TÜSİAD’dan eleştiri yağmuru.....

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Özilhan, yüksek dolaylı vergilerin hayat pahalılığına sebep olduğuna işaret ederek, "Ağır vergiler vatandaşı eziyor, fakirleşmesine sebep oluyor. Aşırı yüksek vergiler, satın alma gücünü düşürdüğü gibi kaçakçılığı, taklitçiliği ve sahteciliği de besliyor" dedi.

<TÜSİAD’dan eleştiri yağmuru.....

RECEP BAHAR / İSTANBUL

 

TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Toplantısı, bugün çevrimiçi olarak düzenlendi. Toplantının açılış konuşmaları TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski tarafından yapıldı. Dünya Ekonomik Forumu Kurucusu ve İcra Başkanı Prof. Dr. Klaus Schwab ve BM İklim Değişikliği Konferansı (COP 26) Başkanı The Rt Hon Alok Sharma MP de toplantıya konuk konuşmacı olarak katıldı.

Tuncay Özilhan, konuşmasında, koronavirüs salgınının ivme kaybetmesinin sevindirici olduğuna işaret ederek, "Yaygın aşılamada mesafe kat etmiş ülkelerde normal yaşama dönüş başladı. Ülkemizde de kısıtlamalar ve kapanmalar kaldırılıyor. Bu hepimize çok iyi geldi. Çünkü pandemi koşulları moralimizi bozmuştu. Daha umutsuz, daha endişeli, daha kaygılı olmuştuk.

Fakat veriler bu depresif ruh halinin sadece pandemi yüzünden olmadığını ortaya koyuyor. Dünya Mutluluk Raporundan, pandeminin ülkelerin mutluluk sıralamasında büyük farklar yaratmadığını anlıyoruz. Pandemi öncesinde en mutlu insanların yaşadığı ülkeler, pandemi sonrasında da bu konumlarını koruyorlar. Türkiye ise 2021 yılı verilerine göre mutluluk sıralamasında son beşte birlik dilim içinde. TÜİK verileri de toplumun yarısından fazlasının mutsuz olduğunu doğruluyor" dedi. 

 

Ekonomik büyüme istihdam yaratmıyor

 

İşsizlik ve enflasyon sorunlarının olduğu bir ortamda insanların mutlu olmasının beklenemeyeceğini dile getiren Özilhan, özetle şunları söyledi: 

• Türkiye pandemi karşısında izlenen parasal genişleme ve kredi genişlemesi sayesinde 2020'de ve bu senenin ilk çeyreğinde iyi bir büyüme performansı gösterdi. Ama bu büyüme istihdam yaratmıyor. 

• Nisan ayı itibarıyla evine ekmek götürebilenlerin sayısı üç sene öncesine göre 750 bin azalmış. Üstelik bu performansı devam ettirebileceğimiz konusunda bile kaygılarımız var. Sayısı 4.5 milyona yaklaşan işsizler için ilave iş imkanları yaratamazsak, bu büyüme tatminkar olmayacak. • İşsiz olanlar, işsizlikten yakınırken, işi olanlar ve emekliler ise hayat pahalılığından dolayı mutsuz. Yüksek enflasyon satın alma gücünü azaltıyor. Pandemi koşullarında işini kaybedenler, borca girenler, hayat pahalılığı nedeniyle refahı gerileyenler, zora düşen esnaf, çiftçi ve KOBİ'ler, adil rekabet kurallarına uyarak iş yapan girişimciler, artan büyümeden kendi paylarına düşeni alamıyorlar. Tüm bunlar, birlik olmayı, ülke olarak karşı karşıya olduğumuz zorluklara beraberce göğüs germeyi zorlaştırıyor. 

• Ekonomik olarak aktif olanların karamsarlığı bir yana henüz hayat gailesine atılmamış, iş ve aş derdine düşmemiş gençlerde de mutluluk yaygın değil. 

• Kadınlar için ise fırsat eşitliği sorunları hala devam ediyor. İstanbul Sözleşmesinin iptal edilmiş olmasının, kadına şiddete karşı verilen mücadeleyi kolaylaştırmadığı görüşündeyiz. 

 

 

Tarım stratejik alan

 

• Geçen sene aşırı hava olaylarında Türkiye'de tüm zamanların rekorlarını yaşadık. Bu koşullarda çiftçilik yapmak adeta kumar oynamaya dönüştü. Mazot, gübre, tohum, ilaç fiyatları hızla yükselirken, kredi kullanarak bin bir umutla ekilen ekinleri kuraklık vurduğunda, çiftçi geleceğe umutla değil kaygıyla bakıyor. Oysaki tarım ve hayvancılık, ülkemizin en stratejik alanlarından birisi. Bu alanda da iklim değişikliğini dikkate alan politikaları acilen uygulamaya geçmemiz gerekiyor.

 

Faizler başa bela

 

• Esnaf, KOBİ'ler ve iş dünyasının diğer mensupları yüksek enflasyon, TL'nin eriyen değeri ve tüm bunların sonucu olan yüksek faizlerden dertli. Geleceğe dönük yapılan hesaplar tutmuyor. Yüklü kredi borçlarının geri ödenme zorlukları iş insanlarını düşündürüyor.

• Ayrıca yüksek dolaylı vergiler de hayat pahalılığına sebep oluyor. Ağır vergiler vatandaşı eziyor, fakirleşmesine sebep oluyor. Aşırı yüksek vergiler, satın alma gücünü düşürdüğü gibi kaçakçılığı, taklitçiliği ve sahteciliği de besliyor.

• Hepimiz biliyoruz ki sürekli olarak gelirinden çok harcayan şirket sonunda iflas eder. Şirketler borçlanarak yaptıkları harcamaları finansman maliyetinin üzerinde karlılık getirecek yatırımlara ayırmalıdır. Bu devletler için de geçerlidir. Vatandaşın ödediği vergilerle finanse edilen devletin harcamaları doğrudan insana hizmet etmeyen projelere akıtılırsa sürdürülebilir büyüme sağlanamaz. Harcamalar bilime, sanata, spora, ekonomideki verimliliği artırmaya, gelir adaletini iyileştirmeye, kaliteli eğitim ve sağlık hizmetlerine, konjonktürel nedenlerle sıkıntıya giren işçi ve işverenlere destek sağlamaya yönelmelidir.

 

Karanlık ilişkiler ülkeyi tehlikeye atıyor

 

Kadını erkeği, genci, yaşlısı, işçisi işvereni, hepimizi son zamanlarda en çok düşündüren ve kaygılandıran konu ise hukuk devleti anlayışı ile hiçbir şekilde bağdaşmayacak, karmaşık, karanlık ilişkiler ağının mevcudiyetine ilişkin iddialar. Bu iddialar, yolsuzluklar, suç örgütleri, siyasi etik, medya etiği, iş etiği gibi başlıkların kamuoyunda yoğun biçimde tartışılmasına yol açıyor. Kamuoyu nezdinde dile gelen bu şüphelerin giderilmesi gerekiyor.