Seni Rabbine karşı aldatan nedir!

Ey insan! Seni günahına karşı cesaretlendiren nedir? Seni Rabbine karşı aldatan nedir? Kendi kendini mahvetmene sebep olan nedir? Derdine deva mı yoktur, yoksa gaflet uykusundan mı uyanamadın?

<Seni Rabbine karşı aldatan nedir!

TÜRK-AZ HABER / EHL-İ BEYT

Hz. Ali (a.s) "Ey insan, seni rabbine karşı aldatan nedir!" (İnfitar: 6) ayetini okuduktan sonra şöyle buyurdu:

"Ey insan! Seni günahına karşı cesaretlendiren nedir? Seni rabbi- ne karşı aldatan nedir? Kendi kendini mahvetmene sebep olan nedir? Derdine deva mı yoktur, yoksa gaflet uykusundan mı uyanamadın? Başkalarına acıdığın kadar kendine acımıyor musun? Güneşin kavurucu sıcağı altında kalmış birini görünce, hemen onu gölgelendiriyorsun veya bütün bedenini saran bir derde tutulmuş birisini gördüğün zaman, ona acıyarak ağlıyorsun! Kendi derdine ne kadar sabırlısın, başına gelen belaya ne kadar da tahammüllüsün! Nefsin herkesten değerli olduğu halde, kendine ağlamak sana neden zor geliyor! Gece inecek bela endişesi, seni nasıl uyanık tutmuyor? Allah'a isyan etmen, seni O'nun kahır uçurumuna yuvarlamıştır. O halde kalbindeki boşluk derdini kararlılıkla, başındaki gaflet uykusunu da uyanıklıkla tedavi et. Allah'a itaatkâr ol, O'na zikriyle ünsiyet et, O'ndan yüz çevirdiğin halde onun sana nasıl yöneldiğini bir düşün! O seni fazlı ile bürümüş, affına çağırıyor. Sen ise O'nu bırakıp başkasına gidiyorsun. Bu yüce ve güçlü olan Allah ne de kerimdir!

Zayıflıktan boyun eğdiğin halde seni Allah'a isyana cüret ettiren nedir! Oysa sen, Allah'ın perdesinin altında kalıyor, lütfunun genişliğinde yeryüzünde gezip tozuyorsun ve O, seni lütfundan mahrum bırakmadı, üzerindeki mağfiret perdesini de yırtıp atmadı. Aksine senin için yarattığı mağfireti, senden alıkoyduğu kötülüğü veya belayı fark ettiğinde, O'nun sana olan lütfunu göreceksin! Bir de Allah'a itaat etmiş olsaydın ne olacağını düşün! Vallahi eğer bu durum güç ve kudrette eşit olan iki kişi arasında vaki olsaydı, kınanmış ahlak ve kötü amel sahibi olduğuna bizzat hükmeden ilk kimse sen olurdun.

Evet, gerçek söylüyorum! Dünya seni aldatmadı; fakat sen, dünyayla kendi kendini aldattın! Dünya sana bir yığın öğüt vermiş, seni adalet ve insafa davet etmiştir. Dünya sana isabet eden bir bela veya gücünün eksileceği hususunda verdiği vaatlerinde, sana yalan atmaktan veya kandırmaktan daha vefalı ve daha doğru davranmıştır. Sana nice ibret ve nasihat verenlerini itham ettin ve doğru söyleyenlerini yalanladın.

Dünyayı ıpıssız harabelerden ve bomboş kalmış diyarlardan tanımak isteseydin, onların sana üzülmeni istemeyen merhametli bir dost gibi çok güzel öğütler ve dersler verdiğini görürdün.

Dünya kendini yurt edinme- yene ne güzel yurt ve vatan edinmeyene ne güzel yerdir! Yarın dünyanın mutluları, bugün ondan kaçanlar olacaktır.

Yeryüzü sarsıldığı, kıyametin bütün dehşetiyle gerçekleştiği ve bütün ibadet yerlerinin ehline, mabutların ibadet edenlerine, itaat edenlerin itaat ettikleri kimselere kavuştukları zaman; tüm kötü gözler ve yanlış adımlar Allah'ın adaletinde hak üzere ceza görür. İşte o günde nice deliller batıl olur ve nice özürler kabul edilmez!

Bu yüzden, şimdiden işlerin için hesap gününde makbul olacak uygun mazeretler ara, delilinin gerçekleşmesine çalış. Sende ebedi kalmayacak şeylerden ayrıl ve ebediyen senin kalacak şeyleri seç. Yol için hazırlan, kurtuluş nuruna göz dik, merkebine yükünü sıkı bağla.

(Nehcül-Belağa'dan...)