MUAVİYEN’NİN YAYDIĞI FİTNE DAALGASI- II

(dünden devam…)

Hz. Hasan'ın bulunduğu Medain karargâhında ne olursa olsun savaşma kararında olan kimseler vardı. Böyle bir ortamda, "İmam barış istiyor" şayiasının nasıl bir tepki yaratacağını düşünmek zor değildir. Örnek vermek gerekirse, her ne pahasına olursa olsun Muaviye ile savaşmak peşinde olan Hariciler için bu "küfür" demekti. Ayaklanma sebebi idi.

MUAVİYEN’NİN YAYDIĞI FİTNE DAALGASI- II
Mimar Gökhan Demir

MUAVİYEN’NİN YAYDIĞI FİTNE DAALGASI- II

Birçok tarihçiye göre buradan şu netice çıkmaktadır ki, İmam Hasan Şam heyetine hiçbir şekilde barıştan söz etmemiş olmalıdır. Ki Şam heyeti fitne çıkarmak gereği duymuşlardır. Muaviye'nin Hz. Hasan'ın karargâhında fitne çıkarma faaliyetleri bu kadarla da sınırlı değildir. Örneğin, "Bir adamı, İmam Hasan'ın Medain'deki karargâhına gönderiyor ve Ubeydullah'ın kaçmasından sonra 'Meskin'deki ordunun komutanı olan Kays b. Sa'd da Muaviye'yle barış imzalayarak onun safına geçti' şayiasını çıkarıyordu." (Tarih-i Yâkubî, c.2, s.191).

"Arkasından, bir başkasını Kays'ın Meskin'deki karargâhına gönderiyor ve askerlere, Hasan'ın Muaviye'yle barış yaptığını ve Muaviye'ye olumlu cevap verdiğini söylemesini istiyordu. Sonra Medain ordugâhında bir başka şayia yayılıyordu: Kays b. Sa'd öldürüldü, buradan ayrılın." (Tarih-i Yâkubî, c.2, s.191).

İmam Hasan'ın ordusunun nasıl çelişkili bir yapı arz ettiğini anlamak için şu olay bize bir fikir verebilir: İmam, Medain'de yani ordusunun ilerlediği son noktada çok anlamlı ve heyecanlı bir konuşma yapmış ve konuşmasının bazı yerlerinde şöyle buyurmuştur: "… Hiçbir kuşku ve tereddüt bizi Şamlılara karşı koymaktan alıkoyamaz. Biz geçmişte sizin iç dayanışmanız ve kararlılığınız ile savaşıyorduk. Ama bugün kin duygularının etkisi ile birlik ve dayanışmanız ortadan kalkmış, kararlılığınızı kaybetmiş ve şikayetlerde bulunmaya başlamışsınız. Sıffin Savaşı'na gittiğiniz zaman dininizi dünya çıkarlarınızdan önde tutuyordunuz. Ama bugün çıkarlarınız dininizin önünde tutuyorsunuz. Biz geçmişte olduğumuz gibiyiz. Fakat siz bize karşı daha önce olduğunuz gibi vefalı değilsiniz. İçinizden bazıları akrabalarından kimilerini Sıffin'de, bazılarınız da Nehrevan'da kaybetmişsiniz.

Birinci grup ölülerine ağlarken ikinci grup ölülerinin kan bedellerini istiyorlar. Geri kalan da bizi izlemekten kaçınıyor. Muaviye bize bir öneride bulunmuştur ki insaftan uzak ve üstün hedefimize ve ululuğumuza aykırıdır. Şimdi eğer Allah yolunda ölmeye hazırsanız söyleyin ki onunla mücadeleye kalkışalım. Ve kılıçlarımızla ona cevap verelim. Eğer rahat bir yaşam istiyorsanız onu da bildiriniz ki önerisini kabul edip rızanızı temin edelim." İmamın bu sözleri karşısında herkes, "el bukya, el bukya (yaşamak istiyoruz, yaşamak istiyoruz) diye bağrışmaya başladılar. İşte Hz. Hasan'ın ordusu bu derece savaşçı ruhtan yoksun bir durumdaydı. Hz. Hasan bu ordu ile savaşa çıkmak zorundaydı.