‘Tövbe edip kötülüğe devam eden yalancıdır’

Kötü arzundan uzak ol. Boş arzularını bırak. Şeytanı yanından kov. Bu uygunsuz duygulara uymayasın

<‘Tövbe edip kötülüğe devam eden yalancıdır’

TÜRK-AZ HABER / DİN

"Kötü arzundan uzak ol. Boş arzularını bırak. Şeytanı yanından kov. Bu uygunsuz duygulara uymayasın.

Bu dediklerimi yaptıktan sonra kötü arkadaşları da bırak. Onlara dostluk yüzü göstermezsen sana uymaya bakarlar.

Tövbeyi kalpten yap. Kalpten tevbe etmek bir saadettir. Tövbe etmek, bulunduğun uygunsuz hâli bırakmaktır.

Tövbe edip kötülüğe devam eden yalancıdır. Kötü hâlini değiştirirsen iyi olursun. Hak Teâlâ şöyle buyurdu: "Bir topluluk nefislerini değiştirmedikçe, Allah onlarda bir değişiklik yapmaz." (Ra'd, 1)

Dünyada hiçbir kula zulmetme. Yaptığın zulüm öbür âlemde seni hesaba çektirir. Dünyada adalet üzere ol.

Bu adalet seni cennete doğruca götürür. Aksini yaparsan cennet yolundan saparsın. Zalim kişiler, adaleti bıraktıkları için adalet sahiplerinin bulunduğu yere alınmazlar. Her şeyi yerinde yaparsan Hak Teâlâ'nın huzurunda yerin olur.

Bu zaman, âhir zaman oldu. Bütün işleri değiştirdiniz. Bir garip hâl aldınız. Korkarım perişan olacaksınız. Yaptığınız başınıza inecek ve acıklı bir duruma düşeceksiniz. Tebdil edilmesi gereken varsa, bir şey değiştirilmek isteniyorsa, helâl yollardan olsun.

Ey Allah'ın yarattığı kullar, sizin salâha ermenizi ve iyilik bulmanızı istiyorum. Sizin için cehennemin bütün kapıları kapalı dursun ve daha istiyorum ki, Allah'ın yaratmış olduğu hiç kimse ateşte yanmasın.

Ve cennetin kapısı sonuna kadar açılsın, oraya girmekten geri kalan olmasın. Bu dileklerimi, Allah'ın, kullarına olan rahmet ve şefkatini bildiğim için yaparım.

Diğer bir sebebi ise, sizin iyiliğinizi düşündüğüm için bu âlemde dururum. Söz değişikliği ve konuşmaların güzel olması için bu sözleri sarf etmem.

Sert sözlerimi dinlemekten kaçmayınız. Beni, Allah yolunda terbiye eden sertlik oldu. Sözlerim serttir. Kuru ekmek yerim.

Benden ve benim gibi konuşanlardan kaçan, ebedî felah bulamaz. Karşımda dine karşı bir edepsizlik edersen iyi ettiğini diyemem ve seni hâline bırakamam.

Bu hâli yaptıktan sonra yanımda olmuşsun veya kaçmışsın, üzülmem. Ben Hak'la hizaya gelirim, bu iş için sizden emir beklemem. Her işimde emri O'ndan beklerim. Ben sizin sayınıza dahil değilim, yaptığınız hesap beni ilgilendirmez.

Benim hâlim, zahirdeki dille değişmez. Sağ, sol, ön ve arkada olan da bana tesir etmez. Bana, kalpler tesir eder. Yalnız peygamberlere ve geçmişte gelen büyüklere uyarım. Hiçbir hâlde onları bırakmam. Tâ Hak yakınlığını buluncaya kadar...

Yanlış işleri bırakınız. Edebe uymayan uygunsuz hâlinizi bırakınız. Tevbe ediniz ve bu tevbe içinizde yer etsin.

Yaptığım binaları yanınızda kurarım. Sizin için evler yaparım, şeytanın yuvasını yıkmaya uğraşırım. Rahman'ın binasını yapmak isterim ve sizi Mevlâ'nıza götürmek dilerim.

Ben özle olurum, dış kabukla işim yoktur. Şu dış kalıp kabuktur, öz onun içindedir. Dış cepheniz beni pek ilgilendirmez, onun gelişmesine bakmam. Benim için önemli olan öz varlığınızdır. Dış kabuğunuzu bir yana atar, özünüze bakarım. Peygamber kaynağına varmaya layık oluncaya kadar sizi bırakmam.

Ey evlat! Benimle dünya için konuşmayınız; benimle sohbetiniz âhiret için olsun. Benimle olan sohbetiniz tam olarak âhiret için olursa dünya size uyarak gelir ve cümle rahatınızı temin eder. Siz de dünyadan nasibinizi yeterlik eliyle alırsınız.

Dünyadan zühd eli ile alacağınızı alırsanız, öbür âlemde işinizin hesapsız biteceğine söz veriyorum. Tavsiye ettiğim yollardan alınan bir dünyalık için hesap verilmez." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)