NAMAZI KABUL OLMAYANLAR II.....

Devam eden

   Zeyd b. Vehb (r.a.)’dan: O, Hâricîlerin üzerine giden Ali’nin ordusundaydı. Ali şöyle dedi: “Ey insanlar! Ben Allah Resûlü (s.a.a.)’in şöyle buyurduğunu duydum: ‘İleride bir kavim çıkacak, Kur’ân okuyacaklar. Onların okuyuşu yanında sizin okuyuşunuz hiç kalacak. Onların namazları yanında sizin namazlarınız da bir hiç kalacak. Orucunuz da oruçları yanında hiç kalacak. Kur’ân’ı okuyacaklar ve Kur’ân’ın kendi lehlerine olduğunu sanacaklar, oysa aleyhlerine olacak.

NAMAZI KABUL OLMAYANLAR II.....
Mimar Gökhan Demir

NAMAZI KABUL OLMAYANLAR II.....

Namazları köprücük kemiklerinden (yani boğazlarından) öteye geçmeyecek. Onlar okun avı delip geçtiği İslâm’dan gibi çıkacaklar. Onlarla savaşan ordu Peygamberlerinin lisanıyla kendilerine takdir edilen şeyi bilselerdi (başka) hiçbir amelde bulunmazlardı. Onların işareti şudur: İçlerinde bir adam vardır ki, pazusu olduğu halde kolu yoktur. Bu pazunun üstünde birkaç beyaz kıl olup meme başı gibi bir şey vardır.Sizler Muâviye ve Şamlıların üzerine gideceksiniz ve buradakileri bırakacaksınız. (Sizin yokluğunuzdan yararlanarak) onlar da sizin çoluk-çocuğunuza ve mallarınıza sizin adınıza halef olacaklar.’  (Hz. Ali devam etti:) Vallahi ben, onların bu kavim olacağını kuvvetle ümit ediyorum. Zira onlar haram kan döktüler. Halkın meradaki hayvanlarını gaspettiler. Öyleyse Allah adına üstlerine yürüyün!”

  Seleme b. Küheyl dedi ki: “Beni, Zeyd b. Vehb menzilden menzile taşıdı. Köprünün üstünden geçtik.O gün Hâricîlerin başında Abdullah b.Vehb er-Râsibî vardı.(Ali) şöyle dedi:‘Mızraklarınızı bırakın ,kılıçlarınızı kınlarından çıkartın!Korkarım onlar size Harûre gününde olduğu gibi sulh teklif edecekler-dir.Bunun üzerine döndüler ve mızraklarını attılar,kılıçlarını kınlarından çekip çıkardılar. Askerler onları mızrak yağmuruna tuttular. Öldürüp üstüste yığdılar. O gün cengâverlerden sadece iki kişi öldürüldü. Ali dedi ki: ‘Gidin bakın ve aralarında sakat herifi arayın!’ Gittiler onu aradılar ama bulamadılar. Bunun üzerine Ali kendisi kalkıp gitti. Nihâyet üstüste öldürülmüş insanların yanına vardı. ‘Bunları geri çekin!’ dedi.Onu (bahsedilen kolsuz adamı)en aşağıda buldular. Ali, ‘Allahüekber’ diyerek tekbir aldı. Ve şöyle dedi:‘Allah doğru söyledi,Resûlü de bunu doğru olarak tebliğ etti.’Bunun üzerine Abîde es-Selmânî şöyle dedi:‘Ey Mü’minlerin Emîri!Kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah aşkına söyle, bu olayı Allah Resûlü (s.a.a.)’den bizzat duydun mu?’ ‘Kendinden başka hiç ilah bulunmayan Allah aşkına evet bunu Allah Resûlü (s.a.a.)’den duydum’ dedi. Ona (Ali’ye) üç kere yemin verdirdi. O da üç kere yemin etti.”(Müslim,zekât 156,s.748-9; Ebû Dâvud 4768)

  Hz. Fâtıma (a.s.) kesinlikle Hz. Ali’nin (a.s.) müsaadesi olmadan dışarı çıkmaz ve hiçbir zaman O’nu öfkelendirmezdi.Çünkü O babasının, “Allah-ü Teâlâ, kocasını öfkelendiren kadının oruç ve namazını, kocasını kendisinden razı etmedik-çe kabul etmez” buyurduğunu biliyordu. (Vafi, Kitab-ı Nikah, s. 114; Prof. Dr. Haydar Baş, Hz. Fâtıma.)

  Abdullah b. Ömer, Resûlullah’tan şöyle nakletmiştir: “Bilin ki; kim Ali’yi severse, Allah onun namazını, orucunu, gece ibadetlerini kabul eder ve duasını icabete eriştirir.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali s.134; Keşfü’l-Yakîn s. 227; Keşfü’l-Gumme, c.1, s.104; Fezailü’ş-Şia s. 3; Biharü’l-Envar c. 39, s. 277; Miet-u Menkıbe, c. 3, s. 149; İhkâkü’l-Hak, c.7,s.161.)

 İbn-i Abbas’tan şöyle nakledilmiştir: Adamın biri, Resûlullah’tan kendisini Cennete götürecek bir ameli sorunca, Allah Resûlü şöyle buyurdu: “Farz namazlarını kıl, Ramazan orucunu tut, cenabetten guslederek temizlen ve Ali’yi sev; sonra hangi kapıdan istersen Cennete gir. Beni hak olarak peygamberliğe seçen (Allah’a) and olsun ki, eğer bin yıl namaz kılsan, bin yıl oruç tutsan, bin yıl hac yapsan, bin kere (Allah yolunda) savaşsan, bin köle azad etsen; Tevrat, İncil, Zebur ve Furkan’ı (Kur’an’ı) okusan, bütün peygamberlerle görüşsen ve her peygamberle birlikte bin kere hac yapsan, sonra da ölsen ama kalbinde Ali ve evlatlarının sevgi ve muhabbeti bulunmazsa Allah seni münafıklarla beraber (Cehennem) ateşine sokacaktır.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s.157; İrşadü’l-Kulûb, s.253.)

 İmam Muhammed Bâkır buyurdu ki: “Bir insan gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçirse, bütün malını sadaka olarak dağıtsa, her yıl hacca gitse, buna karşılık Allah’ın velisinin velâyetini bilip onu veli edinmezse, Allah’ın (Azze ve Celle) rızası için yaptığı bütün amelleri imamın yol göstericiliği ile gerçekleştirmezse, onun Allah üzerinde sevap hakkı olmaz ve iman ehlinden de sayılmaz.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Muhammed Bâkır, s.263; Usul-i Kâfi, Kuleynî, c. 2, s. 45-46.)

 İmam Rıza buyurdu:“Allah,üç şeyi üç şeyle bağlantılı olarak emretmiştir:Namaz kılmakla zekâtı birlikte emretmiş-tir. Namaz kılıp da zekât vermeyenin namazı kabul edilmez.”(Prof.Dr.Haydar Baş,İmam Rıza,s.95; Uyun-u Ahbari’r-Rıza,c.1,s.258) Ebu Abdullah (Ca’fer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki“(İnsanların) namazlarına ve oruçlarına kanmayın. Hatta, kişi namaza ve oruca o kadar düşkün olur ki, terk edecek olursa, derhal onları özler. Fakat siz (insanları) doğru sözlülük ve emanete riâyet açısından sınayın.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ca’ferî Sadık, s.522; Usul-i Kâfi, c. 2, s. 216.)