Doğru konuşan akılla tanınır

İmam Rıza (a.s) buyurdu ki: “Akıl vasıtasıyla Allah’a karşı doğru konuşan tanınmış olur ve akıl onu tasdik eder. Aynı şekilde Allah’a karşı yalan konuşan da onun vasıtasıyla tanınmış olur ve akıl onu tekzip eder”

<Doğru konuşan akılla tanınır

TÜRK-AZ HABER / DİNİ

Şeyh Saduk, Uyun-u Ahbari'r-Rıza (a.s.) isimli eserinde şöyle anlatıyor:

Ca'fer bin Muhammed bin Mesrur (r.a) metindeki senetle Ebu Yâkub-i Bağdadî'den şöyle rivayet ediyor:

İbn-i Sikkit, İmam Rıza (a.s)'a, "Allah-u Teala, neden Mûsa bin İmran (a.s)'ı âsa, yed-i beyzâ (parlak el) ve sihir aleti ile, İsa (a.s)'ı ise tıbbî mucizelerle ve Hz. Muhammed (s.a.a)'i ise söz ve hitabelerle (fesahat ve belagatla) gönderdi?" diye sordu.

İmam (a.s) cevabında şöyle buyurdu: "Allah, Mûsa (a.s)'ı peygamber olarak gönderdiğinde zamane halkı çoğunlukla sihirle uğraşıyordu. Bundan dolayı, Allah-u Teâlâ tarafından kavminin onun aynısını yapmaktan aciz kaldığı mucize getirdi ve onunla diğerlerinin sihrini alt edip hücceti onlara ispatladı.

İsa (a.s)'ı ise müzmin hastalıkların ortaya çıktığı ve milletin tıbba ihtiyaç duyduğu bir dönemde gönderdi. Derken Hz. İsa, Allah tarafından kavmine, onların mislini getirmeye güçleri olmayan bir mucizeyle geldi ki, onunla ölüleri diriltiyor, anadan doğma körleri, abraş illetine tutulmuşları Allah'ın izniyle iyileştiriyordu. Bununla da onlara hücceti tamamlıyordu.

Allah-u Teâlâ, Hz. Muhammed (s.a.a)'i de öyle bir asırda peygamber olarak gönderdi ki, onun asrında hitabet ve konuşma yaygındı. (Ravi der ki: Zannediyorum ki bu arada şiir de söylemişti.) Bu sırada Resûlullah (s.a.a) birtakım öğüt ve ahkâmı içeren, onların sözlerini bâtıl kılan ve hücceti onlara tamamlayan Allah'ın Kitabıyla onlara geldi."

Söz buraya geldiğinde İbn-i Sikkit şöyle dedi: "Allah'a and olsun ki, bu zamanda senin gibi birisini görmedim, o halde bugün halka hüccet nedir?"

İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Akıldır; zira akıl vasıtasıyla Allah'a karşı doğru konuşan tanınmış olur ve akıl onu tasdik eder. Aynı şekilde Allah'a karşı yalan konuşan da onun vasıtasıyla tanınmış olur ve akıl onu tekzip eder." (Rivayetlerde iki türlü hüccetten söz edilmiştir: Bâtıni hüccet ki akıldır ve bu hadiste maksat da bu bâtini hüccettir. Zahiri hüccet ki peygamberler ve onların masum naibleridir).

Daha sonra İbn-i Sikkit şöyle söyledi: "Allah'a and olsun ki cevap işte budur!"