Millî Mücadele’yi savunan gazeteler.....

Tasvir-i Efkar, Vakit, İkdam, İfham, İleri, Yeni Gün, Sebilür- reşad gazetleri Millî Mücadele’yi savunmuştur.

<Millî Mücadele’yi savunan gazeteler.....

İzmir'in işgali, basın üzerinde de derin etkiler bırakmış, birçok gazete halkı uyandırmak, Kuvva hareketi etrafında kenetlemek için makaleler kaleme almıştır.

Tasvir-i Efkar, Vakit, İkdam, İfham, İleri, Yeni Gün, Sebilür- reşad gazetleri Millî Mücadele'yi savunmuştur.

"Tasvir-i Efkar, Ruşen Bey ve fotoğrafçısı Kenan Bey'i Sivas'taki Millî Mücadele'yi yürütenlerin yanına göndererek önemli bir atılımda bulunmuş. Mustafa Kemal Paşa, Rauf ve Refet Beylerle mülakatlar yapmış, bunlar Tasvir-i Efkar gazetesinde yayınlanmıştır."
 
Yine bu gazetede, 18 Ekim 1919'da, gazete ile Mustafa Kemal Paşa arasında geçen telgraf görüşmesi vemillî hareketin hedeflerini açıklayan bir görüşme yayınlanmıştır. 

İkdam gazetesinin başyazarı Yakup Kadri Karaosmanoğlu'dur. İzmir'in işgali konusunda geniş bilgiler vermiş, işgali protesto mitinglerini yayınlamıştır.

Yeni Gün gazetesinin başyazarı Yunus Nadi'dir. Millî Mücadele'ye İslamî açıdan bakan Sebilürreşad mecmuası hareketin destekleyicisidir.

Yine Kuvva hareketini destekleyen gazeteler arasında, Ahali (Samsun), Ahali (Edirne), Albayrak, Anadolu'da Yeni Gün, Antalya'da Anadolu, Babalık, Öğüd, Açıksöz, İstikbal, İzmir'e Doğru, Satvet-i Milliye, Yeni Adana gazeteleri vardır.

İrade-i Milliye, Mustafa Kemal Paşa tarafından, Heyet-i Tem- siliye adına yayın yapmak için kurdurulan ilk Millî Mücadele gazetesi olarak 14 Eylül 1919'da Sivas'ta çıkmaya başlamıştır.

Baş yazılarının çoğu Mustafa Kemal Paşa'nın dikte ettirdiği yazılardan oluşmaktadır.

Hakimiyet-i Milliye; Mustafa Kemal'in direktifleri ile Sivas'ta yayınlanan İrade-i Milliye gazetesinin bir devamı olarak Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyet-i Temsiliyesi adına 10 Ocak 1920'de Ankara'da çıkarılmaya başlanmıştır.

İlk önceleri yazılar imzasız olarak çıkıyordu. Bu imzasız yazıların çoğu Mustafa Kemal (Atatürk) tarafından dikte ettirilen yazılardır. 

"Memleket içinde muhalefet ve particilik hüviyeti arkasına gizlenen her türlü hıyanet ve habaset şahlanmıştı. Hürriyet ve İtilaf Partisi'ne mensup Alemdar, Sabah, Peyam gibi gazeteler, akıl ve hayale sığmayan ve vatanseverlikle zerrece telif kabul etmeyen şekilde tahrikat yapıyorlar;

'İttihad ve Terakki valileri azlediliyor' diye manşetler koyuyorlar, valilerin hemen değiştirilmesini istiyorlar ve bilhassa Sabah ile Peyam, 'Bitlis Valisi Mazhar Müfid'in azli takarrür etmiştir' şeklinde devamlı haberler yayıyorlardı. Hatta, 'Azledilmiştir' diyenleri bile vardı.

Bu tarz neşriyat, yalnız beni mânen kırmakla kalmıyor, halk üzerindeki tesirleri ile çalışmama ve iş çıkarmama da mâni oluyordu. Bir sabah düşündüm, yapılacak iş yoktu.

Dahiliye Nazırı olan Mehmet Ali Bey'e bir telgraf çekerek, 'Bu neşriyat doğru ise azlimi tebliğ buyurunuz. Değilse, idare bakımından bilhassa zararlı olan bu neşriyata nihayet verdiriniz' dedim.

Özetini kaydettiğim bu telgrafıma Nazır, 19 Nisan 1335 tarih ve 5236 sayılı telgrafı ile cevap verdi. Nazır Bey, 'Gariptir ki, asayiş ve izale-i şekavet hususundaki himmetiniz şayan-ı teşekkürdür. Temin-i asayişe mütemadiyen itina olunması tavsiye olu-nur efendim' diyen bu cevabında azlime ait müspet veya menfi hiçbir işarette bulunmuyordu." 

