Sağlıkta şiddet durdurulmalı.....

Her gün ülkemizin birçok ilinden sağlıkta şiddet haberleri geliyor. Bu tür olayların hem sayısı hem de şiddeti artıyor. Bu durum çok zor şartlarda görevlerine devam etmekte olan başta doktorlar olmak üzere sağlık çalışanlarını büyük bir güvensizliğe ve mağduriyete itiyor. Şiddet olayları, son zamanlarda artan sağlıkta beyin göçünün de en önemli sebepleri arasında sayılıyor

<Sağlıkta şiddet durdurulmalı.....

MURAT ÇABAS / ANALİZ HABER

Pandeminin fedakâr kahramanları sağlık çalışanları, bir taraftan çalışma ve geçim koşullarının zorluğu ile mücadele ederken, diğer taraftan sağlıkta artan şiddet olaylarıyla büyük bir tedirginlik yaşıyor. Sağlık sistemindeki eksikliklere rağmen vatandaşlara hizmetlerine eksiksiz devam eden sağlık çalışanları maalesef her gün yeni saldırılarla karşılaşıyor. Sağlıkçılar, sağlık çalışanlarına şiddetin önlenmesi için ayrı bir yasa ve caydırıcı cezaların şart olduğunu belirtiyor.

Sağlıkta şiddet olayları artıyor

Sağlıkta şiddet olayları ülkemizin dört bir tarafında artmaya devam ediyor. Her gün birçok ilimizde gerçekleşen bu şiddet olayları sağlıkçılarda büyük bir tedirginlik kaynağı... İstanbul Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde çalışan hemşire Gülhan D.'ye, hamile olmasına rağmen yapılan saldırı Türkiye'nin gündemine oturdu. Hemşire Gülhan D. hasta yakınlarının saldırısına uğramıştı. Saldıranlardan Rıdvan K., koşarak hemşire Gülhan D.'nin yüzüne uçan tekme atmış, saldırganlar tekmeden sonra yere yığılan Gülhan D.'ye saldırmaya devam etmişlerdi ve bu saldırıya rağmen serbest bırakılmışlardı. Gülhan D.'nin şikâyetçi olduğu 4 saldırgandan baba Hüseyin K. ve oğlu Rıdvan K. "basit yaralama" suçundan önceki gün tutuklandı. Bir şiddet olayı da Trabzon'da gerçekleşti. Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Ortopedi ve Travmatoloji Hekimi Uzmanı Dr. Mahmut Günay, önceki gün randevusuz bir hasta tarafından saldırıya uğrayarak yaralandı ve hastanede tedavi altına alındı. Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden yapılan açıklama ile saldırı kınandı. Yapılan yazılı açıklamada, "İnsan hayatına bu kadar emek veren, özellikle salgın koşullarında dahi kendi hayatlarından fedakârlık ederek hastalarına zaman ayıran değerli sağlık çalışanlarımıza yapılan bu tutum ve davranış kabul edilemez. Sağlık ile şiddet kelimelerinin hiç yan yana gelmemesi gerekirken bu durumlar ile karşı karşıya kalmak hepimizi derinden etkilemektedir. Fedakârlıkla, özveriyle hizmet veren sağlık çalışanlarına bu tür muamele yapmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu tür olayları gerçekleştirenlerin yargı önünde hesap vermelerini bekliyor, tüm sağlık çalışanları adına bu konunun takipçisi olacağımızı bildirmek istiyoruz' ifadelerine yer verildi.

Saldırılar her yerde

Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Acil Servisi'nde görevli hemşire Mustafa Arslan da damar yolu açtığı çocuğun ağlaması nedeniyle yakınlarının saldırısına uğradı. Şikâyet için gittiği polis merkezi dönüşü aracından indirilip, tekrar darp edilen Arslan'ın otomobiline de hasar verildi. Bacağından ve kolundan yaralanan Arslan, hastanede tedaviye alındı. Hemşire Mustafa Arslan'ın şikayetinin ardından gözaltına alınan İbrahim Halil Y., Mehmet Ç., Ali T. ve Ayşegül G., emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edildi. Savcılık sorgusunun ardından nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine çıkarılan şüphelilerden İbrahim Halil Y., Mehmet Ç. ve Ali T., 'kasten yaralama', 'yağma' ve 'mala zarar verme' suçlarından tutuklandı. Ayşegül G. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Niğde'de ise yabancı uyruklu bir hasta doktora saldırdı. Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Polikliniğinde gelen randevusuz yabancı uyruklu hasta zorla Noroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Halil İbrahim Akçay'a ilaç yazdırmak istedi. Doktorun "Biraz bekleyin" demesi üzerine yumrukla saldırdı. Güvenlik görevlilerin gelmesiyle hasta etkisiz hale getirildi. Yabancı uyruklu hasta polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Bu tür saldırılar maalesef oldukça fazla, sadece birkaç örneği sizlere aktarabildik.

