MÛTE GAZVESİ.....

       Mûte Gazvesi Hicret’in 8. yılında meydana gelmiştir. Ceyşü’l-Ümerâ Gazvesi (Kumandanlar Ordusunun Gazvesi) diye de anılır.

<MÛTE GAZVESİ.....

Mûte denilen yer Şam sınırlarındaki Belka köyüne yakındır. Hal­kı, Gassanlar ve Rumlardan meydana gelmiştir. Resulûllah, Haris b. Ümeyr’i bu bölgede hüküm sürmekte olan Rum Kayseri'ne elçi olarak gönderdi. Haris b. Umeyr’in Peygamberin elçisi olduğunu öğrenen Kayser, onun boynunu vurdurdu. O zamana kadar Re­sulûllah’ın hiçbir elçisi öldürülmüş değildi. Bu hadise, Peygamberi (s.a.v.) çok incitti. Derhal Müslümanları topladı. Cüri ordugâhında toplanan mücahidler silahlandılar. Sayıları 3 bin kadardı.

Resulûllah başlarına Zeyd b. Hârise’yi kumandan olarak tayin etti ve devamla, “Zeyd öldürülürse yerine Câfer b. Ebi Tâlib geç­sin. Câfer öldürülürse yerine Abdullah b. Revâha geçsin. O da öl­dürülürse Müslümanlar, aralarında birini kumandan tayin etsinler” buyurdu. Beyaz sancağı Hz. Zeyd’e verdi ve Mûte halkını önce İs­lam’a davet etmesini, kabul etmezlerse onlarla çarpışmasını öğüt­ledi.

 

Arkadaşlarıyla vedalaşırken ağlayan Abdullah b. Revâha’ya, neden ağladığı sorulduğunda, “Vallahi ne dünya sevgisinden, ne de sizleri özleyeceğimden ağlıyor değilim. Peygamberimizden, ‘İçinizden cehenneme uğramayacak yoktur. Bu, Rabbinin yapmayı üzerine vacip ve gerekli kıldığı hükümdür’ (Meryem, 71) dediğini işittim. Ora­ya uğradıktan sonra nasıl döneceğimi bilmediğim için ağlıyorum” cevabını verdi. Resulûllah (s.a.v.), mücahidlere Senniyetü’l-Vedâ denilen mevkide vedalaştı.

 

Mûte’den geri dönemeyen ve şehidlik mertebesine nail olan Abdullah b. Revâha, Peygamberden ayrılır­ken şu beyitleri okumuştu: “Yâ Resulallah! Bana ezberleyeceğim, aklımdan hiç çıkarmayacağım bir şeyi emir ve tavsiye buyur” dedi. Peygamberimiz, “Sen, yarın, Allah’a pek az secde edilen bir ülkeye varacaksın. Orada, secdeleri, namazları çoğalt!” buyurdu. Abdul­lah b. Revâha,“Yâ, Resulallah! Bana, nasihatini artır!” dedi. Bu­nun üzerine Resulûllah Efendimiz, “Allah’ı daima zikret! Çünkü, Allah’ı zikir, umduğuna ermende, sana yardımcı olur!” buyurdular.

 

Prof.Dr. Haydar BAŞ   Rahmetenli'l-alemin cilt 2 Kitabı sayfa : 269 /270

Yazıyı hazırlayan: Gökhan Demir