Resulüllah’ın dilinden Hz. Ali -3.....

İçlerinde Ebu Bekir ve Ömer’in de bulunduğu bir grup insan, “O’nunla gizli konuştu ama bizimle konuşmadı” dediklerinde; Allah Resulü kalkıp hutbe okumaya başladı. Allah’a hamd ü senâ ettikten sonra şöyle buyurdu

<Resulüllah’ın dilinden Hz. Ali -3.....

TÜRK-AZ HABER EHL-İ BEYT

71- "Ali, kardeşlerimin en iyisidir."

72- Enes b. Mâlik'ten şöyle rivayet ediliyor: Resulullah, beni Ebu Berze Eslemi'nin peşine gönderdi. (Huzuruna geldiğinde) ben de duyduğum halde şöyle buyurdu:

"Ey Eba Berze, Rabbim, Ali b. Ebi Tâlib hakkında Bana bir söz vermiş ve buyurmuştur ki, "Ali hidayet sancağı ve iman meşalesidir. O, Benim velilerimin imamı ve Bana itaat edenlerin hepsinin nurudur.

Ey Eba Berze, Ali b. Ebi Tâlib, kıyamet gününde Havz-ı Kevser'imin başında Benimle birlikte olacak, Benim sancağımı taşıyacak ve Benimle birlikte olup Rabbi'min Cennet hazinelerinin anahtarlarını elinde bulunduracaktır."

73- "Ali, Benim eminimdir (güvendiğim kimsedir.)"

74- "Ali, insanlar arasından Allah'ın ahdine en çok vefa eden/sadık kalan kimsedir."

75- Ömer b. Hattab'dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.), Ali'ye hitaben şöyle buyurdu: "Ya Ali, elin Benim elimde olacaktır. Kıyamet günü Ben nereye girersem Sen de gireceksin."

76- İmam Rıza'dan naklen Resulüllah (s.a.v.), Hz. Ali'ye şöyle buyurdu: "Sen, Haşimoğulları'nın yıldızısın."

77- "Allah indinde ümmetimin en üstünü Ali'dir."

78- Câbir b. Abdillah el-Ensari'den naklen Resulüllah buyurdu ki: "Hiç şüphesiz Allah, her gün Ali b. Ebi Tâlib ile mukarreb meleklere iftihar ediyor ve şöyle buyuruyor: "Ey Ali ne mutlu Sana, ne mutlu Sana!"

79- "Hiç şüphesiz Allah, Seninle yedi semanın ehline övünmektedir."

80- "Kıyamet gününde Adem, oğlu Şeys ile iftihar edecek; Ben de Ali b. Ebi Tâlib'le..."

81- Resulüllah'ın Hz. Ali'ye hitaben şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Ya Ali, şüphesiz melekler Senin muhabbet ve velayetinle Allah'a yakınlaşıyorlar. Allah'a and olsun ki, gökte Seni sevenler, yerdekilerden fazladır."

82- "Hiç şüphesiz Ali b. Ebi Tâlib'in iki meleği, diğer meleklere Ali ile birlikte olduklarından dolayı iftihar etmektedirler. Zira Allah'ı gazaplandıracak bir ameli O'ndan Allah'a yükseltmemişlerdir."

83- Câbir b. Abdullah'tan rivayet edildiğine göre; Resulüllah (s.a.v.), Taif Gazvesi'nde Hz. Ali'yi yanına çağırarak O'nunla gizli konuştu.

İçlerinde Ebu Bekir ve Ömer'in de bulunduğu bir grup insan, "O'nunla gizli konuştu ama bizimle konuşmadı" dediklerinde; Allah Resulü kalkıp hutbe okumaya başladı. Allah'a hamd ü senâ ettikten sonra şöyle buyurdu:

"Ey insanlar! Sizler, Benim Ali'yle gizli konuştuğumu söylüyorsunuz (bunu eleştiriyorsunuz). Allah'a and olsun ki, O'nunla gizli konuşan Ben değilim, Allah'tı (Allah, nasıl vahyederse, Ben öyle konuşurum)."

84- Esma bint-i Ümeys'den nakledildiğine göre; bir gün Resulüllah, başını Hz. Ali'nin dizine koyarak uyudu. Güneş batıncaya kadar öylece kaldı. Öyle ki Hz. Ali, ikindi namazını kaçırdı.

Bunu gören Resulüllah şöyle dua etti: "Allah'ım, Ali Senin ve Resulü'nün itaatindedir. Güneşi O'nun için geri getir."

Esma diyor ki: "Vallahi ben güneşin batışını gördüm. O duanın ardından güneşin yeniden çıktığını ve bütün dağlara ve yere ışıdığını da gördüm." Bunun üzerine Ali, kalkıp abdest alarak namazını kıldı. Ardından güneş yeniden battı.

85- İmam-ı Câfer-i Sâdık'tan naklen rivayet edilir ki; bir gün Resulüllah, ikindi namazını kıldıktan sonra Hz. Ali'ye geldi. O henüz ikindi namazını kılmamıştı. Allah Tealâ Resulü'ne vahyetti ve Resulüllah başını Hz. Ali'nin dizine koyarak uyudu. Başını kaldırdığında güneş batmıştı.

