Peygamberimizin Kureyş’e verdiği yemek.....

. İçinizden kim Bana bu yolda yardım edip, kardeşim, vasim ve Benden sonra ha­lifem olmak ister?

<Peygamberimizin Kureyş’e verdiği yemek.....

Resulüllah, üç yıl boyunca genel bir davette bulunmadı. Sadece kabul edebileceğine inandığı kişileri İslam'a davet etmekteydi. Üç yıl sonra, Hz. Peygamber'e en yakın akrabalarından başla­yarak, insanları Allah'ın dinine davet etmesi emri geldi.
 
"Ve en yakın akrabalarını (Allah'ın azabına karşı) korkut. İna­nanlardan Sana uyanlara karşı sevgi kanadını indir, mütevazı ol. Sana isyan ederlerse, de ki: Şüphe yok ki Ben sizin için yaptıkları­nızdan uzağım." (Şuara: 214-216)
 
Bunun üzerine Resulüllah bu konuda kendisine yardımcı olması için Hz. Ali'yi çağırdı.
 

 
Ben-i Haşim büyüklerinden kırk beş kişiyi öğle yemeğine davet etmesini ve onlara sütle birlikte etli yemek ve­rilmesini istedi. Bir miktar buğday ve bir koyun budundan yemek yapıldı. Hâlbuki toplantıya katılanların her biri bir oturuşta bir kuzu yemeleriyle meşhurdular. Misafirler belirlenen vakitte geldiler.
 
Aralarında amcaları Ebu Tâlib, Hamza, Abbas ve Ebu Leheb de vardı. Hep beraber yemek yediler.
 
Hz. Ali bu konuda şöyle diyor: 
 

 
"Herkes yemeğini yedi. Hiç kimse bir şey istemez oldu. Ama ye­mekte ellerini daldırdıkları yerden başka bir boşluk görmüyordum.
 
Ali'nin nefsini elinde bulunduran Allah'a yemin ederim ki, onların tümünün yediği yemeği bir kişi bile yiyebilirdi. Sonra Resulüllah, 'Topluluğa içecek su ver' dedi. Onlara süt dolu maşrapayı getirdim. Hepsi ondan içti. Hepsi de iyice kandı. Allah'a yemin ederim ki onlardan bir tanesi tümünün içtiği sütü içebilirdi."
 
Peygamberimiz onlarla konuşmak istediğinde Ebu Leheb atıldı: "Arkadaşınız sizi büyüledi."
 
Bunun üzerine topluluk dağıldı. Ve Resulüllah onlarla konuş­ma fırsatı bulamadı. Bunun üzerine Hz. Peygamber ertesi gün yine böyle bir davet verilmesi kararı aldı.
 

 
Hz. Ali Peygamberin emriyle tekrar yemek ve süt hazırlayıp, Haşimoğulları'nın ileri gelenlerini yemeğe ve Hz. Peygamberi dinlemeye davet etti. Belirlenen vakitte herkes geldi. Yemekten sonra Resulüllah onlara hitaben şöyle dedi:
 
"Ey Abdulmuttaliboğulları! Kendisinden başka tapacak ilah bu­lunmayan Allah'a and olsun ki, Ben, size ve tüm insanlara Allah'ın elçisi olarak gönderildim.
 
Haberiniz olsun ki, nasıl uyuyorsanız öyle de öleceksiniz ve nasıl uyanıp kalkıyorsanız öylece de kalkıp dirileceksiniz. İyiler iyi amellerinin karşılığını, kötüler ise kötü­lüklerinin cezasını göreceklerdir. Ve ebedi cennet iyiler için, ebedi cehennem ise kötüler için hazırlanmıştır.
 
Hiç kimse, ehline Benim sizin için getirdiğimden daha iyi bir şey getirmemiştir. Ben, size dünya ve ahiret hayrını getirdim. Allah'ım, Bana emir verdi ki, sizi Allah'ın birliğine ve Benim risaletime davet edeyim. İçinizden kim Bana bu yolda yardım edip, kardeşim, vasim ve Benden sonra ha­lifem olmak ister?"
 
Hz. Peygamber bunları söyledikten sonra oradakilerden hangisi­nin kendisine müspet bir cevap vereceğini görmek için bir süre du­rakladı. Ortalığı derin bir sessizlik kaplamıştı. Herkes başını eğmiş, düşünceye dalmıştı.
 

 
O sırada henüz 15 yaşını geçmemiş olan Hz. Ali sessizliği bozdu ve Hz. Peygambere şöyle dedi: "Ey Allah'ın Peygamberi, Ben Sana bu yolda yardım edeceğim." Sonra elini Hz. Peygambere uzattı.
 
Ancak Resulüllah O'na oturmasını emretti ve oradakilere sorusunu tekrarladı.
 
Hz. Ali tekrar ayağa kalkarak bu yolda O'na yardım edeceğini izhar etti.
 
Peygamber tekrar O'ndan oturmasını istedi. Ve orada bulunanlara hitaben üçüncü kez aynı soruyu sormasına rağmen Hz. Ali'den başka hiç kimse ayağa kalk­madı.
 
Bunun üzerine Resulüllah Hz. Ali'nin elini sıkıp şöyle bu­yurdu: "Bu (Ali) Benim kardeşim, vasim ve halifemdir. O'nu din­leyin ve itaat edin."
 
Orada bulunanlar gülerek ayağa kalktılar. Bir yandan da Ebu Tâlib'e şöyle diyorlardı: Oğlunu dinlemeni, O'na itaat etmeni em­retti, duydun mu?"
(Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali eserinden) H; AknAydn