KUREYŞLİLERİN TELAŞI…..

   Büyük bir gizlilik içerisinde yapılan biatı, hırsızlık için o civarda gezinen bir casus duymuş ve Mekkeli müşriklere haber vermişti. Neler konuşulduğunu anlayamamıştı ama ulaştırdığı toplantı ha­beri Mekkelileri telaşlandırmaya yetmişti.

<KUREYŞLİLERİN TELAŞI…..

   Kureyşliler hemen Me­dineli putperestlerden olup bitenler hakkında bilgi edinme yoluna gittiler. Zira, onlar bu işi öğrendiklerinde, Medineliler memleket­lerine doğru yola koyulmuşlardı. Mekke’de bulunan Medineli put­perestlerin de durumdan haberleri olmadığı için yemin dahi ederek bir şeyin olmadığını söylediler.

 Onların bu ikna edici cevabı, Müs­lümanları müşkil bir durumdan kurtarmıştı.

Onların telaş etmesine sebep olan korku, hesap verme korkusu­dur. Allah Resulü, biat ile beraber nasıl kuracağı cemiyet ve devle­tin müjdesini içinde hissetmiş ve Müslümanlara aksettirmişse; aynı biat, müşriklerin kalbinde de yaptıkları zulmün hesabının yakın­da kendilerine sorulacağı korkusunu uyandırmıştı. Burada, Allah Resulü’nün ‘korkutucu ve müjdeleyici’ olarak gönderilişindeki İlahî nükte, bütün açıklığıyla görülmektedir.

    Allah Resulü, müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderilmiştir. Diğer yandan ise, âlemlere rahmettir. O’nun her sözü ve fiili rah­met, umut, müjde ve güzel olma özelliğine sahiptir. Yani o bizâ­tihi güzeldir, müjdeleyicidir, Güzeller Güzeli’ne götürücüdür; bu şekliyle âlemlere rahmettir. Fakat insan eksik ve nefs sahibi oldu­ğu için Allah Resulü’nün güzelliği ona çirkin; Allah Resulü’nün müjdesi ona korku olabilir. Nisan yağmuru bizâtihi rahmettir; ekin bitirir, fakat yılanın gözüne damlası düşse kör eder. Yine aynı yağ­mur velûd bir toprağa düştüğünde ekin bitirir; taşa düştüğünde akar geçer.

     Bir gün Allah Resulü’nün huzuruna Hz. Ebubekir gelir; “Ne ka­dar güzelsin ya Resulallah! Sende âlemin güzelliklerini seyredi­yorum” der. Hz. Peygamber; “Doğru. Güzel söyledin” buyururlar. Ardından Ebu Cehil gelir; “Ey Muhammed! Ne kadar çirkinsin. Sende âlemin çirkinlerini görüyorum” der.

   Peygamber ona da aynı cevabı verir. Ashab sorarlar; “Ya Resulallah biri geldi güzelsin, dedi. Tasdik ettiniz. Diğeri geldi, çirkinsin dedi, onu da tasdik etti­niz. Bunun hikmeti nedir?”

Cenab-ı Resul gülümseyerek şöyle cevap verirler; “Mü’min ayna gibidir. Ona bakan kendisini seyreder. Ebubekir baktı, güzel­liğini seyretti. Ebu Cehil baktı, çirkinliğini seyretti. İkisini de bu yüzden tasdik ettim.”

   Allah Resulü her söz, hâl ve fiiliyle rahmettir. İnsan nasipsiz olunca, şaşı olunca, O’ndaki nuru kir; rahmeti azap; güzeli çirkin; müjdeyi korku olarak görür. Seyredilen Kâinatın Efendisidir; fakat seyreden şaşı olduğu için O’nda kendisini seyrettiğinin farkında değildir.

İşte bu yüzden, Allah Resulü’ne biat, inananlara müjde iken; inkârcılara dehşet verici bir korku hâline gelmiştir.

 

Prof.Dr. Haydar BAŞ   Rahmeten li’l-Alemin cilt 1 Kitabı sayfa : 329 /330

Yazıyı hazırlayan: Gökhan Demir