YÜZYILIN ALİM’İ VE MÜBAREK YOL….

        Allah (c.c.) Zariyat suresi 56. Ayetinde, "Ben cinleri ve insanları yalnızca (beni tanımaları ve) bana kulluk etmeleri için yarattım" buyurmaktadır. İnsan yaratılmadan evvel Allah (c.c.) bir ruh yarattı. Adı 'Muhammed' ve O'na aşık oldu. Allah (c.c.) Hz. Muhammed (s.a.a) ruhuna şöyle seslendi: "Sen olmasaydın ya Habibim sen olmasaydın bu alemleri yaratmazdım." İlk yaratılan ruh Hz. Muhammed (s.a.a)'in ruhudur. Allah (c.c.) sonra kıyamet gününe kadar dünyaya gelecek olan bütün ruhları yarattı. 

YÜZYILIN ALİM’İ VE MÜBAREK YOL….
Mimar Gökhan Demir

YÜZYILIN ALİM’İ VE MÜBAREK YOL….

A'raf süresi 172. Ayetinde, "Hani Rabbin Âdem oğullarından, onların sırtlarından zürriyetlerini çıkarıp kendilerini nefslerine şâhid tutmuş, 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' (demişti). Onlar da, 'Evet, (Rabbimizsin), şâhid olduk' demişlerdi. (İşte bu şâhidlendirme) kıyamet günü 'Bizim bundan haberimiz yoktu' dememeniz içindi" buyurmaktadır.

Bezm-i Elest'te toplanan ruhlar Rablerine söz verdiler. Bu sözden sonra ilk beden kalıbına giren ilk insan ve aynı zamanda ilk peygamber olan insanlığın atası Hz. Adem (a.s.)'dır. İlk yaratılan ruh Hz. Muhammed (s.a.a)'in ruhu, ilk yaratılan insan ise Hz. Adem (a.s.)'dır.

Hz. Adem'i (a.s.) ve Hz. Havva validemizi Allah (c.c.) cennete koydu. Şeytan onları aldatarak Allah'ın yasak ettiği, haram kıldığı meyveyi yediler. Bu hatalarından dolayı insanoğlu cennetten kovularak açık dünya hapishanesine gönderilmiştir. Allah (c.c.) insanları göndermeden önce dünyayı yarattı, doğayı, hayvanları, vs. kısaca insana hizmet edecek olan dünya nimetlerini yarattı. Ve insanoğlunu imtihan için bu aleme gönderdi.

Bu imtihan insan için son şanstır. Yine Allah'a değil de düşmanı olan şeytana uyarsalar bu sefer yerleri tâbi oldukları şeytanın ebedi mekânı olacak olan cehennem olacaktır. Şeytana uymasınlar yoldan çıkmasınlar diye insanoğluna Allah (c.c) 124 bin bir rivayete göre de 224 bin peygamber ve kitaplar göndermiştir. 

Allah (c.c.) her peygambere ayrı bir din göndermemiştir. Her peygambere aynı dini göndermiştir. Cenab-ı Hak Ali İmran suresinin 19. ayetinde  "Allah'ın indinde tek din İslam'dır" buyurmaktadır. Şeytana tâbi olan ümmetler Allah'ın gönderdiği dine, peygambere ve kitaplara razı olmayarak, kitapları tahrip ettiler peygamberleri öldürerek inanmak istedikleri gibi bir din inşa ettiler. Adına Hıristiyanlık, Yahudilik v.s dediler. Allah (c.c.) Tevbe suresinin 30. Ayetinde, "Yahudiler, 'Üzeyir Allah'ın oğlu' dediler, Hıristiyanlar da 'Mesih Allah'ın oğlu' dediler. Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sözlerdir. Daha önce inkâra sapmış olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da saptırıyorlar" buyurdu. Maide suresinin 73. ayetinde ise, "Allah, üçün üçüncüsüdür diyenler elbette kâfir olmuşlardır. Oysa tek ilâhtan başka ilâh yoktur. Eğer söylediklerinden vazgeçmezlerse, elbette onlardan inkâr edenlere acı bir azap dokunacaktır" buyurmaktadır. (Fetö dinler arası diyalog ile Müslümanları vatikana pazarlarken, birileri besmele ile kiliseler açarken sesini çıkarmayan hocalara yüz yılın alimi diyen maalesef sürüler var yazıklar olsun)

