ZİNDANDA GEÇEN YILLAR II.....

      Hârun, İmam’ın serbest bırakılma endişesi ile onu vezirlerinden Fadl b. Rabi’e emanet ettirdi. Rabi, İmam’ın ibâdet dolu hayatını görünce, halifenin İmam’ı iftiralar ile hapis tuttuğunu anladı. Ve halifeye bir mektup yazarak, İmam’ı serbest bırakmasını talep etti:

ZİNDANDA GEÇEN YILLAR II.....
Mimar Gökhan Demir

ZİNDANDA GEÇEN YILLAR II.....

“Ey mü’minlerin emiri! Neden onu zindana atarak baskı altında tutuyorsun? Hârun Reşid, siyaseten bu işi yaptığını itiraf edercesine şöyle demiştir: “Asla! Bunun böyle olması gerekiyor, bundan başka çare yok­tur.” (Uyûn-i Ahbari’r-Rızâ, c. 1, s. 95  )

  Bu tavır karşısında, Hârun bu sefer de fazla mektup yazarak onu zehirlemesini emretti. Fadl da buna yanaşmadı. Hârun Reşid, bu işi yapacak adamı buluncaya kadar İmam’ı zin­danda tutmaya kararlı idi. Son olarak İmam’ı, Fadl b. Yahya b. Ha­lid Bermekî’ye teslim etti. Fadl b. Yahya, onu evinde bir odaya yerleştirdi. Nöbetçiler vası­tası ile ne yaptığını izliyordu. İmam geceleri ibâdet edip, gündüz­leri de oruç tutuyordu. Bu hali gören Fadl b. Yahya onun için düşünülenlerden utandı ve ona hizmet etmeye başladı. Hârun Reşid, İmam’ın kaldığı zindanı tepeden gören bir yerden izlemeye giderdi. Bir örtünün yerde serili olduğu ve her gittiğinde kaldırılmadan aynı yerde bulunduğu dikkatini çekti. Fadl’a, “Her gün aynı yerde bu örtünün durduğunu görüyorum, nedir o?” diye sordu. Fadl, “O örtü değil, Mûsâ b. Ca’fer’dir. Her gün güneşin doğma­sından öğle vaktine kadar secdeye kapanır” dedi. Hârun donakalır ve “Bu Hâşimoğulları’nın büyüklerinden biri­dir” demekten kendini alıkoyamaz. (Bihâru’l-Envâr, c. 48, s. 220)

  Fadl’ın zindanında iken İmam Kâzım ettiği bir dua ile zindan­dan kurtulmuştu. Bir gece abdest aldıktan sonra dört rekât namaz kılmış ve şu duayı okumuştur: “Ey efendim! Beni Hârun’un zindanın-dan kurtar. Onun elinden kurtar beni… Ey ağacı, kum ve toprağın arasından çıkarıp kurtaran! Ey ateşi, demirle taşın arasından çıkarıp kurtaran! Ey sütü, işkembedeki yem kalıntılarıyla kanın arasından çıkarıp kurtaran! Ey çocuğu, meşime ile rahim arasından çıkarıp kurtaran! Ve ey ruhu, bağırsaklar ile iç organlar arasından çıkarıp kurtaran Beni Hârun’un elinden kurtar!” Bu duanın hürmetine Hârun, bir gece İmam’ı serbest bırakmış­tır. (el-Menâkıb, c. 4, s. 330)

   Bağdat’tan ayrılmayan İmam, burada yârenlerini arttırdı. Halkın arasında sevgisinin artmasından korkan Hârun bir kez daha onu Fadl’ın zindanına gönderdi. Fadl da, İmam’a saygısından ona çok iyi davranmaktaydı. Hârun Reşid, İmam’ı rahat ettirmeye çalışan Fadl b. Yahya’ya yazdığı mektupta, onu öldürmesini emretti. Emrine itaat etmediğini görünce de, özel uşağı Mesrur’u Bağdat a gönderdi. Eğer İmam Kâzım o gidene kadar ölmemişse, yazdığı iki mektubun birini Abbâs b. Muhammed’e diğerini de Sindi b. Şa­hek’e vermesini emretti. Mesrur, İmam’ı sağ görünce, emri yerine getirdi ve mektupları yerlerine teslim etti. “Abbâs b. Muhammed’in gönderdiği adam acele ile Fadl b. Yah­ya’nın evine gitti. Fadl b. Yahya biraz sonra korkulu bir hâlde evinden ayrılıp Abbâs b. Muhammed’in adamı ile Abbâs’ın yanına gitti. Abbâs, Fadl b. Yahya’nın elbiselerini çıkarttırıp ona yüz kırbaç vurdu. Fadl, Abbâs’ın evinden ayrılırken, rengi solmuş ve çok zor yü­rüyordu. Bundan sonra, Hârun, İmam’ın Sindi b. Şahek’e teslim edilmesini emretti.” (el-İrşad,s.352)

  Emrine karşı gelinmesine sinirlenen Hârun, Fadl b. Yahya’nın lanetlenmesi için saraydaki adamları ile lanet okumaya başladı. Oğlunun başına bir şey gelmesinden endişe duyan Yahya b.Ber­mekî, Hârun’a, İmam Kâzım’ı kendisinin öldürebileceğini söyledi. Yahya Bermekî, izin alarak hemen Bağdat’a gitti. Sindi b. Şahek’e ulaşıp, İmam’ı öldürmek zorunda olduklarını söyledi. İmam, Sindi b. Şahek’in zindanında iken, çok sıkıntılar çekti. Hârun, ayağına demir bağlanmasını ve abdest dışında dışarı gönde­rilmeden zindanda kalmasını emretti.