Namazı huşû ile kılabiliyor muyuz?

“Huzur ve huşû ile kılınan iki rekât namaz, gâfil (Allah-ü Teâlâ’yı unutmuş) bir kalp ile akşamdan sabaha kadar kılınan namazdan hayırlıdır”

<Namazı huşû ile kılabiliyor muyuz?

Yüce Allah Kur'an'da namazla ilgili olarak; "Namazı kıl! Muhakkak ki namaz, (insanları) fenalıklardan ve kötülüklerden alıkoyar" buyurmuştur. (Ankebut, 45/29). Namaz kılanlar kıldıkları namazdan istenilen lezzeti alamadıklarını sürekli dile getirirler. Lezzet alamama onları bazen farz olan bu ibadeti terk etmeye kadar götürmektedir.

Namaz kılan insanın kıldığı namazdan lezzet almasına da huşû diyebiliriz.

"Huzûr ve huşû ile kılınan iki rek'at namaz, gâfil (Allah-ü Teâlâ'yı unutmuş) bir kalb ile akşamdan sabaha kadar kılınan namazdan hayırlıdır." (Abdullah ibni Abbâs).

Tevâzû, alçak gönüllülük, Hakk'a boyun eğmek, korku ve sevgiden meydana gelen edepli hale huşû denir.

Cenab-ı Hak Mü'minun Suresinde, "Muhakkak mü'minler felah buldu ki onlar namazlarında huşûludurlar. Onlar ki, faydasız işe, boş lafa bakmazlar. Onlar ki, zekâtlarını vermek için çalışırlar" (Muminun, 1-4) buyurarak, namazlarını huşû ile kılan mü'minlerin felah bulacağını beyan etmektedir.

O zaman namazda huşu çok önemli bir mevzudur. Mutlaka sağlanması gerekmektedir.

Namazda huşûnun zıddı gaflettir. Gafletle namaz kılanlar, Kur'an da tehdit edilmişlerdir:

"Yazıklar olsun O namaz kılanlara ki, onlar kıldıkları namazdan gafildirler." (Maun Suresi).

Kılınan namazın gafletten kurtarılması; yalnız Allah için kılındığının şuuruna erişmekle mümkündür. "Ve zikrim için namaz kıl" (Taha, 14) ayeti bunu işaret eder. Yani kılınan namaz Allah'ı hatırlatıyorsa istenilen namazdır. İşte o namaz, sahibini gafletten kurtarır; huşûya yönlendirir.

Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.a.), "Kul namaza durduğu zaman, ancak Hz. Allah'ın huzurundadır. Sağa- sola iltifat ederse, Hz. Allah; 'Kime iltifat ediyorsun? Benden hayırlısına mı? Bana dön ey âdemoğlu! Çünkü Ben iltifat ettiğin şeyden daha hayırlıyım' buyurur." (Ruhu'l-Beyan, c.6, s.67).

Bir sohbetlerinde Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza sorulmuştu: "Namazda huşû nasıl sağlanabilir?" Cevaben, "Namazın dışında huşûyu sağlarsanız o zaman namazda da huşûyu sağlarsınız." Bu nasıl olur diye sorulunca, o da konuya şöyle bir açıklık getirmişti: "İnsan kalbini fotoğraf stüdyolarındaki banyo odasına benzetirsek, makine ila çekilen pozlar banyoda tüm detaylarıyla meydana nasıl çıkarsa; namazda da namaz dışında meşgul olduğunuz şeyler gönlünüze gelir. Sizi meşgul eder. Namazın dışında dünya ile meşgul olur, zamanınızı boş ve gereksiz şeylerle geçirirseniz, namaza durunca da gönlünüzün, gözünüzün ve diğer azalarınızın yaşadıkları şeyler kalbinize gelir ve sizi meşgul eder. Bu haldeyken namazda huşûyu sağlayamazsınız. Eğer namazın dışında hayırla, hasenatla, iyiliklerle, zikirle velhasıl Allah'la meşgul olursanız; namazda da Allah'la meşgul olur ve istenilen huzuru yani huşûyu yakalamış olursunuz. İşte o namaz, seni Allah'ı anmaya yöneltir. Maksat hâsıl olur."

Behlül Dane Hazretlerine huşû hakkında soru sorarlar. O da Harun Reşid'e "Getirin bu adama, ağzına kadar doldurulmuş bir tuluk zeytinyağı verin. Birkaç asker verip, şehrin sokaklarını dolaştırın. Eğer bir damla yağı yere dökerse, başını vurun" der. Hikmetini anlamazlar ama mutlaka bizim Behlül Dane bir şeyler anlatacak diye, dediğini yapmağa koyulurlar. Adamcağız denildiği şekilde gönderilir. Bir süre sonra adam salimen döner. Behlül Dane sorar, "Anlat bakalım şehrin sokaklarında neler gördün?"

Adam cevap verir: "Ben tuluktaki zeytinyağından başka hiçbir şey görmedim." Behlül Dane tekrar sorar: "Ama nasıl olur, falan yerde düğün dernek vardı; davullar zurnalar çalıyordu nasıl görmez, nasıl duymazsın." Adam, "Aman efendim bana öyle bir dert verdiniz ki başımın kesilme korkusundan başka bir şey ne duydum, ne de gördüm." Behlül Dane Hazretleri hikmetli sözünü kondurur: "Namaz kılarken Azrail'in kılıcını başında bekler vaziyette; bu namazdan sonra canını teslim alacağını hayal edersen, başka bir şey hatırına gelmez. Sende o zaman huşû içinde namazını kılarsın."

Allah'ın huzurundaymış gibi namaz kılmanın yolu, demek ki gayretle bulunabilirmiş. Bize düşen bu bilge insanların tarif etmeye çalıştıkları yollardan giderek namazda huşû haline erişmek olmalıdır.

Allah (c.c.) cümlemize huşû ile namazlar kılmamızı nasip eylesin. Âmin!