Sivas Kongresi’ne hazırlık.....

Erzurum ve Sivas Kongresi’nin arasında esasen Erzurum Kongresi’nin hemen ardından İstanbul Hükûmeti, Mustafa Kemal’e ve Kuvva hareketine adeta savaş açmıştır

<Sivas Kongresi’ne hazırlık.....

Erzurum ve Sivas Kongresi'nin arasında esasen Erzurum Kongresi'nin hemen ardından İstanbul Hükûmeti, Mustafa Kemal'e ve Kuvva hareketine adeta savaş açmıştır. İlk iş olarak doğu illerindeki valiler değiştirilmiştir.

"Bilhassa Erzurum'a kemal-i debdebe ve tantana ile Reşit Paşa'nın (Sivas Valisi Reşit Paşa değil) ve Van Valiliği'ne de Haydar (İstanbul eski Valisi ve Milletvekilli merhum) Bey'in azli ile Mithat (Maraş eski Milletvekili) Bey'in tayin ve bu iki yeni valinin 8 Ağustos Cuma günü huzur-u hümayuna kabul edilerek kendilerine talimat verildiği ilan ediliyordu.

9 Ağustos tarih ve 8081 numaralı İkdam gazetesinde de muhalefet-i millîyeyi ifadelendiren bu haberin büyük manşetlerle ilan edildiği İstanbul'daki istihbarat servisimizden bildiriliyordu.

Yani valilerin değiştirilmesi tam Erzurum Kongresi'nin sona ermesi gününü takip ediyordu." 

Üstelik bu valileri Trabzon'a getiren İtalyan posta vapurudur.

Bu esnada bir de Karakol Cemiyeti adıyla bir cemiyet zuhur etmişti. Kansu anılarında şunu yazar:

"8 Ağustos 1335(1919)...

'Hoppala! Başımıza bir de Karakol Cemiyeti çıktı. Bu gizli bir cemiyetmiş, hem de orduları, kolorduları, başkumandanı, erkan-ı harbiye-i umumiyesi, sivil idare kadrosu olan cemiyet. Pek de esrarengiz ve tedhişkar bir teşekkül. İdamsız işi yok!"

Ve Mustafa Kemal'in yeni cemiyetle alakalı görüşleri:

"Erzurum Kongresi'ni muvaffakıyetle sona erdirmiş olarak Şark vilayetlerimizde tam bir ittihat temin etmiş ve diğer bütün teşekkülleri tevhid etmiş bulunurken, böyle esrarengiz bir cemiyetin ortaya çıkması vatan müdafaası yolunda sarf olunan gayretleri kuvvetlendirmez, bilakis zayıflatır." 

Üstelik bu Karakol Cemiyeti'nin Mustafa Kemal tarafından kurulduğu fitnesi her yere yayılmaya başlamıştı.

Tedbiren, kongrede alınan kararları ve durumu anlatan mektupları, "Mutki aşireti reisi Hacı Musa Bey'e, Şırnaklı Abdürrahman, Dirşevli Ömer, Misarlı Resul, Garzanlı Cemil Çeto Ağalara ve Bitlis sabık mebusu Sadullah, Şeyh Mahmut ve Nurşinli Şeyh Mahmut ve Nurşinli Şeyh Hayalettin Efendilere de gönderildi." 

Buraya kadarki manzara şudur:

Bir tarafta padişah, Damat Ferit ve İngiliz Muhipler Cemiyeti, Ali Kemal (Dahiliye ve Maarif Nazırı), Mehmet Ali ve Adil (Dahiliye Nazırı), Refik Halit (Posta ve Telgraf Müdürü Umumisi), Hoca Zeynelabidin (Hürriyet ve İtilaf Partisi Reisi) faaliyetleri ile parçalanmak ve düşmana sunmak için hazırlanan bir kadro; karşı tarafta milletin iradesi ile hareket eden milleti kurtarma kararı...

Yani Mustafa Kemal ve yanında yer alan başta din âlimleri olmak üzere, milletimiz bir yandan dışarıdan gelen düşman kuvvetleri ile uğraşırken, diğer yandan içeride başında Padişah Vahdettin'in yer aldığı bir gurupla mücadele etmiştir.

