‘O, hak ile bâtılı ayıracaktır’

Babası İmam Rızâ (a.s.), oğlu Cevad’ı (a.s.) şu sözlerle anlatıyor: “Allah’a yemin ederim ki, birkaç gün ve gece geçmeden yüce Allah bana erkek çocuk bağışlayacaktır. Bu çocuk hak ile bâtılı birbirinden ayıracaktır”

<‘O, hak ile bâtılı ayıracaktır’

Babası İmam Rızâ (a.s.), oğlu Cevad'ı (a.s.) şu sözlerle anlatıyor: O henüz doğmadan Hüseyin b. Beşşar'a onun hakkında şöyle demiştir: "Allah'a yemin ederim ki, birkaç gün ve gece geçmeden yüce Allah bana erkek çocuk bağışlayacaktır. Bu çocuk hak ile bâtılı birbirinden ayıracaktır." Başka bir rivâyette fazladan şu ifadeye yer verilir: "Benim sülbümden bir erkek çocuk dünyaya gelecek, benim hareket ettiğim gibi hareket edecek, hakkı diriltecek ve bâtılı silecektir." Dünyaya geldikten sonra da onun hakkında şöyle buyurmuştur: "Bu öyle bir çocuktur ki onun gibi sevenlerimize bereket getiren başka bir çocuk doğmamıştır." Yine şöyle buyurmuştur: "Bu Ebû Ca'fer'dir. Onu kendi meclisime oturttum ve yerime yerleştirdim." Safvan b. Yahya'ya da şöyle demiştir:

"Ebû Ca'fer muhaddestir." (Muhaddes; kendisiyle konuşulan kimse demektir. Yani melekler onunla konuşur.) Ali b. Ca'fer (babasının amcası); Muhammed b. Hasan b. Ammar anlatıyor: "Ebû Ca'fer Muhammed b. Ali er- Rızâ (a.s.) Resûlullah'ın (s.a.a.) mescidine girdi. Ali b. Ca'fer ayakkabılarını ve hırkasını giymeden hemen ayağa fırladı, ellerini öptü ve ona büyük hürmet gösterdi.

Ebû Ca'fer (a.s.) ona dedi ki: 'Ey amca, otur; Allah sana rahmet etsin.' Dedi ki: 'Ey efendim! Sen ayakta iken ben nasıl oturabilirim?' Ali b. Ca'fer meclisine geri dönünce, arkadaşları onu kınayarak şöyle dediler: 'Sen onun babasının amcasısın, buna rağmen ona bu şekilde hürmet gösteriyorsun!' O şöyle dedi: 'Susun! Yüce Allah şu yaşlı adamı -kendi sakalını avuçlamıştı- lâyık görmeyip o genci lâyık görmüşse ve onu bu yüksek makama getirmişse, onun üstünlüğünü inkâr mı edeyim? Sizin dediklerinizden Allah'a sığınırız. Bilâkis ben onun kölesiyim.'"

Şeyh Müfid anlatıyor: "Halife Me'mun, Ebû Ca'fer'e (a.s.) hayrandı. Çünkü yaşının küçüklüğüne karşın, büyük bir fazilete sahip olduğunu; ilimde, hikmette ve edebiyatta üstün bir makamda bulunduğunu ve mükemmel bir aklının olduğunu ve zamanın yetişkinlerinden ve yaşlılarından hiç kimsenin onun düzeyinde olmadığını görmüştü. Bu yüzden kızı Ümmü'l-Fazl'ı onunla evlendirmiş ve onunla Medine'ye göndermişti. Ona bolca ikramda bulunur, büyük saygı gösterir ve değerini her zaman üstün tutardı."