Sünnet ve Hadise yönelik gizleme ve tahrif.....

Emirü’l-Mü’minin Ali’nin “vasi” lakabıyla meşhur oluşu, Hilafet Mektebi’nin siyasetiyle çeliştiğinden bunu inkar edip, bu alandaki nasları gizlemek yolunda bir hayli çaba sarf ettiler

<Sünnet ve Hadise yönelik gizleme ve tahrif.....

TÜRK-AZ HABER / İMAN VE İNSAN

Emirü'l-Mü'minin Ali'nin "vasi" lakabıyla meşhur oluşu, Hilafet Mektebi'nin siyasetiyle çeliştiğinden bunu inkar edip, bu alandaki nasları gizlemek yolunda bir hayli çaba sarf ettiler.

Hilafet Mektebi'nin bu alanda yaptığı en önemli hareketlerden biri, vasiyet hakkındaki nasları gizlemekti.

Bu konuda yapılan gizlemelerden bazı örnekler şunlardır:

"En yakın akrabanı uyarıp korkut…"  ayetinin tefsirinde Resulüllah'ın Haşimoğulları'nı İslam'a davet ettiğini nakleden rivayette Taberi ve İbn-i Kesir Resulüllah'ın o toplantıda İmam Ali hakkında buyurduğu, "O sizin aranızda Benim vasim ve vezirimdir" cümlesini atmış, bunun yerine "şöyle, böyle" kelimelerini koymuşlardır. Halbuki bu belirsiz bir ifade olup hiçbir şeyi anlatmamaktadır.

Taberani gibi bazı bilginler aşağıdaki rivayette bu tür bir gizleme yapmışlardır. "Mecmau'z-Zevaid" kitabında Selman-ı Farisi'den şöyle nakledilir:

"Resul-i Ekrem'e 'Ya Resulullah! Her peygamberin bir vasisi vardır, ya senin vasin kimdir?' diye sordum.

O gün Resulullah cevap vermedi. Fakat birkaç gün sonra beni çağırdı. Ben aceleyle huzuruna koştum. O, 'Musa'nın varisinin kim olduğunu biliyor musun?' buyurdu.

Ben, 'Yûşa b. Nun'du' dedim. Peygamber, 'Neden biliyor musun?' diye sordu.

Ben, 'Çünkü o herkesten daha bilgiliydi' dedim. Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu: Benim vasim, sırdaşım, en seçkin hatıram, ahdimi yerine getirip borcumu ödeyecek olan Ali b. Ebi Tâlib'dir."

Heysemi der ki, "Mecmau'z-Zevaid'in yazarı Taberani, burada şöyle ekler: Resulüllah 'benim vasim' derken Ali'yi, kendi ailesine vasi etmiştir, hilafete değil." 

Bir diğer örnek de şudur:

İbn-i Hişam, es-Siretu'n-Nebeviyye adlı kitabında Resulüllah'ın sünneti hakkında kaydettiklerini Bukai'nin rivayetiyle İbn-i İshak'ın siretinden almıştır. O, kendi kitabı hakkında şöyle der:

"Ben İbn-i İshak'ın bu kitaptaki yazılarından bazılarını kaydetmedim. Söylenmesi hadis makamını düşüren ve halkın söylenmesinden hoşlanmadığı şeyleri kaydetmekten sakındım."

İbn-i Hişam'ın halkın hoşlanmadığı bahanesiyle İbn-i İshak'ın siretinden sildiği şeylerden biri de Resulüllah'ın "en yakın akrabalarını uyarıp, korkut" ayeti inince Abdulmuttaliboğulları'nı davet etmesi olayıdır.

Taberi bu rivayeti kendi senediyle İbn-i İshak'tan kaydederek, Resulüllah'ın bu davette Abdulmuttaliboğulları'na hitaben şöyle buyurduğunu yazar:

"Bu konuda hanginiz Bana yardım edecek ki, böylece aranızda Benim, kardeşim, vasim ve halifem olsun."

Ali dedi ki, "Ben ya Resulullah!"

Bunun üzerine Resulullah O'nu ensesinden tutarak, "Bu sizin aranızda Benim kardeşim, vasim ve halifemdir. Bunu dinleyin ve itaat edin" buyurdu.

Resulüllah'ın bu sözünü duyanlar gülerek yerlerinden kalktılar ve Ebu Tâlib'e, "Sana, oğluna itaat etmeni emrediyor!" dediler.

İbn-i Hişam, bu rivayeti silmiş (ve kendi deyişiyle, halkın duymak istemediği pek çok rivayeti silmiş) kaydetmemiştir.

Tabii, buradaki halktan maksat, hilafet makamı ve etrafındakilerdir. Bu nedenle İbn-i İshak'ın sireti unutulmuş ve ona karşı ilgisiz davranılmıştır. Onun yerine İbn-i Hişam'ın sireti meşhur oldu. Ve muteber kaynak olarak tanındı.

Öte yandan, yukarıdaki olayı kendi "Tarih"inde kaydeden Taberi, İmam Ali hakkındaki bu nassın öneminin farkına varmış ve tefsirinde bunu telafi etmeye çalışarak yukarıdaki ayetin altına şunları kaydetmiştir:

"... Resulullah buyurdu ki: 'Aranızdan hanginiz bu konuda Bana yardım edecek ki, Benim kardeşim ve şöyle, böyle olsun!'

Daha sonra buyurdu ki: 'Bu benim kardeşim ve şöyle, böyledir. Sözünü dinleyin ve ona itaat edin.' Bunun üzerine oradakiler gülerek ayağa kalktılar ve Ebu Tâlib'e dediler ki."

İbn-i Kesir de kendi "Tarih"inde bu rivayet hakkında ve tefsirinde bu ayetin tefsiri hakkında aynı şeyi yapmıştır. Rivayetin bu bölümünü silerek yerine anlamsız bir şey koymuştur. 

Muhammed Hasaneyn Heykel ise "Hayat-ı Muhammed" adlı kitabının birinci baskı 104. sayfasında bu rivayeti olduğu gibi kaydederken, kitabın ikinci baskı 139. sayfasında bunu tamamen silmiştir.

Allame Emini'nin "el-Gadir" adlı kitabından (c. 2, s. 288, 289) Hz. Ali'nin hilafeti ile ilgili hakikatler bu şekilde kaynaklardan silinirken, gerçeği yansıtmayan bazı ifadeler de kitaplara girmiştir.

Sahih-i Müslim'de "Men Leanehu'n-Nebiy ev Sebbehu Cealehullah Lehu Zekaten ve Tuhra" bâbında, İbn-i Abbas'tan şöyle nakledilir:

"Ben, çocuklarla oynuyordum. O sırada Resulullah geldi. Ben bir evin kapısının arkasına saklandım. Fakat Peygamber yakına gelerek eliyle sırtıma vurdu ve 'Git, Muaviye'yi çağır' buyurdu.

Ben, Muaviye'nin yanına gidip döndüm, 'Muaviye yemek yiyor' dedim. Tekrar, 'Git, Muaviye'yi çağır' buyurdu. Ben gidip dönerek, 'Hâlâ yemek yiyor' dedim. Bunun üzerine Resulullah, 'Allah'ım! Onun karnını doyurma!' buyurdu."

Bu hadisi İbn-i Kesir kendi Tarih'inde kaydetmiş ve Resulüllah'ın, "Git Muaviye'yi çağır" sözüne, "Muaviye vahiy katiplerindendir" sözünü de eklemiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)