PEYGAMBER EFENDİMİZİN, EHL-İ BEYT’İN, İMAMLARIN, SALİHLERİN NAMAZI 6.....

  Dünden devam eden

    İmam Seccad (a.s.), üzerinden terler akmadıkça başını secdeden kaldırmazdı. (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelâbidin es-Seccad, s.114; Tehzibu’l-Ahkâm, c. 2, s. 286)

PEYGAMBER EFENDİMİZİN, EHL-İ BEYT’İN, İMAMLARIN, SALİHLERİN NAMAZI 6.....
Mimar Gökhan Demir

PEYGAMBER EFENDİMİZİN, EHL-İ BEYT’İN, İMAMLARIN, SALİHLERİN NAMAZI 6.....

İmam Bâkır (a.s.) buyurmuştur ki: “Babamın alnında şişkinlik eseri vardı (çok secde ettiğinden dolayı nasır bağlamıştı) her yıl iki defa onu kesiyordu. Bundan dolayı ‘Ze’s-Sefenat/Nasır Sahibi’ diye lakap almıştı.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelâbidin es-Seccad, s.114; Biharu’l-Envar, c. 46, s. 6.)

  Râvi der ki: “İmam Seccad (a.s.)’ın her sene nasırları düşerdi. Düşen bu nasırları bir keseye koyardı. Vefat ettiği zaman bu nasırlar da onunla birlikte defnedildi.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelâbidin es-Seccad, s.114; el-Hisal, s. 488.)

  Bir gün ve gecede bin rekât namaz kılan İmam, ibadetini yeterli görmemektedir. İmam Bâkır (a.s.)’ın değerli babası İmam Zeynelâbidin (a.s.), ibadette hiç kimsenin erişemediği bir makama erişmişti. İmam (a.s.)’ın, geceleri çok ibadet ettiğinden dolayı renginin sarardığını, gözlerinin kızarmış olduğunu, alnının nasır bağladığını, ayaklarının şiştiğini gören oğlu İmam Bâkır (a.s.) kendisini tutamayıp ağlamaya başladı. İmam Bâkır (a.s.) buyuruyor ki: “Ben babamın o haline üzüldüğümden dolayı ağladım, babam ise düşünceye dalmıştı, az sonra beni fark ederek şöyle buyurdular: ‘Ey yavrum! Emirü’l-Mü’minîn Hz. Ali (a.s.)’ın ibadetinin yazılı olduğu o kitaplardan birisini bana getir.’ Ben o kitabı babama verdim, o kitaptan biraz okudular, daha sonra dayanamayıp onu yere bırakarak, ‘Kim Ali bin Ebu Tâlib (a.s.)’ın ibadetine güç yetirebilir ki’ buyurdular.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelâbidin, s.101; Biharu’l-Envar, c. 44, s. 191.)

  “Oğullarından biri, ibadetten son derece bitkin kaldığı bir anda kendisine şöyle demişti: ‘Babacığım! Bu alışkanlık -namazı kastederek- ne zamana kadar böyle sürecek?’ İmam (a.s.) cevaben, ‘Rabbimin katına varıncaya kadar’ buyurdular.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelâbidin es-Seccad, s.110; Biharu’l-Envar, c. 46, s. 99.)

  İmam Zeynelâbidin (a.s.)’ın gece ibadeti hakkında şu söylenir: Hizmetçisi, “Geceleyin onun yatağını hiç sermedim” demiştir. (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelâbidin es-Seccad, s.115; el-Hisal, s. 488.)

  Göçebe bir Arap, İmam Bâkır’a (a.s.), “Allah’a ibadet ettiğinde O’nu görmüş müsün?” diye sordu. İmam (a.s.), “Görmediğim birisine ibadet etmem” buyurdular. Göçebe, “O’nu nasıl gördün?” dediğinde, İmam, “Gözler O’nu bakmakla göremez fakat kalpler iman hakikati ile O’nu görür” buyurdular. (İhkâku’l-Hakk, c.12, s.168; Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Muhammed Bâkır, s.55.)

  Ravi diyor ki: “İmam Bâkır (a.s.) ve İmam Sâdık (a.s.) namaza durduklarında renkleri değişiyordu; bazen kırmızı bazen de sarı oluyordu; sanki apaçık gördükleri biriyle münacât ediyorlardı.” (Bihâru’l-Envâr, c.84, s.248; Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Muhammed Bâkır, s.57)

 İmam Muhammed Bâkır için rivâyet edilir: “Bir gece ve gündüzde yüz elli rekât namaz kılardı.” (Tezkiretu’l-Huffâz, c.1, s.125; Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Muhammed Bâkır, s.59)

 İmam Ca’fer (a.s.) buyurdu ki: “Babam, ibadet için gece kalktığında, kıyamı uzatıyordu; rükûa ve secdeye gittiğinde onları uzatıyordu; öyle ki uykuya dalmış olduğunu sanıyorlardı; ansızın onun ‘la ilahe illallahu…’ dediğini duyuyorduk.” (Biharu’l-Envar, c. 87, s.227; Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Muhammed Bâkır s.63; Şeyh Saduk, İmam Rıza’dan Hadis Pınarı, s.559.)

 İmam Kâzım buyurmuştur ki: “İmam Sâdık’ın secde ettiği yer onun güzel kokusuyla tanınıyordu.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ca’fer es-Sadık, s.935; Usul-i Kâfi, c. 6, s. 311.)

 İmam Ca’fer’in yanına gidip gelenlerden biri de Mâlik b. Enes’dir. Mâlik, İmam hakkında şunları söylüyor: “İlim, ibadet ve takva bakımından Ca’fer b. Muhammed’den daha üstün birini hiçbir göz görmemiş, hiçbir kulak işitmemiş ve hiçbir kalp hissetmemiştir.” Yine şöyle demiştir: “Değişik zamanlarda Ca’fer b. Muhammed’in yanına gidip geldim. Her seferinde onu mutlaka şu üç halden biri üzere buldum; ya namaz kılıyordu, ya oruçluydu, ya da Kur’an okuyordu. Kendisini ilgilendirmeyen hususlarda konuşmazdı. O çok ibadet eden, zühd üzere yaşayan ve Allah’tan korkan âlimlerdendi.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ca’fer es-Sadık, s.961; Mâlik, b. Enes, el-Huli, s. 94; Kitab-u Mâlik, Muhammed Ebu Zehra, c. 28.)