İslam'ın dışında olan bütün inançlar batıldır. Allah'ın kabul ettiği tek din İslam'dır. Allah (c.c.) Ali İmran 85. ayetinde ise, "Kim İslâm'dan başka bir din ararsa ondan asla kabul edilmeyecek ve o ahirette de zarar edenlerden olacaktır" buyurmaktadır. İsteyen istediği inancı seçsin ancak insanoğlunu, alemleri, yeri-göğü yoktan var eden Allah (c.c.) İslam'dan başka bir dini kabul etmiyor. Biz Allah'tan geldik dönüşümüzde ancak Allah'adır. Allah'a döneceğine iman eden insanlar İslam'dan başka bir yol aramazlar. Ancak sapıklar başka yol ararlar. 

  İslam'da iki yol vardır. Biri 'Nübüvvet' yani peygamberlik yoludur. Bu yolun rehberi peygamberler peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a)'dir. İkinci yol ise Velayettir. Kıyamete kadar devam edecek olan bu yolun rehberi İmam Ali (k.v.)'dir. Ondan sonrada Resulullah'ın soyundan devam edecek olan İmam Ali'nin evlatlarıdır. Bu iki yola tâbi olmayanlara Müslüman denmez. İslam itikadı Allah'ın varlığını bir olduğuna, Muhammed Mustafa (s.a.a) O'nun kulu ve Resûlü olduğuna ve O'ndan sonra velayete iman etmektir. Resûlullah (s.a.a)'den İmam Ali'ye ve ondan sonraki İmamlar ile günümüze kadar gelen mübarek yola tâbi olmak insana Allah'ın lütfudur. 

Aslında bu mübarek yol tasavvufun temelidir. Tasavvuf, İslam'ın yaşanılır tarzıdır. İslam'ın yaşanılır hâl boyutudur. Resûlullah'ın (s.a.a.), sahabesinin ve özellikle de Ehl-i Beyt'inin hâlidir. Tasavvuftaki en büyük özellik teslimiyettir.

"(Ey Rabbimiz!) Bizim için kendi tarafından bir koruyucu gönder ve bizim için kendi katından bir yardımcı tâyin buyur." (Nisa: 74). Ayetlerde bahsedilen veli kullar mürşid-i kamillerdir. Talip, fena fi'ş-şeyh ile yolculuğa başlar. Fena fi'ş-şeyh, mürşidin muhabbetinde yok olma, erime ve kaybolma demektir. Onda yok olma ile başlayan bu hâl, sonsuz teslimiyeti gerektirir. Yaptığı işlerde hikmetler aranır. Kusurlar "ene"ye mâl edilir. Bu yola insan girerken Allah'ım sana vuslat yolunda nefsimle olan mücadeleye hazırım diyerek seyr-i süluk yoluna girer. Bu iddiada bulunan bir insan eğer nefsinin her istediğini yapıyorsa bu insan yalancıdır. Çünkü yol nefs ile mücadele yolu yok olma Allah'ın aşkı ile yanma öyle bir yanma ki bu kömürken ateşe atılıp ateşin rengine bürünmedir bu yanma. Böyle iddiada bulunan birinin teslim olduğu makamı eleştirmesi ona buğzetmesi iddiasının ya yalan, ya da bu mübarek yolu idrak etmemesinin işaretidir. 

