Müsilajın tek çözümü kirletmemek.....

Deniz salyası olarak bilinen müsilaj, Çanakkale Boğazı'nı aşarak Ege Denizi'ne ulaştı. Uzmanlara göre müsilajı temizlemek ya da denize oksijen vermek çare değil, tek çözüm kirliliği önlemek.

<Müsilajın tek çözümü kirletmemek.....

Türkiye haftalardır müsilaj sorunuyla uğraşıyor. Ancak müsilaj bir yerde temizlenirken başka bir bölgede yeniden ortaya çıkıyor. Gökçeada ve Bozcaada'ya tatile gidenler de müsilaj fotoğrafları paylaşmaya başladı. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi'nden Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajı her gün uydudan takip ettiğini, Çanakkale Boğazı'nı geçen müsilajın Bozcaada açıklarında dağıldığını anlatıyor. Müsilaj kâbusu, en son kuzeydoğu Ege'deki Yunan adaları Limnos ve Agios Efstratios çevresinde ortaya çıktı. Denizi müsilajdan temizlemek için de kapsamlı bir çalışma yürütülüyor. Deniz yüzeyinin temizlenmesinin yanı sıra şimdi de deniz dibine oksijen veriliyor. Ancak uzmanlara göre, bu yöntemin başarılı olması Marmara Denizi'nin hacmi itibariyle imkânsıza yakın. Oşinograf Prof. Dr. Cemal Saydam, "Oksijen vermek, iğneyle kuyu kazmak gibi bir şey" diyor. Doğa ile uğraşırken sistemin bozulmaması gerektiğini anlatan Saydam, "Bir marinada kolum kadar borularla denizi temizlemeye çalışıyorlar. Küçücük odayı temizlemek bile bir saat sürer. Marmara Denizi'ni öyle borularla filan temizleyerek kurtaramazsınız" diyerek yapılan yüzey çalışmalarının faydasız olduğuna işaret ediyor.

Ciddi tedbirler alınması gerekiyor

Saydam'a göre, önemli olan müsilaja neden olan sorunu ortadan kaldırmak. Saydam, "Belki de tarihinde ilk kez Türk bilim insanları bir konuda uzlaştı. Marmara Denizi'ne girdiyi ortadan kaldırmadığınız sürece bu iş devam edecek. Girdiyi azaltmak ne demek? Karasal kaynaklı girdiler. İnsan girdileri. Endüstrinin ürettiği girdi ve tarımsal faaliyet. Bunları azaltmak lazım" diyor. Marmara'ya oksijen vermeyi hasta birinin entübe olmasına benzeten Saydam, önemli bir uyarıda da bulunuyor: "Acımasız birtakım tedbirler almazsanız doğa bize hiç acımayacak."

Kötü koku gelirse iyi

Henüz müsilajdan dolayı kötü kokuların gelmediğini belirten Marmara Denizi'nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi (MAREM) Proje Lideri M. Levent Artüz, kötü kokuların gelmesinin iyi bir şey olduğunu, bunun müsilaj kütlesinin parçalanması anlamına geldiğini söylüyor. Müsilajın koskoca masa örtüsünün kenarındaki bir dantele benzeten Artüz, "Mesele müsilaj değil. Yanlış yere odaklanıyoruz. Tek bir çaresi var. Marmara Denizi'ni alıcı ortam olarak kullanmamak, Ergene Nehri'nin derin deşarjla Marmara'ya basılmasının derhal bitmesi gerekiyor" dedi. Tehlikenin Karadeniz için de geçerli olduğunu vurgulayan Artüz, şunları kaydetti: "Eğer Ergene'deki derin deşarj devam ederse, zaten Marmara'yı unuttuk, Karadeniz'i de kaybedeceğiz, Kuzey Ege'yi de ciddi bir tehdit altına sokacağız. Marmara'yı kaybettiğimizden daha kısa sürede Karadeniz'i kaybedeceğiz." Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, "Müsilaj Eylem Planı" çerçevesinde 22 maddelik önlemler açıklamıştı. Ancak başta Çevre Mühendisleri Odası, olmak üzere pek çok sivil toplum örgütü planını yetersizliğinden şikayet ediyor. Sivil toplum örgütleri ve uzmanlar, bir an önce Marmara Denizi'nin koruma altına alınması, derin deşarj gibi atıkların Marmara Denizi'ne verilmemesi gerektiğini vurguluyor.