Şiddet olaylarının birçok sebebi var

Sağlık çalışanlarına şiddetin önlenmesi için ayrı bir yasa ve caydırıcı cezaların şart olduğunu açıklayan Türk Tabipleri Birliği (TTB), bu amaçla Adalet Bakanlığı ve HSK'ya taleplerini içeren birer yazı gönderdi. Konunun taraflarına göre sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının tek bir sebebi yok ve pek çok etken söz konusu. TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, şiddetin temelinde 15 yıldır uygulanan sağlıkta dönüşüm ve bununla birlikte ortaya çıkan artan iş yükünün yattığını ifade ederek, şunları söyledi: "Sağlıkta dönüşüm programı 15 yıl içinde sağlık alanını çalışılamaz hale getirdi ve sağlık emekçileri iş yoğunluğu açısından bir tükenmişlik içerisinde. Bir 'kışkırtılmış tüketici' anlayışı var insanlarda. Ama halbuki sağlık hizmeti alınır, satılır bir mal olarak görülmemelidir ve hastalar da müşteri olarak görülmemelidir."

Sağlıkta şiddete ayrı yasa talebi

Pandemi döneminin başında sağlıkçıların balkonlarda alkışlandığı sırada, yani 2020 yılının Nisan ayında TBMM'de 3359 sayılı yasaya yapılan ekle sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sebebiyle işlenen suçlarda cezalar yarı oranında artırılmış, hapis cezalarının ertelenmemesi hükmü de getirilmişti. Meslek kuruluşları bu düzenlemeleri genel olarak olumlu karşılamış ancak yeterli olmadığını da vurgulamıştı. Düzenlemenin kabulünün ardından geçen zamanda ise şiddet olayları bitmedi. TTB şimdi sağlıkta şiddet için ayrı bir yasa ve daha caydırıcı cezalar getirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, bu olayların polisiye önlemlerle ya da güvenlik tedbirleriyle çözülebilecek bir konu olmadığını belirterek, "Yeni bir yasanın çıkması ve kısa bir tutukluluk süresi ile caydırıcı cezaların olması lazım. Kıyaslama açısından anlatayım; geçen gün bir savcımızın aracına bir saldırı oldu. Sanık bir arabaya saldırı nedeniyle 25 yılla yargılanıyor. Ama bir sağlık çalışanına saldırdığınızda 2.5 yılla yargılanıyorsunuz. Aradaki farkı anlamanız açısından bunu söylüyorum" dedi. TTB, artan şiddet olaylarının ardından bu hafta Adalet Bakanlığı ile Hakimler ve Savcılar Kurulu'na (HSK) birer yazı yazarak, sağlıkçılara şiddet olaylarını önlemeye yönelik düzenlemelerin ceza mevzuatında değil, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nda yer verilmesinin yanlış olduğunu vurguladı.

Uygulamada eksiklikler var

Öz Sağlık-İş Sendikasının 2020'de yaptığı araştırmaya göre sağlık çalışanlarının yüzde 67'si görevi esnasında en az bir kez şiddete maruz kaldığını söylüyor. Sağlıkta şiddet dosyalarına bakan hukukçulara göre aslında mevzuat çok yetersiz değil, ama uygulamada eksiklikler ve yanlışlıklar var. Yasaların ve hukuk kurallarının mevcut haliyle bile uygulansa bir ölçüde caydırıcılık sağlanabileceğine dikkat çeken uzmanlar, yasada 'sağlıkta şiddet olduğunda bu bir tutuklama nedeni sayılır' dendiğini, ancak hamile hemşireye saldırıda olduğu gibi genelde serbest bırakmalar olduğuna dikkat çekiyor. Tutuklamanın çok nadir başvurulan bir tedbir olduğunu vurgulayan uzmanlar, yasada bu söylenmesine rağmen uygulamada tutuklamaya hiç başvurulmamasının caydırıcılığı etkilediği kanısında. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artması ve kötü çalışma şartları, son dönemde çok sayıda sağlık çalışanının yurt dışına gitmesine neden oluyor. 2021 yılında toplam 1405 hekim yurtdışına çıkmak için başvurdu.