‘Sizin çoğunuz dünyayı diler, pek azı da ahireti’

Senin için en uygun iş odur ki; nefsin her uygunsuz arzusunu cevapsız bırakmak gerektiğini bilesin ve onun ses duvarına perde çekesin. Onu elde etmek dilersen böyle yap

<‘Sizin çoğunuz dünyayı diler, pek azı da ahireti’

TÜRK-AZ HABER / DİNİ

"Senin için en uygun iş odur ki; nefsin her uygunsuz arzusunu cevapsız bırakmak gerektiğini bilesin ve onun ses duvarına perde çekesin. Onu elde etmek dilersen böyle yap.

Nefsin sözünü dinlerken ona, aklı olmayan bir deli nazarı ile bak. Şehvet, lezzet, atak kelâmlarını işitme. Senin ve nefsin helaki ondan gelen sözü dinlemekte, dediğini yapmakta olduğunu keza bilesin.

Nefis, Allah Teâlâ'ya itaat ederse rızkı bol gelir; elini her attığı yerde rızkını bulur. İsyan eder, zulüm yolunu tutarsa sebepler ondan yüz çevirir; zahmet verici işler başına çullanır. Bu hâlinde o, dünya ve âhiretin yaramaz metaı hâline gelir.

Bir nefis ki, itaatli ve yeterlik duygusuna sahip olur, onun sahibi her yerde sevilir ve elini attığı yerde, yüzünü çevirdiği yönde kısmetini bulur.

Böyle bir nefse sahip olan hâlinden memnun olduğu gibi her şey de ondan razı olur. O zât farzı eda eder. Farz ibâdetleri yaparken gönlü hoştur. Yaptığı ibâdeti özüne bir külfet olarak kabul etmez. Kalbi, masivâdan âri olur. Dünyalık toplamaya koyulmaz.

Dünyanın ne artığını ne de eksiğini kalpten talep eder; bu bapta cümle duygusu sakindir.

Ey nimete belenen, eline girenleri şükürle karşıla. Aksi hâlde hepsini yitirirsin. Nimet kanatlarını şükürle bağla; yoksa uçar, elinden gider.

Asıl ölü, dışta diri de olsa, Yaratan namına arzuları yönünden ölebilendir. -"Ölmeden evvel ölünüz" hadîs-i şerifine işaret- İnsana, dış varlığı ne önem verir?

Bir insan ki, hayatını boş şeylere, maddî lezzet, şehvet uğruna harcar, onun hayat tadı nasıl olur? Hayatının ne mânası kalır? Asıl diri olması gereken iç âlemi ölüdür. Sureti yerinde durur, ama neye yarar?

"Allah'ım, bizi seninle diri kıl; Zâtından gayri şeylere karşı öldür."

Ey yaşta büyüyen, ama huyca çocuk kalan adam, bu çocuksu tabiatın ardından daha nice sene yol alacaksın? Dünyanın yaramaz huylarını daha ne kadar izleyeceksin?

Bütün kastını o kötülüklere harcadın. Neden anlamaz oldun? Himmetini önemli olana harcaman gerek. Yakayı kime kaptırır, peşinden gidersen onun kölesi olursun.

Dünyaya kapılırsan onun kölesi olursun. Hakk'a kapılırsan O'nun bendesi ve kulu olursun. Nefsin arzularına kapılırsan halka düşersin, onların kölesi, hizmetçisi olursun. Kendini izle; kime bağlı isen onun oldun sayılır.

Sizin çoğunuz dünyayı diler, pek azı da âhireti. Dünya ve âhiretin Rabb'ini isteyen ise nadir sayılır. İşte sana bu zümreyi bulmak düşer. Onları bul ve edepli ol. Onlarla çekişme ve niza çıkarma. Onların hâlini eksik bilme, sonra mânevi hâlinde noksanlık ortaya çıkar. Onlara karşı kötü edep tavrı takınayım deme, helak olursun.

Akıllı olunuz; siz yaptığınız işlerde Hakk'a düşmanlık taslamaktasınız. Halbuki O'nun yanında değeriniz, bir sinek kanadı kadar kıymete dahi değmez. Meğer ki, bütün hâlinizde, bilhassa yalnız kaldığınızda, işleriniz ihlâslı olsun. İşte o zaman değeriniz artar.

Bitmeyen bir hazine var. O da doğruluk, ihlâs, Allah Teâlâ'dan korkmak. Ve O'ndan ümitli olmak... Ve O'na dönmek... Bütün hâllerde bunlar olmalı.

Sana iman gerek... Seni, Hak erlerine iman götürür. Onlara vardığın zaman kanatlarını ser. Onu hâline bırak, olduğu gibi kabul et. Onun önünde sus. Kötü edeple O'na eziyet etme.

Bilmediğin şey önünde ses etmemen ilimdir. Ve ilminin yetmediği şeyde, o bilgin kişiye teslim olman, İslâmiyet sayılır. Bilgiyi ve İslâmiyet'i o sana belletir. Yeter ki noksanını bilme irfanına sahip olasın." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)