileri sapmıştırlar. Dolayısıyla hiçbir şeyde toplanmayan dünya ve ahiretin hayır ve hikmetin toplandığı bir sûredir.

'Rükû ve secdede neden tesbih edilmektedir?' diye sorulacak olursa şöyle cevap verilir:

Birçok sebepten dolayıdır. Kulun huzû, huşû, bendelik, korku, kimsesizlik, zelillik, tevazu ile Allah'a yaklaşıp bunlarla beraber yaratıp rızık veren Rabbini takdis edip öven, tesbih eden, büyük bilip şükreden bir kul olabilmesi içindir. Böylelikle düşünce ve arzuları Allah'tan başkası tarafına yönelip gitmeyecektir.

'Neden bir rekâtta bir rükû ve iki secde vardır?' diye sorulacak olursa şöyle cevap verilir:

Rükû kıyamın fiillerindendir, secde ise oturmanın fiillerindendir. Oturarak kılınan namaz, ayakta kılınan namazın yarısı hükmündedir. Bu yüzden secde (iki kez) oldu ki, bu şekilde rükû ile eşit olabilsin. İkisi arasında bir farklılık yoktur. Çünkü gerçekte namaz, rükû ve secdedir.