Şu dünyanın sahte sultanlarına hizmet etmekle eline ne geçer?

Nasıl olursanız, öyle de idareciler bulursunuz. Nasıl çalışırsanız, öyle karşılık görürsünüz

<Şu dünyanın sahte sultanlarına hizmet etmekle eline ne geçer?

"Ey cemaat! Uyunuz, size de uyan olur. Kaza ve kadere boyun eğin, hizmetinizi eksik etmeyin. Hükümlere razı olursanız, öyle olursunuz. Nasıl olursanız, öyle de idareciler bulursunuz. Nasıl çalışırsanız, öyle karşılık görürsünüz.
 
Hak Azizdir. Celildir. Kullara zulmetmez... Az iyiliğe çok mükâfat verir. Temiz ve doğru olan, kötü olarak anılmaz. Doğruya hiçbir zaman, yalancı ismi verilmez.
 
Ey evlâd! Hizmet edersen, sana hizmet edilir. Uysal olursan, kafa tutanın olmaz. Aziz ve Celil olana, hizmetçi ol.
 
Şu dünyanın sahte sultanlarına hizmet etmekle eline ne girer? Onlar ne fayda verir, ne de zarar getirir. Şimdiye kadar, sana ne verdiler? Kendi yararları için ne yaptılar? Hangisi ölümü geri çevirebildi? Kısmetinde olmayanı, bir tanesi sana verebiliyor mu? Hakk'ın sana nasib etmediği şeyi sana vermeye kimin gücü yeter? Ellerinden çıkan bir iyiliği çevirmek onların haddi mi? Yapabiliyorlar dersen, iman sahibi olmadığın meydana çıkar.
 
Bilmiyor musun, veren, yoktur, alan olmaz, zarar getiren olmaz, iyilik veren bulunmaz, sonu öne, önü de sona alan yoktur, ancak bunları Allah yapabilir. Bunları bildiğini söylersen, sana sorarım: Bildiğin hâlde nasıl başkasını Mevlâ'ya tercih ediyorsun?
 
Yazık sana, âhireti dünya ile nasıl kirlettin? Mevlâ'nın tâatını nefsin tâatı ile nasıl karıştırdın? Halkı Hakk'a nasıl kattın? Bir yandan takva dâvası, bir yandan da Hakk'ı kullara şekva!.. Olur mu, yaptığını sen de beğenmedin değil mi?
 
Bilmez misin, Allah müttekileri esirger. Onlara yardım eder. Kötülükleri onlardan def eder. Çeşitli bilgiler öğretir. Nefislerini tanıtır. Onların kalplerine bakar, bilmedikleri taraftan rızıklar verir.
 
Allahü Teâlâ bâzı kitaplarında şöyle buyurmuştur: "Ey Âdemoğlu, iyi komşundan utandığın kadar, bendende utan."
 
Peygamber (s..a.a.v) Efendimiz de buna benzer bir Hadîs-i Şerif beyan eylemiştir: "Bir kul hata işleyeceği zaman, kapılarını kapar, perdelerini çeker, kullardan saklar; ama ona şöyle hitap edilir: Ey Âdemoğlu, Beni görenlerin en küçüğü yaptın! Halbuki hepsinden önce Beni düşünmeliydin."
 
Allah'ın emri gereğince hareket eden muttaki, zorlamaya hacet kalmadan kulluk vazifesini yapar.
 
Çünkü ibadet, Allah'a kulluk, O'nun ruhuna sinmiştir. İmanı tam olan, dışı ile içi ile tam kuldur, içi bozuk münafık, her işi güçlükle yapar.
 
İbadet faslına gelince ondan daha tembeli bulunmaz. Şayet bir ibadet yapacak olsa dıştan zorlama ile yapar. İçi ise tam bir fesat halindedir. Bir türlü imanlı zümreye katılmak istemez. Münafık için sözlerimiz biraz uzasa desem, yersiz olur.
 
Ne diyelim; o kendini her zaman belli eder. Her şey, yine bir şey için yaratılır. Yerine göre söz edilir. İşe göre adam, cenk için kahraman yaratılmıştır." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)