Ne AB, ne ABD; tek çare Bağımsız Türkiye

Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 30.04.2015 tarihli yayımlanan yazısıdır

Ne AB, ne ABD; tek çare Bağımsız Türkiye
PROF.DR. HAYDAR BAŞ

Ne AB, ne ABD; tek çare Bağımsız Türkiye

21. yüzyılın globalizm ile şekillenen düzeninde, ekonomisi kapitalizm, siyasi görüşü demokrasi, sosyal hayata bakışı insan hakları ve özgürlükler ile çizilmiş sahte bir dünya vardı.

Bu dünyaya ayak uydurmak zorunda bırakılan devletler aslında özgürlüklerini elleriyle global güçlere teslim ederek, emeğinin ve kaynaklarının işgaline göz yumuyordu.

Günümüzün işgal senaryosu BOP ve Arap Baharı bizleri, adı İslami olan ama yaptığı vahşetin ve haksızlıkların İslam'la zerre alakası olmayan örgütlerle tanıştırdı.

Siz bakmayın, El Kaide, Boko Haram, El Nusra, IŞİD gibi örgütlerin Allah-u Ekber diyerek hareket ettiğine. Hepsinin arka planında Batı'nın kirli elleri var.

Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, bu konuda karnesi zayıflarla dolu ABD için önemli bir açıklamada bulundu.

Earnest, 2003 senesinde Bush yönetiminin Irak'ı işgalinden önce Irak'ta El Kaide ve IŞİD'in olmadığını söyledi.

Bu itiraf, Saddam'ın kimyasal silah kullandığı gerekçesiyle başlayan Irak işgaline ABD'nin uydurduğu diğer bahanenin de ilk ağızdan yalanlanması demek.

İnsan Hakları Gözlemevi, IŞİD'in Haziran 2014'ten beri en az 2 bin 154 kişiyi öldürdüğünü rapor etti.

Bu şartlarda hangi demokrasiden, hangi insan haklarından bahsedebilirsiniz?

Yaklaşan seçimler öncesinde partilerin ABD ile diyalogları, dış politikada ABD ve İsrail eksenli hareket bizleri de aynı vahşete ortak etmektedir. 

Bakınız son dönemde bu yanlış politika bize nasıl yansıdı?

Uluslararası arenada geldiğimiz nokta komşularla sıfır sorun çizgisinden 'sıfır komşu' eksenine kaymıştır.

El Hades'in El Kaide bağlantılı Ahrar'uş-Şam'a yakın bir kaynağa dayanarak verdiği habere göre, İdlib operasyonu Türkiye'deki operasyon odasında planlandı.

Üstelik Türkiye, İdlib saldırısına destek verdiği iddialarını yalanlamadı. BOP eş başkanlığıyla övünen siyasetimiz, Afganistan ve Irak'ta akan kanda, kirlenen namusta ve gözyaşında ortaktır.

Bugün Arap Baharı olarak devam eden ABD projesinde, Libya'ya kalkan uçaklar İzmir'den hareket etmiştir.

Mısır, İran ve Suriye ile tüm hukukumuz bitmiştir. Suriye işgaline neredeyse ABD'den daha hevesli olan Türk siyaseti "Haksız yere bir Müslümanın canına kast eden bizden değildir" hadisini unutarak Haçlının safında Müslümana namlu uzatmıştır. 

Suriye işgali Rusya'nın ve Çin'in dik duruşu ile engellenmiştir.

1915 olayları ilk defa bu sene farklı çevrelerce soykırım olarak ifade edilmiştir.

Geçtiğimiz Ramazan ayı boyunca bombalanan Filistin'e yaptıkları için tepki dahi almayan İsrail menfaatine siyaset bizi İslam âleminde ve Ortadoğu bölgesinde yalnızlığa itmiştir.

Lozan'ı ve Güneydoğu sınırlarımızı kabul etmeyen ABD'nin, Türk askerinin başına çuval geçirdiği unutulabilir mi?

Devletimizin sınır ötesi tehlikelerle ilgili kırmızı çizgileri kalmamıştır. Helsinki'de kaybetmemizin ilk sinyalleri verilen Kıbrıs, gelinen noktada elimizden çıkmak üzeredir; KKTC'deki Türk askeri varlığının AB tarafından 'işgalci' olarak yaftalanmasına ses çıkmamaktadır.

İstanbul sur içinde Vatikan benzeri bir devletin kurulması an meselesidir. Ege sorunu, Yunanistan lehine ilerlemektedir. Irak, İran, Suriye ve Türkiye'nin güneydoğusu ile şekillenecek 'karton Kürdistan' devleti oluşturulmuştur.

Bu bağlamda iyi bilinmelidir ki, BOP'un nihai hedefi Türkiye'nin parçalanmasıdır. 

BTP olarak biz "Ne ABD, ne AB; çare Bağımsız Türkiye" diyoruz. Çaremiz bu bakış açısını hayata geçirmektir.