‘Sakın sözünü dinletme ve kabul ettirme hevesine kapılma’

Ey evlat! Bir sürü çekişme sonunda, dünyadan hırsla lokma almaktansa, ilâhî hükme boyun eğip kısmete düşeni almak hepsinden evladır

<‘Sakın sözünü dinletme ve kabul ettirme hevesine kapılma’

TÜRK-AZ HABER / DİNİ

"Ey evlat! Bir sürü çekişme sonunda, dünyadan hırsla lokma almaktansa, ilâhî hükme boyun eğip kısmete düşeni almak hepsinden evladır.

Kazaya rıza lokması, doğruların kalbine en tatlı gelen şeydir. Bu hâl, dünya malı almak için kalbi hırsla doldurmaktan üstündür.

Çünkü dünya geçimine en çok tat katan bu hâldir. Bütün değişen cinsler için kazaya boyun eğmekten gayri ne çare var ki?

İnsanlara, ilim, ihlâs ve amel ile konuş. Onlara amelsiz ilimle konuşma. Çünkü bu konuşma ne sana ne de başkasına fayda sağlar.

Peygamber (s.a.v) Efendimiz bir hadîs-i şerifinde şöyle buyurur: "İlim amele uzaktan nida eder, duyar da cevap verirse, pekâlâ, aksi halde göç edip gider."

İlim, bereketini alır; sana da yükü, vebali kalır. O kez sen, ilmi yüzünden fitne fesada uğrayan olursun. Ağaç sende kalır, onun meyveleri uçar gider.

Allah Teâlâ'dan, kendi katından hâl ve makam vermesini iste. Bunu nasip eylemesini dile ve sen, o bulduğun hâlin açığa çıkmasını sevmeyesin. Hak'la aranda olan işlerin dışa çıkmasını seversen helakine sebep olmuş olursun.

Sakın yaptığın işlerde ve bulduğun manevî hâlde kendini görmeyesin, büyüklük satmayasın. Bu hâl, sahibini azdırır ve Hak Teâlâ'nın rahmet nazarından uzak kılar.

Sakın sözünü dinletme ve kabul ettirme hevesine de kapılmayasın. Bu da sana zarar getirir, fayda getirmez.

Hak tarafından bir nur almadan ve o nur kalbinden diline çıkmadan ve işlerini de ona göre yürütmeden hiçbir kelâm sarfında bulunma.

Sen, evinde sofraları hazır etmedin; halkı neyinle yemeğe çağırırsın? Bu işler önce temel ister, sonra üzerine bina.

Kalbin derinliğini kaz ki, oradan hikmet gözleri kaynasın. Sonra ihlâs, mücahede ve iyi işlerle yükselt. İşte bundan sonra halkı o köşke davet et.

Allah'ım, Zâtından gelen ihlâs ruhu ile amel kalıplarımıza can kat.

Halkın sevgisini kalbinde taşıdıktan sonra, onlardan ayrı yaşaman ne fayda sağlar? Kalbin onların arzusu ile dolu oldukça ne sende ne de yalnız kalmanda bir iyilik olur.

Halvet (huzur için yalnız durmak) hâlinde halkı kalbinde saklarsan tek başına ve huzursuz sayılırsın; Allah ile ünsiyet sana uzak sayılır. Bu hâlde senin ünsiyet ettiğin, nefis, şeytan ve kötü arzuların olur.

Allah ile ünsiyet etmeye bak; O'nunla olmayı arzula. Kalbine O'nun sevgisini yerleştir. Kalbin Hak'la olup halktan temiz olunca, dış cephen ehlin ve akraban arasında olmuş, ne zararı var?

Kalbinde hakikî ünsiyet yerleşirse vücut yapını yıkar, basiret gözlerini açar, Hakk'ın fazlını ve fiil tecellisini görmeye başlarsın. O'nunla razı olur, başka bilmezsin.

Bir kimseye manevî hâllerden biri geldiğinde, dinî emirleri yerine getirerek o hâlin kalmasını, gitmesini, aşağısını veya üstünü istemezse, ona rıza makamı verilmiş sayılır. Muvafakat ona nasip olmuş olur ve kulluk, onun bulunduğu hâl demektir." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)