‘O, Allah’ın sağlam ipidir’

Hz. Ali buyurdu ki: “Allah, hiç kimseye Kur’an’ın benzeri bir şeyle öğüt vermemiştir. Çünkü O, ‘Allah’ın sağlam ipi’, emin sebebidir. Gönüllerin baharı, bilginin kaynakları ondadır. Ondan başka hiçbir şey gönülleri aydınlatamaz”

<‘O, Allah’ın sağlam ipidir’

TÜRK-AZ HABER / EHL-İ BEYT

İmam Ali (a.s.) bir hutbesinde şöyle buyurdu:

"İşleri denediniz ve tecrübe ettiniz, size öncekilerin halleriyle öğüt verildi, misaller gösterildi. Apaçık ise çağırıldınız; bunu ancak kör olan görmez, sağır olan duymaz.

Allah'ın bela ve tecrübelerle fayda vermediği kişiye, hiçbir öğüt fayda vermez. Dar görüşlülük/dalalet önünü keser, böylece kötülüğü iyi ve iyiliği de kötü bilir.

İnsanlar, iki kısımdır: Şeriata tâbi olanlar ve bid'at çıkaranlar ki; ne sünnetten İlahi bir delilleri ve ne de ışıklı bir hüccetleri vardır.

Münezzeh olan Allah hiç kimseye Kur'an'ın benzeri bir şeyle öğüt vermemiştir. Çünkü O, 'Allah'ın sağlam ipi', emin sebebidir. Gönüllerin baharı, bilginin kaynakları ondadır. Özellikle de öğüt alanların gittiği, unutan ve unutkan gözükenlerin ise kaldığı bu durumda ondan başka hiçbir şey gönülleri aydınlatamaz.

Bir hayır gördüğünüz zaman onu alıp, yardımınızla destekleyin; kötü bir şey gördüğünüzde de sakınıp gidin. Resûlullah (s.a.a), 'Ey Âdemoğlu! Hayırla amel et, şerri terk et; o zaman, cömert olur ve orta yolu bulursun' buyurmuştur.

Bilin ki zulüm üç kısımdır: Bağışlanmayan zulüm, (cezası) terk edilmeyen zulüm ve bir de bağışlanan ve sorulmayan zulüm.

Bağışlanmayan zulüm, Allah'a şirk koşmaktır. Yüce Allah, 'Allah, Kendisine şirk koşulmasını kesinlikle bağışlamaz' (Nisa: 48) buyurmuştur.

Bağışlanan zulüm, bazı küçük günahlarla kulun kendisine yaptıklarıdır.

Terk edilmeyip cezalandırılan zulüm ise, kulların birbirine zulmüdür. Burada kısas çok şiddetlidir; bıçakla yaralamak veya kamçıyla vurmak gibi değildir. Bunlar onun yanında ne kadar küçük kalır!

Allah'ın dininde renkten renge girip kaypaklık etmeyin. Hakta birleşip cemaat olarak yaptığınız ve hoşlanmadığınız şey, bâtılda birbirinizden ayrı olarak yaptığınız ve sevdiğiniz şeyden hayırlıdır. Münezzeh olan Allah ayrılığa düşen hiçbir kavme geçmişte bir hayır vermediği gibi, şimdi de vermez.

Ey insanlar! Ne mutlu o kişiye ki kendi ayıbı, insanların ayıplarını görmekten kendisini alıkoyar. Evinde oturup rızkını yiyen, Rabbine itaat ve kullukla meşgul olan, hatalarına ağlayan, kendisiyle meşgul olan ve halkın kendisinden rahat olduğu kişiye ne mutlu!" (Nehcü'l-Belağa'dan...)