’Onlar bu şekilde imame sarmışlardı’

Hz. Ali buyurdu ki: “Resûlullah (s.a.a) Gadir-i Hum gününde başıma imame koydu bir ucunu ise omuzuma sarkıttı ve sonra şöyle buyurdu: Allah Teâlâ, Bedir ve Huneyn günü meleklerle bana yardım etti. Onlar bu şekilde imame sarmışlardı. Şüphesiz imame iman ve küfrün sınırıdır”

<’Onlar bu şekilde imame sarmışlardı’

 

TÜRK-AZ HABER / EHL-İ BEYT

Hafız Abdullah b. Ebu Şeybe, Ebu Davud Tayalisi, İbn-i Meniy-i Beğevi, Ebu Bekir Beyheki, Ali (a.s)'dan şöyle rivayet ediyorlar:

"Resûlullah (s.a.a) Gadir-i Hum gününde başıma imame koydu bir ucunu ise omuzuma sarkıttı ve sonra şöyle buyurdu: Allah Teâlâ, Bedir ve Huneyn günü meleklerle bana yardım etti. Onlar bu şekilde imame sarmışlardı. Şüphesiz imame iman ve küfrün sınırıdır."

Seyyid Ahmed Kaşaşi de, es Simtu'l-Mecid kitabında Suyuti'nin yoluyla bu hadisi nakletmiştir.

Kenzu'l-Ummal, Abdullah b. Şuhayr'ın Müsned'inden, Abdurrahman b. Udeyy-i Bahrani'den, o da kardeşinden şöyle bir rivayet naklediyor:

"Resûlullah (s.a.a) Ali b. Ebu Tâlib'i çağırdı, başına imame koyup onun bir ucunu arkasına sarkıttı."

Hafız Deylemi İbn-i Abbas'tan şöyle rivayet etmiştir:

"Resûlullah (s.a.a), Ali (a.s)'ın başına Sehab adlı imamesini koyarken; 'Ey Ali! İmame Arapların tacıdır' diye buyurdu." (ibn-i Esir, Nihaye'de, Resûlullah'ın (s.a.a) Sehab adlı bir imamesinin var olduğunu yazıyor, c.2, s.160).

İbn-i Şazan, el-Meşiha kitabında, Ali (a.s)'dan Resûlullah'ın (s.a.a) kendi eliyle onun başına bir imame koyduğunu ve onun bir ucunu ise arkasına attığını, sonra ashabına yönelerek, "Meleklerin tacı da böyledir" buyurduğunu nakletmiştir.

Hafız Ebu Naim, Marifetu's-Sahabe kitabında, Muhibbuddin-i Taberi de Abdulala-i Nehrevani'den şöyle nakletmişlerdir:

"Resûlullah (s.a.a), Ali'yi çağırarak onun başına imame koydu ve..." Allame-i Zerkani de onu nakletmiştir.

Şeyhu'l-İslam Himvini, Ahmed'in yoluyla, senedinde birçok hafızda olan mezkur rivayetlerin benzerini Ebu Raşit'ten naklediyor; aynı hadisi Hafız Ebu Said-i Şaşi'nin (ö. h. 335) yoluyla da şöyle rivayet ediyor: "Resûlullah (s.a.a), Ali b. Ebu Tâlib'in (a.s) başına Sehab isimli imamesini koydu ve onun bir ucunu arkasına sarkıttı. Sonra şöyle buyurdu: Benim yardımıma gelen melekler de bu şekilde idiler." (Feraidu's-Simtayn, s.12).

Yukarıdaki hadisi Cemaluddin Zerendi el-Hanefi, Nezm-u Dureru's-Simtayn kitabında; Cemaluddin Şirazi, Erbain'de ve Şehabuddin Ahmed de Tevzihu'd-Delail kitabında mezkûr hadisi şöyle naklediyorlar:

"Ondan sonra Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurdular: Ben kimin mevlasıysam, Ali de onun mevlasıdır. Allah'ım, onu seveni sev, ona düşman olanla düşman ol, ona yardım edene yardim et ve onu terk edeni terk et."

Hafız Himvini başka senetle, Hafız Ebu Abdurrahman b. Aişe yoluyla Ali (a.s)'dan şöyle rivayet ediyor:

"Resûlullah (s.a.a) Gadir-i Hum gününde başıma imame koydu, bir ucunu ise omuzumdan sarkıtarak şöyle buyurdu: Allah Teâlâ Bedir ve Huneyn günlerinde imamelerini bu şekilde sarmış olan meleklerle Müslümanlara yardım etti."

Mezkûr hadisi aynı lafızla İbn-i Sabbağ el-Maliki, Hafız ez-Zerendi, Nezm-u Durer ve Seyyid Mahmud Kadiri el- Medeni de, es-Siratu's-Seviyye kitabında nakletmişlerdir. (Allame Emini, el-Gadir).