"Ben Allah'ın Resulünün Ehl-i Beyti'nin ve onların vârislerinin aşkında yok olamaya geldim" diyen kul varlık iddiasında bulunamaz. Bulunursa ya yolu tam idrak edememiş ya da şeytanın askeridir. Bu tür insanlar her devirde var olmuştur. Kıyamete kadar da var olacaklardır. Hem yolda gözükür ama yolsuzdur. Samimi insanları da fitneleri ile yoldan çıkarmaya çalışırlar. Allah (c.c) bu türlü münafıklardan ümmet-i Muhammed'i korusun.

  Bu anlattığımız yol mübarek yoldur. Bu yolda olabilmek büyük şereftir. Bu yola ancak Yüce Allah'ın lutfettiği insanlar girer.  Yüz yılın liderini arayanlar hayatının her anında küfürle mücadele eden tek Allah cc dostu Prof.Dr. Haydar Baş hocadır. O dönemde cübbelisi, zübbelisi hepsi fetöye hoca efendi derken, toz kondurmazken, Papanın elini ayağını v.s. öperek Müslümanları şikayet eden fetöye haddini bildiren, onun papaz olduğunu millete üzerine basa, basa hiç kimsenin kınamasından korkmadan yapan gerçek alim Prof.Dr. Haydar Baş hocaydı.

  Burnunun ucunu göremeyen giydiği şalvarı, sarığı İslam zanneden sözüm ona hocalara alim diyenlerin zeka seviyesi ve imanı ortadadır. 'İslam şekil dini değil papazda sakal bırakır cübbe giyer. Allah c.c. ben sizin kalbinize bakarım diyor.' Ancak bizim insanımız şekline bakar baka, baka kanar ayıldığında ateşte yanar.

  Besmele ile kilise açılır hiçbir hocadan ses yok. Müslümanları kafirlere satarlar kanları dökülür, namusu kirletilir ses yok. Destekledikleri partinin bakanı Bakara, makara der ayetlerle dalga geçer ses yok. Destekledikleri parti zinayı, domuz etini serbest bırakır ses yok. Dinler bahçesi kurulur Müslüman kızla hıristiyan oğlan evlendirilir nikahını imam, papaz, haham kıyar ses yok. Din kültürü ve Ahlak bilgisi kitabından Kelime-i Tevhidin ikinci kısmı Muhammeden Resulullah kaldırılır ses yok. Saymakla bitmez hainlikler ancak hoca dedikleri adamlardan hiç ses çıkmazken tek sesi çıkan gerçek Alim Prof.Dr. Haydar Baş hocaydı.

  Herkes kendi şahsi menfatini ve konumunu korumak için susarak dilsiz şeytan olmayı tercih ederken o tek başına bu hainler ve onların dünyayı idare eden sahiplerine karşı mücadele etti. Milletini uyardı ekonomi tezi yazdı.Batının yıllardır Müslümanları ayrıştırarak düşmanlık ve kin tohumları ektikleri Şii, Sünnü mezheb düşmanlığının önünü Ehl-i Beyt külliyatı yazarak, sempozyumlar düzenleyerek kesti.

  Türk milletinin birleştiren Mustafa Kemal Atatürk'ü millete din düşmanı olarak gösteren fetö ve ingiliz ajanları cübbeli din tacirlerininde önünü gerçek Hafız Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatan 'HOŞGELDİN ATATÜRK' eseriyle keserek dindar Atatürk'ü yazdı. Yüzyılın lideri gerçek Hak aşığı sadece Allah'tan korkan başka hiç bir şeyden korkmayan zamanın en büyüğü Türk'ün ve İslam'ın gururu ve koruyucusu Prof.Dr. Haydar Baş hocadır.

Allah (c.c.) bizlere Allah'a iman, Hz.Muhammed s.a.a, Ehl-i Beyt'ine ve vatana olan aşkı öğreten, yaşatan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızdan razı olsun. Onunla olmakta, yaşamakta onu almakta Allah'ın bize en büyük lutfudur. 'Haydar öldü deyu sala verirler, ölen fani imiş aşıklar ölmez'