Etki altındaki basın elbette sadece tabandan başlayan Kuvva hareketinin aleyhinde yalanlar yazmıyordu.



Mustafa Kemal'in hakkında da her türlü iftirayı ve yalanı yazdığı malumdur.

Bakınız, Erzurum Kongresi'ne Mustafa Kemal, askerî tüm vazifelerini tamamen bırakarak girmiştir.

"... Paşa'nın, 'Kat'iyyen reddediyorum, İstanbul'a dönmiyeceğim' demesinden sonra, Padişah da Paşa'ya, 'O halde, resmi vazifeniz sona ermiştir' tebliğini yapmış bulunuyordu. Yani Mustafa Kemal, Ordu Müfettişliği'nden azlediliyordu.

Paşa, bu anda demir bir iradenin ve kesin bir kararın tesiri altındaydı, bize, 'Arkadaşlar, mesaimizin en ciddi ve en açık safhası işte şimdi başlıyor' diyerek tebliğ etti: 'Onlar beni azlediyorlar. Fakat ben hem memuriyetimden, hem de canım kadar sevdiğim mesleğimden, askerlikten de çekiliyorum.'

Ve derhal, yani Saray'la telgraf muhaberesinin sona ermesini ve bu sözleri bize söylemesini takiben Saray'a ve Harbiye Nezareti'ne istifasını bildirdi. Ve istifa telgrafnamesi saat on bire on kala Harbiye Nazırı'na, on birde de Padişah'a çekildi.

1335 yılı 7 Temmuzunu 8 Temmuza bağlıyan tarih gecesi, o anda muvaffakıyet kadar muvaffakıyetsizlik ihtimalini de sinesinde taşıyan bu hadiseye işte böylece sahne oldu.

Telgrafların çekilmesinden sonra, Paşa, en küçük bir tereddüt ve hatta teessür kaydetmiyerek, 'Aziz arkadaşlarım, bu andan itibaren hiçbir resmi sıfat ve memuriyetim yok, bir millet ferdi olarak ve milletten kuvvet ve kudret alarak vazifeye devam edeceğim' dedi." 

Bu hadise o vakit gerek hükûmet-i merkeziyenin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi de, gerek diğer İstanbul gazetelerinde tamamiyle tahrif edilmiş olarak halk efkarına arzediliyordu.

Takvim-i Vekayi 9 Şevval 1337 ve 8 Temmuz 1335 tarihli nüshasında şu iradeyi neşrediyordu:

"Üçüncü Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa'nın memuriyetine hitam verilmiştir. İşbu irade-i seniyenin icrasına Harbiye Nazırı memurdur."

Bu haber, Harbiye Nazırı Ferit Sadrazam Vekili Mustafa Sabri (Şeyhülislam) imzaları ile verilmişti.

İstifa eden Mustafa Kemal Paşa olduğu halde aşağı yukarı bir ay sonra 12 Ağustos 1335 tarihli İkdam gazetesinde şu manşeti okuyorduk: "Mustafa Kemal Paşa silk-i askeriden tardolundu."

Ve yine büyük puntolu harflerle şu havadis neşrediliyordu: "Müfettişliğe tayin olunduğu halde Anadolu'da harekat-ı milliye namı altında iğtişaşkarane hadiseler tevlit ve Erzurum'da akteylediği kongre karariyle bazı mutalebatta bulunmak suretiyle hükûmet-i merkeziyeyi müşkül bir vaziyet-i siyasîyeye ilkaya sebebiyet veren Mustafa Kemal Paşa'nın harekat-ı vakıası müstelzimi mücazat ahvalden bulunduğu cihetle kendisinin silki." 

Bazı gazeteler alenen İngiliz taraftarlığı yapmaktaydı.

Mesela Alemdar gazetesi, 21 Mayıs 1919'da yayınladığı nüshasındaki başmakalede: "İngilizleri istiyoruz" başlığını atmıştır.

"... Refi Cevad (Ulunay) tarafından yazılan makalede; Türklerin kendi güçleri ile adam olmalarına imkan blunmadığını, bunun acı olmakla beraber hakikat olduğu iddia edilmekte ve yatağımıza serilmeden önce bir kere daha Türklerin ellerini İngiltere'ye doğru uzatmaları istenmektedir.

Gazete üç günden beri şehrin her tarafında İngiliz mandasına Türkiye'nin terkedilmesi lehine imza toplandığını, halkın daha çoğunlukla bunu istemekte olduğunu ileri sürmekte ve '24 saat içinde 40 bin imza toplandı' denilmektedir."
 
Millî Mücadele başlarken basın, Kuvva hareketini ve Mustafa Kemal'i destekleyenler ile dış güçlerin himayesi için çalışanlar olarak ayrılmaktaydı. Bu ikinci guruba Saray da yardım ediyordu." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk eseri sh: 233)