Paylaş:

“Gaybında yerleşen ve Senden başka bir şeye çıkmayan isminle Senden istiyorum. Telaffuz edilmeyen ve hiç kimsenin asla telaffuz edemeyeceği o isimle istiyorum. Benim için kendisinden başka bir şey olmayan şeyle is­tiyorum. Senden başka bana fayda dokunduracak birisini bilmiyo­rum.

Ey Kebîr! Ey ‘Alî! Ey kendisini bana tanıtan! Ey bana itaatini emreden! Ey beni isyanından sakındıran! Ey istediğimi bana veren! Ey çağrılan! Ey kendisinden istenen! Ey kendisinden talep edilen! İlâhî! Bana ısmarladığın vâsiyeti terk ettim. Sana itaat etmedim. Emrettiklerin konusunda sana itaat etseydim, rızan için yaptıklarımı yapmadan önce bana yeterdin. İsyanımla beraber Senden umuyorum. Talep ettiğim şeyi bana ver. Elimi hayrınla, ihsânınla, afiyetinle, mağfiretinle ve rızanla dolu olarak döndür. Hakkın için ey efendim!

Ey sıkıntımda yanımda hazır bulunan! Ey zorluğumda sığı­nağım! Ey velinimetim! Ey ihtiyaç anımda beni kurtuluşa erdiren! Ey kritik durumumda sığınağım! Ey felâketlerimden beni kurtaran! Ey yalnızlığımda beni gözeten! Muhammed’e ve Âl-i Muhammed’e salât ve selâm et. Günahımı bağışla. İşimi kolaylaş­tır. Birliğimi koru. İsteklerimi sonlandır. İşimi ıslâh et. Meşguliyet­lerimden kurtar. İşimde bir ferahlık ve bir çıkış sağla. Beni yaşattı­ğın sürece ve canımı aldığın anda benimle afiyetin arasını ayırma. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi.”

(Cemâlu’l-Usbûs, 109; Misbâhu Müteheccid, s. 377; Beledu’l-Emîn; İhtiyâru’l-Eyyâm; Bihâru’l-Envâr, c. 88, s. 328, Beyrut baskısı).

Hazırlayan: Okan Egesel

https://www.facebook.com/1mahallekahvesi

https://instagram.com/okanegesel?utm_medium=copy_link