‘O’nu her şeyde ithama kalkışma’

Dünya hikmetlerle doludur; âhiret ise kudret âlemidir. Hikmet için birtakım âlet ve sebepler gerekir. Kudret için âlete ihtiyaç yoktur

<‘O’nu her şeyde ithama kalkışma’

TÜRK-AZ HABER / DİNİ

Dünya hikmetlerle doludur; âhiret ise kudret âlemidir. Hikmet için birtakım âlet ve sebepler gerekir. Kudret için âlete ihtiyaç yoktur.

Kudret, ancak Hakk'ın fiil tecellisi ile olur. Allah her şeye kadirdir. Sebepsiz hikmetler yaratabilir. Ancak kudret âlemi ile hikmet âleminin ayrılması için bunları yapar.

Âhiret âleminde her şey sebepsiz hareket eder. Burada konuşmak için dile, dişe ve havaya ihtiyaç vardır. Orada duygular dilsiz ve dişsiz konuşur.

Çünkü tekvin sıfatı tecelli eder. İlâhî kudret kendisini gösterir. Orada duygularınız, hatalarınızı anlatırken sebeplerin dili tutulur. O gün bütün sırlar faş olacak, perdeler açılacak ve yıkık viraneler meydana çıkacak. Bu isteseniz de, istemeseniz de olur. Kaçmak ve kurtulmak olmaz.

O gün cezalar kesilir. Cehenneme, kalplerini günahlarla üşütenler girer.

Bugün kitabınızı fikir dilinizle okuyunuz. Kötülüğü görürseniz tevbe ediniz. İyilik bulursanız şükre koyulunuz. İsyan kitabınızı yakınız, satırlarına tevbe eli ile vurunuz.

Ey evlat! Elimde tövbe ettin. Benimle sohbet ettin. Bu arada sana birçok öğütler verdim; fakat faydalanmadın. Bunda benim ne suçum var?

Sohbetin ve tevbenin sana ne zararı olur? Daima işin dış cephesini kolladın; iç âlemine bir türlü geçemedin. Benim tam sohbetimi dileyen, sözlerimi iyi dinler ve gereği ile amel eder...

Tevhid ilmi, dünya sevgisi taşımayanlaradır. Kalbinde dünya sevgisi kaldıkça, tevhid âlemine geçmen kabil olmaz. Peygamber (s.a.a.v) Efendimiz bir hadîs-i şerifinde buyurdu ki: "Dünya sevgisi, bütün hataların başıdır."

Bunu hiç duymadın mı?

İç âlemini ve ahlâkını düzeltme yolunda devam ettiğin süre, dünya sevgisi senin için baş hata sayılır. Tekâmül ettiğin zaman sana lâzım olan sevdirilir. Hak yakınlığını bulunca kısmetini arzu eder, alırsın, öbürlerine bakmazsın.

Ezelde sana yazılmış olanı alıp harcaman için kısmetini sever, alırsın. Aldığın kısmetle kanaat eder, başkalarına göz dikmezsin bu arada kalbin, daima Hak'la kaim olur.

Dünyada hâlin daima döner. Cennet ehli cennette ferah gezdiği gibi kalbin sahibine bağlı olarak dünyayı da gezer. Fena şeyler ona zarar vermez. Hak'tan seni ayıran olmaz.

Bir şey dilersen O'nun için dilersin; arzularını O'nun arzusuna uyarak yaparsın, O'nun kudreti ile devreni tamamlar, ilâhî nura uymayan her şeyi kesersin.

Dünya senden uzak durur. Bir şey yiyecek olursan O'nun için yersin, benliğin karışmaz.

İçi bozuk olan münafık, yaptığı işle kendini beğenir. Gündüzleri desinler için oruç tutar, geceleri işitsinler diye namaz kılar. Onun hem içi hem de dışı karanlıktır. Bu kadar ibadet eder, ama kalbi Hak Teâlâ'ya bir adım yaklaşmaz. Güzel giyer, iyi yer, ama hava...

Onun perişan hâlini büyük velîler ve sâlih kullar bilir. Hakk'a bağlı olan zâtlar, onları iyi anlar.

Bugün münafıkları seçme kullar bilir; yarın herkes görecek. Seçme kullar onları görünce üzülürler ve yüzlerine bakmak istemezler. Bu dargınlık hâllerini içlerinde saklı tutarlar. Çünkü Allah Teâlâ böyle emir vermiştir.

Kalbin bozuk, nifak hâlindesin. Bu hâlinde büyük insanlara zahmet verme. Henüz içini temizlemedin.

Sana söz hakkı verilmez. Belindeki zünnarı kesmedikten sonra, ikan sahiplerinin yanına gelmen kabil olmaz. Belindeki zünnarı kes. Derûnunu temizle.

Tövbeni kalbinden yap. İçinde boğulmakta olduğun tabiat âleminden ayrıl. Boş şeyleri bir yana at. Esas varlığa koş. Şahsî yararını düşünme, yalnız sana gelecek zararı hesaplama.

Söz hakkın olamaz. Meğerki nefsini ve hevânı, uygunsuz, tabii arzularını bırakasın. Bu gibi şeyleri kapıda bırak. Kalbini dehlize at. Sır âlemini hile ile çalıştırma. Esasa koş, teferruatla uğraşma. Temeli iyi yaptıktan sonra binaya başla.

Esas nedir bilir misiniz? Dinî meselelere ait incelikleri öğrenmektir. Kalbine yarayan şeyleri iyi öğren; dilden çıkacak şeyler seni kurtaramaz.

Kalp âlemine dair, ince meseleleri iyi öğrenirsen, Hakk'a yakın olursun. Dilden olan, kalbe yararı olmayan şeyleri öğrenirsen yalnız, maddi ve fâni varlıklara yanaşabilirsin.

Kalbe dair bilgiler, seni fâni köşkünden alır, Hakk'ın yüce tâatına götürür.

Yazık sana; ömrünü ilim tahsili için harcadın. Ama hiç amel etmedin. Şahsî heveslerine kapıldığın için cahilsin. İşin daima Allah düşmanlarına hizmet etmek oldu. Onları Hakk'a ortak koşarsın. Hâlbuki Hak Teâlâ senden ve ortak koştuğun kimselerden çok zengindir.

Senin şirk etmen hoş görülmez. Çünkü kul olduğunu anlıyorsun. Yakan efendinin elindedir. Kurtuluş istiyorsan kalbini Hakk'a bağla. O'na tevekkül et, O'na hizmet et.

O'nu her şeyde ithama kalkışma. O itham edilemez. O her şeyi senden çok iyi bilir. Sana yarayanları gönderir. Senin bilmediğin çok şeyleri O bilir. O'nun kudreti önünde sana susmak düşer.

Sesini kes, gözlerini yum, başını eğ, lâl ol; izin gelinceye kadar bekle. Konuşma zamanı gelince seni konuştururlar. O'nunla konuşursun, ama o zaman varlığını yitirmiş olursun. Ve o zaman konuşmaların bütün dertlere deva olur. Ruhî hastalıklara tutulanlara, konuşmanla şifa bulunur. Her konuşman akıllara nur saçar.

Allah'ım, kalbimizi nurlandır. Kalbimiz için Zâtına varma yolunu göster. İçimizi temizle. Sana yakınlık ver. "Dünyada bize iyilik ver. Âhirette de iyilik ver. Ateş azabından bizleri koru." (Bakara, 201) Âmin! (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)