Mustafa Kemal’in 1915 yılında Mevlit Kandilinde yaptığı konuşma....

Çanakkale savaşında yaşanan olağanüstü haller, tüm güçlüklere karşın kazanılan zafer dikkate alındığında; Ehl-i Beyt soyundan gelen bir liderin iman gücüyle verdiği mücadele fark edilir.

<Mustafa Kemal’in 1915 yılında Mevlit Kandilinde yaptığı konuşma....

"Çanakkale savaşında yaşanan olağanüstü haller, tüm güçlüklere karşın kazanılan zafer dikkate alındığında; Ehl-i Beyt soyundan gelen bir liderin iman gücüyle verdiği mücadele fark edilir. Denilebilir ki bu savaş O'nu, Allah'a daha da yakınlaştırmıştır.
 
Yarbay Mustafa Kemal, bu savaşta 3. Kolordu Komutanı Mehmet Esad Paşa'nın emrinde savaşmıştır.
 
Onu meşhur eden, Arıburnu'nda Anzak (Avustralya ve Yeni Zellanda Kolordusu) birliklerini Conk Bayırı'nda durdurmasıdır.
 
Bazıları, O'nun bu savaşlardaki sadece askerî dehasını öne çıkarmak isterler. Oysa, Çanakkale'de karşımıza çıkan, "Allah Allah" nidalarıyla şehit olmak için en ön safa koşan bir ordunun, Allah için savaşan bir askeridir.
 
Başka türlü yedi düvele karşı zafer söz konusu olabilir miydi?
 
Anılarda, "havadaki ölüm kokusu, cesetlerin çürümeye başlayan kokularıyla karışır, kan kokusu tahammülü imkansız bir kesiflikte her yeri sarmıştır" diye anlatılır.
 
Bu şartlarda bizim askerimizin psikolojisini, 10 Ağustos 1915'te gerçekleşen Conk Bayırı taaruzunu anlatışında verelim:
 
"... Bütün askerler, subaylar her şeyi unutmuşlar, bakışlarını, kalplerini verilecek işarete yöneltmiş bulunuyorlardı. Süngüleri ve bir ayakları ileri uzatılmış olan askerlerimiz ve onların önünde tabancaları kılıçları ellerinde subaylarımız kırbacımın aşağı inmesiyle demirden bir kitle halinde aslanca bir saldırıyla ileri atıldılar. Bir saniye sonra düşman siperleri içinde gökyüzüne yükselen bir sesten başka bir ses işitilmiyordu: Allah, Allah, Allah..."
 
O'na dinsiz iddiasında bulunanlar, her taaruzdan önce askerlerine bizzat kendisinin, "Allah bizimle beraberdir ve bizi görmektedir. Haydi hücum Allah Allah!" emrini neyle izah ederler.
 
Mustafa Kemal'in 1915 yılında yaptığı Mevlid Kandili hutbesi
 
"İdrak şerefi ile övündüğümüz Mevlid-i Nebevî'yi, Hz. Risaletpenahinin vatan ve millet hakkında mütemeyyin ve mübarek olmasını Cenab-ı Hakk'tan tazarru eyler, yüce heyete tebrikler arzederim." 
 
Çanakkale zaferleri, büyük bir manevî gücün eseridir. Askerin bu zaferi dillerinde "Allah Allah" lafzı ile kazandığı ortadadır.
 
"Saldırının sürdürülmesini emrettim. Düşmanla aradaki mesafe 700-800 metre idi. Bu sırada birinci taburdan Allah Allah nidaları işitildi...
 
... Hemen şiddetle ilerlemeyi emrettim. Birinci taburdan yine bu sırada Allah Allah sesleri yükseliyordu." 
 
Mustafa Kemal'e ve askerlerine inanılması güç bir korkusuzluk veren de bu yüce maneviyattır.
 
Kendisi ise, Çanakkale'yi kazandıran yüksek ruh olarak tarif ettiği ve kendisi dahil tüm askerlere yansıyan bu manevî atmosferi şöyle ifade etmektedir:
 
"... Biz ferdî kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Yalnız size Bombasırtı vakasını anlatmadan geçemeyeceğim. Mütekabil siperler arasındaki mesafemiz 8 metre. Yani ölüm muhakkak, muhakkak...
 
Birinci siperdekilerin hiçbiri kurtulamamacasına kamilen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar şayanı gıpta bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir futur bile göstermiyor; sarsılmak yok. Okuma bilenler ellerinde Kur'an-ı Kerim cennete girmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler kelime-i şehadet çekerek yürüyorlar.
 
Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren şayan-ı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur." 
 
Üstelik askerler, içinde bulundukları zor durumda cesareti, Mustafa Kemal'in maneviyatından almaktadır." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk eseri sh: 187-197) H: Akın Aydın