Yaşayacağınıza dair elinizde Hak’tan bir berat var mıdır?

Ey cemaat! Yaşayacağınıza dair elinizde Hak'tan bir berat var mıdır? Tedbiriniz çok azaldı

<Yaşayacağınıza dair elinizde Hak’tan bir berat var mıdır?

Nefsin kötü arzularını yerine getirdiğin müddetçe onun emrinde sayılırsın. Onun hakkını ver, fakat yersiz dileğini verme. Hakikati ona ulaştır; bu ona hayat verir. Onun kötü arzularını vermen ölümdür.

Nefsin hakkı, yemek, içmek, giymek ve oturacak yerdir. Kötü arzuları ise uygunsuz tatlar ve kötü alışkanlıklardır. Onun hakkını iman eli ile ver. Onun kötü arzularını kadere ve İlâhi bilginin geçmişteki hükmüne bağla. Ona mubah yedir. Haram yedirme. İman kapısına oturt. Onu hizmete devam ettir.

Bunları yaparsan kurtulursun. Aziz ve Celil olan Allah'ın şu kelâmını işitmedin mi: "Peygamberin size getirdiklerini alınız; yasak ettiği şeylerden kendinizi çekiniz." (Haşr/7)

Aza kanaat ediniz; varlığınızı oraya yerleştiriniz. Çok gelecek olursa, geçmişte sana nasip olmuştur. Bu yüzden sana geliyor. Azla yetinirsen varlığını helâkten kurtarırsın. Nefsine sahip olursun. Azla yetinmek nefsin kısmetini kaçırmak değildir.

Günlerinizi ve aylarınızı boşa geçirmektesiniz. Ömürleriniz tükeniyor. Fayda alamıyorsunuz. Görüyorum ki, dünyalık işlerinizi boş geçirmiyorsunuz. Asıl boş geçirdiğiniz şey, din işleriniz oluyor. Aksini yapınız; isabet olur. Dünyada kimseye bir şey kalmaz; böyle olunca size ne kalır? Size de kalmaz.

Ey cemaat! Yaşayacağınıza dair elinizde Hak'tan bir berat var mıdır? Tedbiriniz çok azaldı.

Bir kimse dünyasını imar ederse bunu başkası için yapar. Âhiretini de böylece harab eder. Dünyayı toplayan başkası için toplar ve dinini paralar.

Haktan da dargınlık gelir. Kendisi gibi bir mahlûkla yetinene Mevlâ darılır. Eğer o insan, yakında öleceğini, Hak huzurunda hazır olacağını ve bütün yaptıklarının hesabını vereceğini bilseydi elbette dünyalık işlerini azaltırdı.

Lokman Hekim'den anlatırlar; oğluna dermiş: 'Yavrucuğum, hasta olduğun zaman hastalığın nasıl geldiğini anlayamazsın. Nasıl gittiğini sezemediğin gibi...

Sizi sakındırıyorum ve yasaklardan çekindiriyorum; halbuki ne kötülerden çekinmektesiniz ne de yasaklardan beri durmaktasınız.

Ey hayırdan mahrum olup dünyaya dalanlar, yakında dünya sizi ihtiyarlatacak ve toprağına gömecek. O zaman dünyadan kopardığınız size yaramayacak,' ondan aldığınız tat sizi kurtaramayacak. Bunların hepsi size vebal olacak.

Ey evlat! İhtimal dahilinde olan şeyleri bırak ve serden kesil. Sözlerin, kardeşleri vardır. Bir söz edersin, arkasından öbürü gelir. Ona cevap verirsin, peşinden diğeri gelir, sonra şer...

İnsanları Hak kapısına çağıran büyükler azdır. Sözleri dinlenmediği takdirde, halk üzerine birer hüccet olurlar. O büyükler, iman sahiplerine nimet, Allah yolunun düşmanlarına ise şiddet gösterirler.

Allahım, bizi Tevhid nuru ile hoş et. Halktan kurtulmak hâli ile kokula. Senden gayri cümle varlıktan kurtulmakla ruhumuza buhur saç.

Ey muvahhidler ve ey müşrikler, yaratılmışın elinde bir şey yoktur. Hepsi güçsüzler grubudur. Mülk, padişah, sultan, zengin ve fakir, hepsi Allah kaderinin esiridir. Kalpleri onun elindedir. İstediği tarafa çevirir. O'na bir şey benzemez. O hem görür, hem işitir.

Nefsiniz semirmesin. O sonra sizi yer. Bu şuna benzer: Bir kimse, azgın köpek alır, besler, büyütür, bir gün onunla yalnız kalır. Uyuduğu an, kendisini parçalar ve yer.

Nefsin bağlarını çözmeyiniz. Ondan kaygısız durmayınız. Ve onun bıçaklarını bilemeyiniz. Bir gün o sizi ölüm kuyularına atar. Bunu yaparken de iyi yaptım diye, sizi kandırır. Onun kötü arzularını kesiniz. Şehvet yollarına bırakmayınız.

Allahım, nefsimizi yenmek için bize yardım eyle. "Dünyada iyilik ver, âhirette İyilik ver. Ateş azabından bizi koru." (Bakara/201) Âmin! (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden) H: Akın Aydın