Onlar daima afiyet içindedirler.....

İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Aziz ve Celil olan Allah'ın her türlü belalardan koruduğu has kulları vardır. Onların hayatını afiyetle eş kılar, afiyet içinde rızıklandırır, afiyet içinde canlarını alır, afiyet içinde diriltir ve afiyet içinde cennete yerleştirir"

<Onlar daima afiyet içindedirler.....

H. OKAN EGESEL

Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Aziz ve Celil olan Allah'ın asla belaya duçar kılmadığı kulları vardır. Onların hayatını afiyetle birlikte kılar ve onları afiyet içinde cennete koyar."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah-u Teâlâ'nın afiyet içinde yaşattığı, afiyet içinde canlarını aldığı ve afiyet içinde cennete götürdüğü kulları vardır."
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Aziz ve Celil olan Allah'ın her türlü belalardan koruduğu has kulları vardır. Onların hayatını afiyetle eş kılar, afiyet içinde rızıklandırır, afiyet içinde canlarını alır, afiyet içinde diriltir ve afiyet içinde cennete yerleştirir."
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Aziz ve Celil olan Allah'ın kendi nimetleriyle beslediği, kendilerine afiyetini verdiği ve rahmetiyle cennete koyduğu özel kulları vardır. Onların üzerinden belalar ve fitneler geçer ama onlara hiçbir zarar vermez."
Kur'an'da şöyle buyurulur:
"Senin için söylenenler, senden önceki peygamberler için de söylenmişti. Doğrusu Rabbin hem bağışlayan ve hem de can yakıcı azap verendir."
"Rabbin, kıyamet gününe kadar, onları, kötü azaba uğratacak kimseleri üzerlerine göndereceğini bildirmişti. Doğrusu Rabbin, cezayı çabuk verir. Doğrusu O bağışlar ve merhamet eder."
İmam Ali (a.s) münezzeh olan Allah'ın sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: "O'nu ne gazabı rahmet etmekten engeller, ne de rahmeti O'nu cezalandırmaktan gafil kılar."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah, kullarını azabından alıkoymak ve onları cennete sevk etmek için sevabı itaatte, cezayı ise günahta karar kılmıştır."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz münezzeh olan Allah kendisine karşı işlenen günahlara ceza takdir etmiştir ki kulları, kendi gazabından (intikam ve öfkesine neden olan günahlardan) korusun."
İmam Ali (a.s) dünyanın sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: "Nasıl tasvir edeyim bu diyarı ki başlangıcı meşakkat, sonu ise yok olup gitmektir. Helalinin hesabı sorulur, haramından dolayı azap vardır."
İmam Ali (a.s) hakeza şöyle buyurmuştur: "Dünya kandırır, zarar verir ve geçer. Allah dünyayı dostlarına sevap, düşmanlarına da ceza olarak beğenmemiştir."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Haberiniz olsun, yüce Allah, kullarının sır perdesini kaldırdı; bu onların gizlediklerini ve gönüllerindeki sırlarını bilmemesinden değildi. Aksine iyiliğe karşı mükâfatı, kötülüğe karşı da cezayı takdir etmek için kullarından hangilerinin daha güzel iş yapacaklarını denemek içindi."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Cezası dışında kötülükten daha kötü bir şey ve sevabı dışında hayırdan daha hayırlı bir şey yoktur."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Sonra Allah, emaneti eda etmeyi emretmiştir. Zira emanete ehil olmayan hüsrana uğrar. Emanet daha önce kendilerinden daha uzun ve kuvvetli, daha yüksek ve büyük olan yükseltilmiş göklere, yayılmış yerlere ve sapasağlam uzun dağlara sunulmuştu. Fakat o güçlü varlıklar, işin sonucundan korktular." (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).