‘Vallahi ben de Ali’yi sevenlerdenim’

Ömer b. Abdülaziz halka mal dağıtıyordu. Yezid b. Ömer b. Müverrik de oradaydı. Onun Ali’yi sevenlerden olduğunu öğrenen Ömer b. Abdülaziz, “Vallahi ben de Ali’yi (k.v.) sevenlerdenim” diyerek ona elli dinar verilmesini emretti

<‘Vallahi ben de Ali’yi sevenlerdenim’

Hafız Ebu Naim, Ebu Bekir Muhammed-i Testurî'den, o Yakub'dan, o Ömer b. Muhammed-i Sırrî'den ve İbn-i Ebu Davud'dan, o ikisi Ömer b. Şebbah'dan, o İsâ'dan, o ise Yezid b. Ömer b. Müverrik'den nakleder ki şöyle dedi: Ben Şam'da iken Ömer b. Abdülaziz halka mal dağıtıyordu. Ona yaklaştığımda dedi ki:

"Sen kimlerdensin?" "Kureyş'ten."

"Hangi Kureyş'ten?" "Haşimoğulları'ndan." Bunu duyunca biraz sustu. Sonra sordu:

"Hangi Haşimoğulları'ndan?"

"Ali'yi sevenlerden."

"Ali kimdir?" diye sordu, sonra sustu. Daha sonra elini göğsüne koyarak dedi ki: "Vallahi ben de Ali'yi (k.v.) sevenlerdenim." Sonra dedi ki: "Bazıları Resûlullah'tan (s.a.a) şöyle duyduklarını bana söylediler: 'Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlâsıdır' diye buyurmuştur."

Sonra dedi ki: "Ey Mezâhim! Bunun gibilere ne kadar veriyorsun?"

"Yüz veya iki yüz dirhem" dediğinde, "Ona Ali b. Ebu Tâlib'in velayetinden dolayı elli dinâr -Ebu Davud'un nakline göre altmış dinar- ver" dedi.

Sonra dedi ki: "Hak senin memleketindedir. Senin gibilere verilenlerin aynısı, yakında sana ulaşacaktır." (Hilyetu'l-Ev- Uya, c.5, s.364; el-Eğâni, c.8, s.156).

Ebu'l-Ferec aynı rivayeti senedi ile Yezid b. İsa b. Muvar- rık'dan nakleder.

İbn-i Asâkir aynı rivayeti Emirü'l-Mü'minin Ali b. Ebu Tâlib'in kölesi Zeriki'l-Karaşi el-Medenî'den nakleder. (Tarih-u Dimaşk, c.5, s.320).

Aynı rivayeti Himvinî, Hafız Ebu Naim'den müsned olarak nakleder. (Ferâidu's-Simtayn, 10. bölüm).

Aynı rivayeti Hafız Cemaluddin Zerendî, 'Nazm-u Düreri's-Simtayn' adlı kitabında nakleder.

Semhûdî, 'Cevâhiru'l-Akdeyn' adlı kitabında bu rivayeti Yezid b. Amr b. Muvarrık'dan nakleder.

Mes'udî, Mürûcu'z-Zeheb'de şöyle yazar:

"Resûlullah'ın (s.a.a.) ashabının faziletli olmasındaki etkenler şunlardır: İman ve hicretteki öncelik, Resûlullah'a (s.a.a.) yardım, O'na yakınlık, kanaat, canını O'na feda etmek, kitaba ve inene ilim, Allah yolunda cihad, takva, zühd, rıza, hilm, iffet ve ilim. Tüm bunlarda en büyük pay ve en çok Hz. Ali'ye (a.s.) aittir ve yalnızca ona ait olan faziletler ise şunlardır:

Resûlullah, ashabı birbirine kardeş ederken buyurdu ki: 'Sen ise Benim kardeşimsin.' Ve buyurdu ki: 'Sen Bana tıpkı Harun'un Musa'ya olan nisbeti gibisin. Yalnız, Benden sonra peygamber yoktur.' Ve yine buyurdu ki: 'Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır. Allah'ım! Onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol.'

Ve yine, Enes, Peygambere (s.a.a.) bir tavuk yemeği getirdiğinde ona dua ederek buyurdu ki: 'Allah'ım! En çok sevdiğin kulunu buraya gönder de bu tavuğu Benimle birlikte yesin.' Bu duadan sonra Ali içeriye girdi."

(Mürûcu'z-Zeheb, c.2, s.49).