Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk -1 (Prof. Dr. Haydar Baş’ın Kalemin’den) ......

Atatürk'ün dinsiz olduğunu söyleyenlere en güzel cevap Kurtuluş Savaşı'dır

<Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk -1  (Prof. Dr. Haydar Baş’ın Kalemin’den) ......

"Atatürk'ün dinsiz olduğunu söyleyenlere en güzel cevap Kurtuluş Savaşı'dır aslında.
 
Zira Batı'nın emperyalist işgaline karşı başlatılan bu savaş; büyük bir yokluk içinde, silahsız, cephanesiz ama tam bir iman gücüyle başlamış ve aynı ruhla kazanılmıştır.
 
Kuvva hareketi olarak ifade edilen ilk direnişlerde Millî Mücadele'yi başlatanlar arasında dönemin müftüleri, hocaları yani din adamlarının rolü yadsınamaz.
 
Nakşi şeyhlerin İngilizlere destek aradığı,"Mustafa Kemal'i idam edin" ve "Kuvva hareketini durdurun" fetvaları verdiği günlerde, gerçek iman ehli hocalar halkı, Mustafa Kemal ile beraber olmaya çağırmıştır.
 
Hatta Isparta'da Hafız İbrahim Efendi "Demiralay", Afyonkarahisar'da Hoca İsmail Şükrü "Çelikalay" ismiyle gönüllülerden oluşan alaylar oluşturmuşlardır.
 
Göğsü imanla dolu bu vatanperver hocaların tavrı eşsiz Kurtuluş Savaşı'nın zeminini hazırlamıştır.
 
Bu bölümde bazılarını ele aldığımız hocaların halka yaptığı konuşmalar, miting bildirileri ve açıkladıkları beyanlar sizlere Kurtuluş Savaşı'nın iman gücüyle kazanıldığını gösterecektir.
 
Orijinal metinler, "Müslüman Türkler", "iman azmi" ve benzeri ifadelerle doludur.
 
Bu maneviyat ordusunun halka karşı takındığı tavır, aslında İstanbul Hükûmeti'nin vatanın kurtuluş ve milletin bekası için göstermesi gereken ve beklenilen ancak yapmadığı tavırdır.
 
Atatürk'ün dindarlığı hakkında yazılan kitapların bir kısmı bilinçli bir şekilde onun dini kullandığını ispatlamak için yazılmıştır.
 
Oysa Atatürk gerçek bir dindardır. Kendi ifadesiyle; "Ben amel Müslüman'ı değilim, cihad Müslüman'ıyım" demektedir.
 
Kuvva hareketini başlatanların din âlimleri, hocalar olması ve Mustafa Kemal ile bu hareketin bir vücut bularak topyekun memleket sathına yayılması, Mustafa Kemal'in, hocaları kullandığını değil; göğsündeki iman ve cesaretle bu din âlimlerine katılarak rehberlik ettiğini göstermektedir.


 
"Kur'an elden gidiyor, gavur çizmelerine vatanı çiğnetmeyelim" gerekçeleri ile başlayan bölgesel savunma hattı, Mustafa Kemal gibi iman eri bir neferle tam manasına kavuşmuştur.
 
Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra mecliste yaptığı şu konuşmaya bir bakınız:
 
"Muharebe meydanlarında emsalsiz kahramanlıklar ve şehamet (akıllıca yiğitlik) göstermiş olan zabitlerimizin, neferlerimizin ve kumandanlarımızın her biri ayrı ayrı bir menkıbe, bir destan teşkil eden harekatını tebcille (yüceltmeyle) ve hürmetle ve takdirle yâd ediyorum. Ve bu şehamet meydanlarında rahmet-i Rahman'a kavuşan şühedamızın ervahına (ruhlarına) hep beraber Fatihalar ithaf edelim." 
 
Yüce Türk Milleti ile Ata'sının arasını açmak isteyen bazı çevreler, onun 1923-1938 yılları arasında gerçekleştirdiği devrimleri "dinsizliğine" örnek göstermektedirler.
 
Halifeliğin kaldırılması bunların başında gelir. Kaldırılma konusuna ileride değinilecektir. Atatürk bıraktığı vasiyette dahi hilafetin geri geleceği günlerden bahsetmektedir.
 
Tekke ve zaviyelerin kapatılması, kılık kıyafette yapılan değişiklikler, medeni kanuna geçiş, takvim, ölçü, saatte Avrupa sisteminin örnek alınması, Arap alfabesinin bırakılarak Latin harflerinin benimsenmesi buna delil gösterilir.
 
Oysa genç Cumhuriyetin ilanından sonra başlatılan bu devrim atağının İslam dinine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
 
Karşımızda ağzı dualı bir anadan doğmuş, Ehl-i Beyt soyundan bir asker var. Ancak bu hayat telakkisi anlaşılırsa, Kurtuluş Savaşı'nı başlatma cesareti de daha iyi kavranabilir.
 
Cephelerde askerin namaz kılabilmesi için yer ayıran, hafızları cepheye sokarak Kur'an okutan, ellerini kaldırarak askerine dua eden ve bunlara herkesin şahit olduğu bir komutandır Mustafa Kemal.
 
Asker Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı başlarken kendinin ve milletin sırtını dayadığı asıl gücü şöyle anlatmıştır:
 
"Türk Milleti, Allah'ın inayetine güvenerek hayatını kurtarmaya, yaşamak hakkına malik olduğunu dünyaya göstermeye azmettiği gün, bütün vesaitten mahrum, yalnız iman aşkı ve istiklal kuvvetine malik idi." 
 
İfade ettiğimiz şekli ile Kurtuluş Savaşı'na Hacı Bektaş dergâhında yaptığı dua ile başlamıştır: "Evladını önüme rehber eyledim. Meydana çıkıyorum. Yüzümü utandırma." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk eseri sh: 229)