Onlar sizden daha uzun ömür sürmüştü.....

Sizler sizden önce geçenlerin yolunda yürümektesiniz. Onlar ki sizden daha uzun ömür sürmüş, bulundukları yerleri sizden daha iyi imar etmiş ve daha kalıcı eserler bırakmışlardı. İşte hepsinin sesleri kesildi

<Onlar sizden daha uzun ömür sürmüştü.....

TÜRK-AZ HABER / EHL-İ BEYT

İmam Ali (a.s) buyurdu ki:

"Ey Allah'ım! Yüzsuyumu ihtiyaçsızlıkla koru ve beni fakirlikle başkalarının yanında küçük düşürme. Bunları, senden rızık dileyenlerden istememek, mahlûkatının şerlerinden merhamet dilemek, bana vereni övmeye müptela olmamak ve benden esirgeyeni yermekle imtihan edilmemek için istiyorum. Buna rağmen vermeye ve vermemeye muktedir olan sensin. "Sen, gerçekten, her şeye kadirsin." (Al-i İmran: 26)

* * *

İmam Ali (a.s) dünyayı tanıma ve ondan ibret alma hususunda şöyle buyurmuştur:

"Dünya, sıkınalarla örülmüş ve hıyanetle tanınmış bir evdir. Ne kendi hali sabit kalır, ne de sakinleri güvenlik ve esenlik içindedir!

Çeşit çeşit durumları, durmadan değişen halleri vardır. Dünya hayatı kötülenmiş, orada emniyette olmak imkânsız kılınmıştır. Orada dünya ehli, hedef tahtası yapılmış, dünya onlara oklarını atıyor, kargısıyla hayatlarına son veriyor.

Ey Allah'ın kulları! Sizler ve bu dünyadan içinde bulunduklarınız sizden önce geçenlerin yolunda yürümektesiniz. Onlar ki sizden daha uzun ömür sürmüş, bulundukları yerleri sizden daha iyi imar etmiş ve daha kalıcı eserler bırakmışlardı. İşte hepsinin sesleri kesildi, güçleri ve hareketleri durdu, bedenleri yıprandı, yurtlan bomboş kaldı ve geride bıraktıkları darmadağın oldu. Oysaki onlar sapasağlam sarayları ve (büyük keyifle) yaslandıkları sırtlıkları; dayandıkları sert kayalar, taşlar ve bitişik kazılmış me-zarlar ile değiştirdiler. O mezarlar harabeler üzerine yapılmış, yapıları toprakla sağlamlaştırılmıştır.

Mekânları birbirine yakın ama sakinleri birbirinden uzak ve gariptir. Sakinleri görünürde işsiz, ama gerçekte meşgul korkunç bir mahallede karar kılmışlardır. Yurt edindikleri yerle ünsiyet edinmezler. Evleri bitişik ve birbirine yakın komşu oldukları halde, komşulular gibi ilişkide bulunmazlar! Ölüm onları unufak ettiği, toprak onları yiyip bitirdiği halde nasıl birbirlerini ziyaret etsinler!

Öyle düşünün ki sanki onların başına gelen sizin başınıza gelmiş, o yatakhaneye esir düşmüşsünüz ve o emanetgah sizleri kendine katmıştır. O halde (bir düşünün) bütün bu işler tamamlanıp, kabirler içlerindekini dışarıya çıkardığı; herkesin önden gönderdiği ile imtihan verdiği, gerçek dostları olan Allah'a döndürüldükleri, uydurmuş oldukları şeylerin hepsinin kendilerinden uzaklaştığı zaman (Yunus: 30) sizin haliniz ne olacaktır!"