Onlar yüzleri üzerine ateşe atılırlar.....

Abdulkadir Geylani hazretleri buyurdu ki:

<Onlar yüzleri üzerine ateşe atılırlar.....

TÜRK-AZ HABER / DİNİ

Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Nefsim yed-i kudretinde olan Allah-ü Teâlâ'ya yemin ederim ki, eğer bir kimse ateşten boynunda bukağılar, ayağında bağ ve zincirler olduğu, elleri boynuna bağlı bulunduğu halde, zincir ve bukağıları sürüyerek dünyaya çıksa da, insanlar onu görmüş olsalardı, meydana gelecek korku ve dehşetten ötürü, nereye kaçalım diyerek, insanların her birisi bir tarafa savuşup kaçarlardı."

Resûlullah (s.a.v.), "Cehennemin şiddetli hararetinden, gamından, çeşit çeşit azap ve yer darlığından Cehennemdekilerin etleri yeşil olur. Kemikleri parça parça olur. Beyinleri kaynayıp, derileri üzerine akar. Derileri yanar. Âzâları kesilir. Onlardan sarı su ve irinler akar. Bedenleri kurtlanıp, kurtlar kendisini yiyip kemirirler. Her biri yabanî eşek gibi olur. O kurtların kartal ve atmaca gibi pençeleri vardır. Onların derileri ile etleri arasını yolup ısırırlar, koparırlar. Etlerini yiyip, kanlarını içerler. O kurtların onlardan başka yiyip içecekleri yoktur.

Sonra melekler onları alıp yüzleri üzerine ateş ve taş üstünde sürükleyerek binlerce yıllık mesafe olan Cehennem denizine çekerler. Cehennem denizine varmadan her gün birçok defa organları yanar, yeniden deri verilir. Cehennem denizine vardıklarında, Cehennem zebanileri gelip, ayaklarından tutup Cehennem denizine atarlar. Cehennem denizinin derinliğini ve enginliğini, onu yaratandan başka bilen yoktur. Bazıları Tevrat'ın bazı sayfalarında, dünya denizinin Cehennem denizi yanında ufacık bir su birikintisi gibidir diye yazılı olduğunu beyan ettiler. Onlar bu denize atılıp, kendilerine ateş dokunduğunda, Cehennemliklerden bir kısmı bir kısmına, 'Bundan önce azap olunduğumuz ateş, buna göre çok az ve sanki rüya gibiydi' derler" buyurdu,

Yine buyurdu: "Onları o Cehennem denizine bir kere daldırıp sonra yükseğe kaldırırlar. Yüz metre kadar batırıp çıkarırlar. Sonra melekler, onları gürzleri ile sürer ve döverler. Onları Cehennem denizinin yetmiş yıllık mesafede olan dibine indirirler. Onlardan birisi onun dibinden yukarıya çıkıp nefes almak ister.

Bu durumda melekler, gürzleri ile onun karşısına çıkıp, onu dövmeye başlarlar. Gürzleriyle başına vurarak, onu Cehennem denizinin dibine atarlar. Allah-ü Teâlâ'nın dilediği kadar orada kalır. Orada onların etleri ve kemikleri yanar. Cehennem denizinin dalgası yetmiş yıl onların ruhlarını döver, sonra onlara denizin sahiline atar.

O sahilde yetmiş bin mağara vardır. İçerisinde yetmiş bin yılan vardır. Her yılanın boyu otuz metredir. Her yılanın yetmiş dişi vardır. Her dişi zehirden bir tepedir. Her yılanın ağzında bin akrep vardır. Her akrebin ağzında yetmiş kuyruk kemiği olup her kuyruk kemiği bir zehir tepesidir."

(Günyetü't-Tâlibîn'den…)


HAKAN AKKUŞ