RESULULLAH (S.A.A) VE NECRAN HIRİSTİYANLARI - I

     "Artık sana gelen bunca ilimden sonra, onun hakkında seninle çekişip-tartışmalara girişirlerse de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah'ın lanetini yalancıların üzerine kılalım." (Al-i İmran-61).

RESULULLAH (S.A.A) VE NECRAN HIRİSTİYANLARI - I
Mimar Gökhan Demir

RESULULLAH (S.A.A) VE NECRAN HIRİSTİYANLARI - I


Necran Hıristiyan temsilcilerinin Peygamberimiz Aleyhisselama gelişi, Hicretin 10. yılında idi.
Kendileri altmış kişi idiler. Gelenlerden dördü, Necranlıların eşrafındandı. Bunların içinde de üçü, kendilerinin işlerini çekip çevirenleri, yönetenleri idi. Reisleri; Akîb dedikleri Abdülmesih olup, Necranlıların valisi, söz ve görüş sahibi ve danışmanı olan bu kişinin görüşüne göre hareket edilirdi.
İkincisi; Seyyid dedikleri Eyhem olup, Necranlıların seyahat ve toplama işlerinin yöneticisi idi.
Benî Bekr b. Vâillenden Ebu Harise b. Alkame ise Necranlıların uskufu, en büyük din bilgini, imamı, kitaplık (İbn Sa'd'a göre medreseler) bakanı idi. Necranlılar içinde çok şerefli ve itibarlı idi.
Hıristiyan Rum kralları, ona, Araplardan olduğu halde, Hıristiyanlığa bağlılığı dolayısıyla mal verirler, ikramda bulunurlardı. Krallar, Hıristiyanlık hakkındaki derin bilgi ve içtihadını işitip onun için kiliseler yaptırırlar, kendisini ikramlara boğarlardı. 


Altmış Necran temsilcisinden bazılarının isimleri şöyledir:
1. Akîb Abdülmesih, 2. Seyyid Eyhem, 3. Ebu Harise b. Alkame (Benî Bekr b. Vâillerin kardeşidir), 4. Evs, 5. Haris, 6. Zeyd, 7. Kays, 8. Yezid, 9. Nübeyh, 10. Huveylid, 11. Amr, 12. Halid, 13. Abdullah, 14. Yuhannis, 15. Ebu Alkame Bişr b. Muaviye.


Necran heyeti Medine'ye gelince sefer elbiselerini üzerlerinden çıkardılar, Yemen bürüdü diye anılan ipekli elbiselerini, cübbelerini giyinip ipek ridalarını örtündükten, altından yüzüklerini takındıktan sonra, elbiselerinin eteklerini yerde sürüyerek ikindi namazı vaktinde Mescide girdiler. Peygamberimiz Aleyhisselama selam verdiler. Peygamberimiz Aleyhisselam onların selamlarına karşılık vermedi. Uzun müddet kendileriyle konuşmadı. Temsilciler, kendilerine mahsus namazın vakti gelince, Peygamberimiz Aleyhisselamın mescidinde namazlarını kılmak üzere ayağa kalktılar. Müslümanlardan bazıları onlara engel olmak istediler. Peygamberimiz Aleyhisselam, "Bırakınız onları kendi hallerine!" buyurdu. Necranlılar doğuya doğru yönelerek namaz kıldılar.  Bundan sonra, Necran temsilci heyeti, eskiden tanıdıkları  Osman'la Abdurrahman b. Avf´a gittiler. Onları, Muhacirlerle Ensar'dan bazılarının bulundukları bir mecliste buldular ve "Ey Osman! Ey Abdurrahman! Peygamberiniz bize yazı yazdı. Biz de, onun davetine icabet ederek geldik, yanına gidip kendisine selam verdik. Fakat o selamımıza karşılık vermedi. Gündüzün, uzun müddet kendisiyle konuşmaktan men ve mahrum edildik. Sizin bu husustaki görüşünüz nedir? Geri dönüp gitmemizi uygun görür müsünüz" dediler.


Hz. Ali de oradaki cemaatin içinde idi. Osman'la Abdurrahman b. Avf, Hz. Ali'ye, "Ey Ebu´l-Hasen! Bu cemaat hakkında sen ne görüştesin" diye sordular. Hz. Ali, Osman'la Abdurrahman b. Avf'a, "Ben bunların üzerlerine giydikleri şu etekleri sırmalı elbiselerini bırakıp sefer elbiselerini giydikten sonra Resûlullah Aleyhisselamın yanına dönmelerini uygun görürüm" dedi. Osman, onlara:, "Bu, sizin şu elbiseniz yüzündendir!" dedi. O gün Necran temsilcileri konak yerlerine döndüler.
(devam edecek?)