Sizi, Hakk’a kulluk etmekten ne aldı?

Sizi, Hakk’a kulluk etmekten ne aldı? Ona karşı tembelliği size, kim dedi? Düşman tarafına çalışmayı size, kim sevdirdi

<Sizi, Hakk’a kulluk etmekten ne aldı?

"Ey cemaat! Şu yüce Kur'an'a inanınız ve işlerinizi ona göre yapınız. Yaptığınız işler Kur'an'ın emri dahilinde ve temiz olsun. İşlerinizde ihlâs olsun. Görsünler diye, iş yapmayınız. Bir iş yaparken içiniz başka, dışınız başka olmasın. Halkın övmesini beklemeyiniz; onlardan bir şey ummayınız.

Bu söylenen şeyleri, halkın tümünden biri ancak yapabilir. Çalış, o bir kişi sen ol. Kur'ân'a iman edip işlerini ona göre yürütenler azdır. Ona iman edip iş tutanlar parmakla gösterilecek kadar az olduğu için nifakçılar çoğaldı; ihlâs sahipleri azaldı.

Sizi, Hakk'a kulluk etmekten ne aldı? Ona karşı tembelliği size, kim dedi? Düşman tarafına çalışmayı size, kim sevdirdi? Size kötü vaadlerde bulunan şeytandır. Onun vaadleri yalandır.

Can ve başları ile Hak tarafında olanlar, Hakk'ın emir ve tekliflerinden dışarı çıkmazlar. Sabra dayanırlar. Sabır hâlinin Mevlâ'nın teklif ve kaderinde saklı olduğunu bilirler. Bu sebeple kader, kaza ve İlâhî teklifler ne yönde ise oraya koşarlar. Dünya ve âhiretin bol hayrına böylece kavuşurlar.

İlâhî tasarruf büyüklerin uyduğu şeydir. O tasarruf, büyükleri bir defa sabra götürür; sonra da şükre kavuşturur. Bulunca alır, şükrederler. Olmayınca sabra devam ederler. İlâhî tasarruf onları bu hâle getirir. Bir kere uzaklığa düşer, sonra yakınlığa ererler.

Güçlük ve darlık duygusuna kapılırlar. Zengin veya fakir olabilirler. Hastalık ve afiyete de düşmeleri olur. Bütün bu hâllerinde, bir ellerinde sabır, öbüründe ise şükür bulunur. Ne olursa olsun cümle hâlde, düşüncelerinin yükünü kalpleri taşır, Kalpleri Hak tarafından muhafaza altına alınırsa üzüntüleri geçer, arzularına ermiş olurlar.

Onlara göre kalpden daha önemlisi yoktur. Halkın ve kendilerinin selâmet üzere olmalarını dilerler. Herkes Yaratanını bulsun, O'nunla hoş olsun, bütün duâları budur.

Ey evlat! Sağlam ol; açık sözlü ve iyi olursun. Bir hüküm verirken için temiz olursa konuşman güzel olur; yaptığın işler iyi olur. İçini temiz tutarsan dışın da hoş olur.

Bütün selâmet, Hakk'a tâattadır. Tâat ise, Allah'ın emrini tutmak ve yasak ettiğini yapmamaktır.

Ayrıca, Allah'ın vermiş olduğu bütün emirlere boyun eğmek, emri dahilindedir. Allah'ın emirlerine koşana Allah yardım eder. O'nun tâatına koşana bütün yaratılmışlar yardımcı olur.

Ey cemaat! Sözlerimi kabul ediniz. Ben, sizin için bir nasihatçıyım, iyiliğinizi dilerim. Ben sizlerden uzaktayım. Sizin varlığınıza da uzağım. Benim bütün varlığım sizden ayrıdır. Kendi varlığımdan da uzağım. Kurtuluşumu, İlâhî fiillerin tecellisinde ararım.

Sizin kurtuluşunuz için de aynı duyguyu taşırım. Beni itham etmeyiniz. Benim için dilediğimi size de isterim. Peygamber (s.a.a.v) efendimiz buyuruyor ki: "İman sahibi, kendine istediğini din kardeşine de istemedikçe olgunlaşamaz."

Bu kelâm, reisimizindir, önderimizindir. Büyüğümüz ve idare edenimiz, böyle ferman eder.

Bu sözün sahibi bizim şefaatçımızdır. Peygamber (s.a.a.v) Efendimiz, yaratılmışların ilkidir. Âdem peygamberden bu yana her gelen elçi onu bize takdim etti. Kıyamete kadar onun takdimi devam edecek.

Hiçbir kimseyi, kendisi için sevdiği şeyi başkası için aynı duygu ile istemedikçe, iman sahibi kabul etmedi. Kendine güzel yemek arıyorsan kardeşine de ara. İyi elbisen varsa iman kardeşin için de yapmaya çalış.

Kendin için dilediğin yüksek rütbeyi, iman sahibi kardeşin için de iste. Bunları yapmadığın takdirde olgun iman dâvasında bulunma. Kardeşin aç yatarken sen nasıl mal yığarsın! Sen mal yığmak sevdasındasın. Komşun fakir, çocukların az şeyle geçinmekte...

Malın zekâtını ver. Her gün hayli para kazanmaktasın. Kâr üstüne kâr ediyorsun, yeterinden daha çok mal kalmış elinde; ama kimseye vermek istemiyorsun.

Sen bolluk içinde yaşarken, öbürlerinin darlığına nasıl tahammül ediyorsun? Yapamazsın; çünkü şeytan ve kötü duygular arkadan sana emir yağdırmakta. Onlar sana emir verdikçe hiçbir kimseye iyilik yapamazsın ve kimsenin iyiliğini düşünmen kabil olmaz." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden) H: Akın Aydın