"Ya Ali, ikindi namazını kıldın mı?" diye sordu. Hz. Ali, "Hayır" deyince; şöyle dua etti: "Allah'ım, Ali Senin itaatinle meşguldür. Güneşi O'nun için geri döndür." Bunun üzerine güneş, Hz. Ali için geri döndürüldü."

86- Abdullah İbn-i Mesud'dan şöyle rivayet edilir: Biz, Hz. Peygamber ile birlikte olduğumuz bir sırada, Hz. Ali içeri girdi. Resulüllah O'na hitaben şöyle buyurdu: "Ey Eba'l Hasan, Allah katındaki değerini Sana göstereyim mi?"

Hz. Ali, "Evet, ya Resulallah!" deyince, şöyle buyurdu: "Yarın sabah olduğunda Benimle birlikte güneşin karşısına çık. O, Yüce Allah'ın izniyle Seninle konuşacaktır."

İbn-i Mesud diyor ki: Kureyş ve Ensar'ın hepsi toplandılar. Resulüllah, sabah namazından sonra Hz. Ali'nin elinden tuttu ve beraber dışarı çıktılar. Dışarıda oturup güneşin çıkmasını beklediler.

Güneş doğduğunda Resulüllah, "Ya Ali konuş güneşle, o memurdur ve Seninle konuşacaktır" buyurdu.

Hz. Ali güneşe şöyle hitap etti: "Allah'ın selamı, rahmet ve bereketi senin üzerine olsun, ey Allah'ın söz dinleyen, itaatkâr yaratığı!"

Güneş de şöyle cevap verdi: "Ve aleykesselam ve rahmetullahi ve berakatuh. Ey vasilerin en üstünü! Allah, Sana dünya ve ahirette, hiçbir gözün görmediği ve hiçbir kulağın duymadığı özellikler vermiştir."

Hz. Ali, "Bana verilen nedir ki?" diye sorunca şu cevabı verdi: "Onları söylemem için bana izin verilmemiştir. Yoksa insanlar fitneye düşerler. Ama dünyada nasipdâr kılındığın ilim ve hikmetten dolayı ne mutlu Sana!

Ahirette ise Sen, Allah'ın Kur'an'da övdüğü şu kimselerden olacaksın: "Şimdi hiç kimse kendileri için yaptıklarına karşılık olarak, gözler aydınlığı olacak şeylerden neler gizlenmiş olduğunu bilemez. Öyle ya, iman eden kimse, fâsık olan gibi olur mu? Onlar eşit olamazlar."

Evet, Sensin Allah'ın imana has kıldığı mü'min." Güneşin, Hz. Ali ile üç kez konuştuğu rivayet edilmiştir.

87- Resulüllah şöyle buyurdu: "Ey Ebe'l Hasan, güneşi konuştur. Şüphesiz o Seninle konuşacaktır."

Hz. Ali şöyle seslendi: "Selam olsun Sana ey Allah'ın itaatkâr kulu."

Güneş şöyle cevap verdi: "Ve aleykesselam ey mü'minlerin emiri, muttakilerin imamı ve yüzü akların önderi!

Ey Ali, Sen ve Seni takip edenler Cennette yer alacaksınız.

Ey Ali, (mahşer günü) yer yarılıp da dışarıya ilk çıkacak kimse Muhammed'dir, sonra da Sensin; ilk giydirilecek kimse Muhammed, sonra da Sensin!"

(Bu sözlerin) ardından Ali, gözlerinden yaşlar aktığı halde secdeye kapandı, Hz. Peygamber de onun üzerine kapanıp, "Ey Benim kardeşim ve habibim" diye seslendi; "Kaldır başını, Allah Seninle yedi göğün ehline övündü."

88- "Ali'nin kapısı dışında, mescide açılan bütün kapıları kapatın."

89- "Yüce Allah, Hz. Musa'ya sadece kendisinin ve Harun'un iki oğlu Şeber ve Şübeyr'in oturacağı temiz bir mescid yapmasını emretti.

Bana da sadece Benim, Ali'nin ve iki oğlu Hasan ve Hüseyin'in oturabileceği bir mescid yapmamı emretmiştir. O halde Ali'nin kapısı dışında şu kapıların hepsini kapatın."

90- Nasih b. Abdillah'tan rivayet edildiğine göre, hiç şüphesiz Hz. Peygamber Ali'nin kapısının dışında bütün kapıların kapatılmasını emretti.

91- Resulüllah'ın ashabından bazılarının mescide açılan kapıları vardı. Bir gün şöyle buyurdu: "Ali'nin kapısı dışında bu kapıların hepsini kapatın."

Bazı kimseler bu konuda sitemkâr sözler söylediklerinde; Allah Resulü ayağa kalkıp, Allah'a hamd ü senâdan sonra şöyle buyurdu:

"Ben, Ali'nin kapısı dışında şu kapıların hepsinin kapatılmasını emrettim. Fakat bazılarınız bu konuda (ileri geri) konuşmuştur. Allah'a yemin olsun ki, Ben (kendi başıma) bir şeyi açıp, kapamış değilim. Ben ancak Bana emredilen (ilâhi) bir emre uymuşumdur."

92- "Sizin kapınızı kapatıp, Ali'nin kapısını açık tutan Ben değilim; Ali'nin kapısını açık tutup, sizin kapınızı kapatan Allah'tır." (Kaynaklar için bakınız Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eseri)