‘Sen ahitleri terk etmişsin’

İmam Ali (a.s.), Muaviye'ye yazdığı mektupta şöyle demiştir: "Nefsinin hevasıyla sonradan uyduğun asılsız şeylere bağlılığa ne kadar da şiddetle sarılmış, şaşkınlığa tâbi olmuşsun! Hem de Allah'ın hesabını isteyeceği, kullarına delil kıldığı hakikatleri kaybedip ahitleri terk etmişsin"

<‘Sen ahitleri terk etmişsin’

İmam Ali (a.s.), bazı düşmanlara karşı (Yemene saldıran Busr b. Ebi Ertat) göndermiş olduğu ordu hakkında kardeşi Akil b. Ebu Tâlib'e yazdığı mektup şöyledir:

"Müslümanlardan kalabalık bir orduyu onun üzerine gönderdim. Haber ona ulaşınca, pişman olup geldiği gibi geri döndü ve kaçtı, (ama) ordu, güneş batmak üzereyken ona ulaştı ve aralarında hızlı ama kısa çarpışmalar oldu. O çok büyük bir sıkıntıya düşmüş olduğu halde ve canı çıkmak üzereyken pişmanlıkla kendini zor kurtardı.

Dalalete meyleden, ayrılık ve ihtilafı seçen, kendileri dalaletin karanlığında yaşayan (hakka varmayı zorlaştıran) Kureyş'i haline bırak. Gerçekten onlar benden önce Resûlullah'a (s.a.a) karşı savaşmakta birleştikleri gibi, bana karşı savaşmakta da ittifak ettiler. Allah Kureyş'e bana yaptıklarından dolayı cezalarını versin. Onlar akrabalık bağımı kopardı ve annemin oğlunun (Resûlullah'ı kastetmektedir) otoritesini benden aldı.

Savaş konusundaki görüşümle ilgili soruna gelince; benim görüşüm, Allah katına varıncaya kadar savaşı helal kılıp, onu reva görenlerle savaşmaktır.

Etrafımda çok kişinin bulunması, bana izzet ve güç kazandırmadığı gibi, benden ayrılmaları da beni hüzne boğmaz. Babanın oğlunun (yani benim), kendisini terk edip bıraksa da insanlara yalvarıp yakaracağını, zulme razı olup kabul edeceğini, kolay bir şekilde boyunduruk altına gireceğini, sırtı esnek olan binek hayvanları gibi davranacağını sanma.

Ben-i Selim kavminden olan şairin söylediği gibi:

"Bana nasılsın diye sorsanız derim ki:

Zamanın zorluklarına karşı direnenlerdenim.

Yükümde hüzün görülmesi, bana ağır gelir.

Çünkü düşman sevinir, dost ise ıstırap çeker."

İmam Ali (a.s.) Muaviye'ye yazdığı mektupta ise şöyle yazmıştır:

"Fesuphanallah! Nefsinin hevasıyla sonradan uyduğun asılsız şeylere bağlılığa ne kadar da şiddetle sarılmış, şaşkınlığa tâbi olmuşsun! Hem de Allah'ın hesabını isteyeceği, kullarına delil kıldığı hakikatleri kaybedip ahitleri terk etmişsin.

Osman'a ve katillerine dair haddinden fazla ve lüzumsuz sözlerine gelince...

Sen Osman'a yardımı kendin için faydalı olduğu zaman yaptın, tam yardımına ihtiyacı olduğu zaman ise onu horlayıp yardımsız bıraktın."

(Nehcü'l-Belağa'dan...)