Ümmetin emirliği Hz. Ali’ye aittir.....

Hz. Ali (a.s.) Muaviye’ye yazdığı mektupta buyurdu ki: “Bu ümmete emretme hususunda, eskiden de, şimdi de, Resûlullah’a (s.a.a.) en yakın olandan, Kitabı en iyi bilenden, dinde en doğru hükmedenden, ilk Müslüman olandan, savaşta en üst bulunandan daha ileriye hiç kimse geçemez”

<Ümmetin emirliği Hz. Ali’ye aittir.....

Muaviye, "Osman'ın katillerini istiyoruz" bahanesiyle fitne ateşini körüklüyor, Hz. Ali'ye karşı bir muhalefet cephesi oluşturuyordu. Maksadı tabii ki adaletin yerini bulması değildi, maksadı dünyalıktı, saltanattı.

Bu nedenle, Hz. Ali, Müslümanlar arasında kan dökülmemesini sağlamak ümidiyle Muaviye'ye bir mektup daha gönderdi. Mektup şuydu:

"Rahmân ve Rahim Allah adıyla...

Mü'minlerin Emiri, Allah'ın kulu Ali'den, Muaviye'ye ve Kureyş boyundan olup yanında bulunanlara...

Esenlik size. Ben, gerçekten de, kendisinden başka tapacak bulunmayan Allah'a hamd ederim. Şüphe yok ki Allah'ın kulları vardır, indirdiği kitaba inanırlar, manasını yararlar, dinde hüküm çıkarmak kudretini elde ederler. Allah, hüküm ve hikmetle dolu olan Kur'ân'ında bunların üstünlüğünü apaçık bildirmiştir.

Size gelince, önceleri Resûlullah'a düşmandınız, Kitabı yalanlıyordunuz. Müslümanlarla savaşa girişmiştiniz. Onlardan bulduğunuzu hapsediyorsunuz, işkenceler yapıyordunuz yahut da öldürüyordunuz. Sonucu Allah, dinini yüceltmek, Peygamberini üst etmek diledi. Arap, bölük-bölük O'nun dinine girdi. Bu ümmet, isteyerek-istemeyerek Müslüman oldu.

İlk Müslüman olanların, Medine'ye göçenlerin elbette diğerlerine üstünlüğü var. Onların üstünlüğüne sahip olmayanların, onların ehil oldukları işte onlarla kavgaya girişmeleri yaraşmaz, doğru bir şey değildir bu.

Sonra şu da malumdur ki, bu ümmete emretme hususunda, eskiden de, şimdi de, Rasûlullah'a (s.a.a.) en yakın olandan, Kitabı en iyi bilenden, dinde en doğru hükmedenden, ilk Müslüman olandan, savaşta en üst bulunandan, halkın işlerini en fazla yüklenenden daha ileriye hiç kimse geçemez, herkesten ziyade hükmetme salâhiyetine, o lâyıktır.

Sonucu dönüp gideceğiniz Allah'tan korkun, çekinin, hakkı bâtılla örtmeyin, gerçeği bile-bile gizlemeyin. Bilin ki Allah kullarının en hayırlıları kendilerine lütfedilen şeyi kabul edip onunla amel edenleridir; en kötüleri de bilgisizliklerinden, bilginlerle çekişen bilgisizlerdir. Bilginin, bilgisi yüzünden cahile üstünlüğü vardır. Cahilse ancak bilgisi olmadığından bilginle çekişir durur.

Ben sizi Allah'ın Kitabına, Peygamberinin sünnetine ve şu ümmetin kanını dökmemeye çağırıyorum. Kabul ederseniz doğru yolu bulursunuz; kabul etmezseniz şu ümmetin arasını açarsınız, aykırılıklar meydana getirmiş olursunuz ve ancak Allah'tan uzaklaşırsınız vesselâm."

Muaviye, bu mektuba, "Onunla benim aramda beline vurmaktan, başını kesmekten başka bir söz kalmamıştır" mealinde bir beyitle cevap verdi.

Hz. Ali, bu cevabı alınca, "Şüphe yok ki sen sevdiğini doğru yola götüremezsin fakat Allah, dilediğini doğru yola götürür" mealindeki ayet-i kerimeyi okudu.