Aynı süreçte Padişah, Mustafa Kemal Paşa'ya, milletin sinesinden dönme karşılığında Sadrazamlık; Rauf Orbay'a da Bahriye Nazırlığı teklif etmişti. Ancak düşünülmemiştir bile.

Kansu'nun hatıratından geniş bir şekilde Sivas Kongresi'ne kadar gelişen Saray ve Kuvva hareketi arasında cereyan eden hadiseleri vermemiz, o tarihte Mustafa Kemal ve kadrosunun yaşadıkları baskıyı anlamamız için gereklidir.

Mustafa Kemal, bu esnada;

"Her şeyin başında millî bütünlüğe muhtacız. Erzurum Kongresi şark vilayetlerini birleştirmiş, muhtelif teşekkülleri bir gaye üzerinde derlemeye hizmet etmiştir. Fakat bu kâfi değildi.

Anadolu ve Şarki Trakya'nın vahdetini ve beraberliğini temin edebilmek için Sivas Kongresi'ni bütün vatan ve memleket adına millî bir kongre halinde toplamaya ve Millî Mücadele'yi bu kongrenin seçeceği Heyet-i Temsiliye'nin tek idaresine tevdi eylemek iktidarını kazanmaya mecburuz.

Ancak, bu sayededir ki, mesaimiz bütün memleket ve millete şamil olarak seri netice verir" diyordu. 

"Sivas'ta Mustafa Kemal Paşa'yı ilk karşılayanlar arasında Müftü Abdurrauf Efendi bulunmaktadır. Müftü'nün bu konudaki faaliyetlerinden Vali Reşit Paşa hatıratında şöyle söz eder:

"(Sivas Kongresi'nin hazırlıklarıyla) Kolordu Komutanı Miralay İbrahim Tali Bey, sabık mebus Rasim Bey, Müftü Abdurrauf ve Emir Paşa gibi zevat meşgul oluyorlardı.

Kongrenin hazırlık çalışmalarında görev alan bir kısım zevat bunlar. Müftü, Erzurum yolcularını parlak bir karşılama merasimi yapmak vazifesini almıştı. Cübbesinin eteklerini toplayarak, ev ev, dükkan dükkan dolaşıyordu." 

Bozuk arabalarla ilerlenen Sivas yolculuğunda, 30 Ağustos günü, Erzincan'a yakın bir su başında;

"... Erzincan Mutasarrıfı ve Ahzıasker Kalemi Reisi ile sair zevat, Mustafa Kemal Paşa Hazretlerini ve heyeti karşılamaya gelmişlerdi. Bu su gazlı bir suydu.

Belki de tahlili yapılmamış olduğu için ismi ve hususiyetleri memlekete meçhul en nefis bir maden suyu idi. Belki de Kisarna'dan, Afyonkarahisar'dan daha faydalı olan bu sudan bir hayli içtik ve başında bir müddet mola verdik.

Paşa, Mutasarrıf'tan ve Kalem Reisi'nden vaziyeti, halkın düşüncelerini sordu. İzahat aldı. Sonra, hep beraber yola düzüldük ve akşam karanlığı basmadan Erzincan'a girdik. Kalem reisi bize yatacak yer hazırlamıştı. Mutasarrıf da belediyede bir akşam yemeği verdi" diyor Kansu: 

"2 Eylül 1919'da Mustafa Kemal Paşa, kongre için Sivas'a gelmişti. Paşa, kongre sonrası da bu kentte kalarak çalışmalarını 18 Aralık 1919 tarihine kadar burada sürdürdü.

Bu tarihte Mustafa Kemal Paşa, Rauf (Orbay), Büyükelçi Ahmet Rasim, Vali Mazhar Müfit (Kansu), Hakkı Behiç Beyler ve diğer çalışma arkadaşlarından oluşan Heyet-i Temsiliye Ankara'ya gitmek üzere şehirden ayrıldı. Heyet 19 Aralık 1919 günü akşamüzeri Kayseri'ye ulaştı." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk eseri sh: 369)