Kur’an aynasında İmam Ali -3.....

Ehl-i Beyt ve Sünni kaynaklarının hemen hepsi İnsan Suresi’nin şu ayetlerinin, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve Fizze ismindeki hizmetçileri hakkında nazil olduğu hususunda mutabıktırlar

<Kur’an aynasında İmam Ali -3.....

21- Ehl-i Beyt ve Sünni kaynaklarının hemen hepsi İnsan Suresi'nin şu ayetlerinin, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve Fizze ismindeki hizmetçileri hakkında nazil olduğu hususunda mutabıktırlar.

"Kuşkusuz iyiler de karışımı kâfur olan dolgun bir kadehten içerler.

Bir kaynak ki, ondan Allah'ın kulları içerler, güzel yollar açarak akıtırlar onu.

O kullar, adaklarını yerine getirirler ve fenalığı salgın (olan) bir günden korkarlar.

Düşküne, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.

'Size sırf Allah rızası için yemek yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz. Biz sert ve belalı bir günde, Rabbimizden korkarız' derler.

Allah da onları o günün fenalığından korur. Yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir.

Sabırlarına karşılık onlara bir cennet ve ipekten elbiseler verir..." 

22- Hasan b. Zeyd, babası Zeyd b. Hasan'dan, o da dedesinden nakletti:

"Ammar b. Yâsir'in şöyle dediğini duydum: Hz. Ali b. Ebi Tâlib, müstehab bir namazın rükûunda iken önünde bir ihtiyaç sahibi (yardım istedi). Hz. Ali, yüzüğünü parmağından çıkarıp Sâil'e verdi. Sâil, Resulüllah'ın yanına gelip olayı anlattı. Bunun üzerine Hz. Peygamber'e şu ayet nâzil oldu: "Sizin veliniz ancak Allah, O'nun Peygamberi ve namaz kılan ve rükû halinde zekât veren müminlerdir. Kim, Allah'ı, Peygamberini ve inanmış mü'minleri veli olarak kabul ederse; bilsin ki, şüphesiz Allah'ın hizbinde olanlar üstün gelirler."

Resulüllah şöyle buyurdu: "Ben kimin mevlâsı isem, şüphesiz Ali de onun mevlâsıdır. Allah'ım, O'nu seveni sev; O'na düşman olana düşman ol!"

23- İmam Rıza, "Birbirlerine neyi sorarlar? O büyük haberden mi? Öyle bir haberdir ki, onda ihtilafa düşerler"  ayetinin tefsirinde Emir'ül-mü'minin Hz. Ali'den şöyle nakletmiştir:

"Allah'ın, benden daha büyük bir haberi yoktur. Allah'ın, benden daha büyük bir ayeti de yoktur. Çeşitli dillerdeki geçmiş ümmetler benim faziletimi ikrar etmediler."

Bu ayet-i kerimeye dair Resulüllah buyurdu ki: "Kur'an'da geçen büyük haber, Ali'dir."  

24- Ebu Hamza Sümali'den şöyle nakledilmiştir: İmam Câfer Sâdık'a, Yüce Allah'ın (c.c.), "İşte bu benim dosdoğru yolumdur. O halde onu izleyin" (En'am: 153) buyruğunun tefsirini sorduğumda şöyle buyurdu: "Vallahi o Ali'dir ki, hem mizandır, hem de sırat…"

25- Resulüllah şöyle buyurdu: "Kıyamet günü olduğunda, Yüce Allah iki meleğe emredip, sırat üzerine oturtacak. Böylece Ali b. Ebi Tâlib'den beratı olmayan kimse oradan geçemeyecektir. Kimin de yanında beratı olmazsa, Allah onu yüzüstü cehenneme atacaktır. Allah-u Teala da, "Durdurun onları; onlar sorgulanacaklardır" (Saffat: 24) ayetinde bunu kastetmiştir."

26- Sağlam senetli diğer bir hadiste, Ebu Basir, "Ey iman edenler, Allah'a itaat edin, Resul'e itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de." (Nisa: 59) ayetinin tefsirinde, İmam Muhammed Bâkır'dan şöyle nakletmiştir:

"Emir sahipleri, kıyamet gününe kadar Ali ve Fâtımâ'nın evlatlarından gelecek imamlardır."

27- Câbir b. Cufi, Câbir b. Abdullah El-Ensari'den şöyle duyduğunu nakletmektedir:

"Yüce Allah (c.c.), Peygamberi Muhammed'ine, "Ey iman edenler: Allah'a itaat edin, Resul'e itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin..." ayeti nâzil kıldığında, "Ya Resulallah, Allah ve Resulü'nü tanıyoruz. Peki, Allah'ın, itaatlerini Senin itaatinle beraber kılan emir sahipleri kimlerdir?"

Resul-i Ekrem şöyle buyurdu: "Onlar Benden sonra Benim halifelerim ve Müslümanların imamlarıdır ey Câbir!

Onların ilki Ali b. Ebi Tâlib, sonra Hasan, sonra Hüseyin, sonra Ali b. Hüseyin, sonra Tevrat'ta Bâkır diye anılan Muhammed b. Ali'dir. Ey Câbir, sen onu göreceksin. Gördüğünde benim selamımı ona iletirsin.

Ondan sonra Câfer b. Muhammed es-Sâdık, sonra Musa b. Câfer, sonra Ali b. Musa, sonra Muhammed b. Ali, sonra Ali b. Muhammed, sonra Hasan b. Ali ve en sonuncusu Allah'ın yeryüzündeki hücceti ve kulları arasındaki saklantısı olan ve dahi benim isim ve künyemi taşıyan Hasan b. Ali'nin oğludur.

O ki şanı yüce Allah, onun eliyle yeryüzünün doğusunu ve batısını fethedecektir. O ki, dostlarının gözünden gaybete çekilecektir. Öyle bir gaybet dönemi ki, o dönemde Allah'ın kalbini imanla imtihan ettiği kimseden başkası onun imameti üzerinde sabit kalmayacaktır." 

28- Ey iman edenler: Allah'tan sakının ve sâdıklarla (doğrularla) beraber olun" (Tevbe: 120) ayetine dair, İmam Sa'lebî Keşfü'l Beyan adlı tefsirinde; Celaluddin Suyûtî, Durr'ül Mensur'da İbn-i Abbas'tan; Hafız Ebu Sa'd Abdulmelik b. Muhammed; Harguşî, Şeref'ul Mustafa'da Esmai'den; Hafız Ebu Nuaym El-Isfahanî ise Hilyet'ül Evliya'da Hz. Resulüllah'ın şöyle buyurduğunu rivayet ediyorlar:

"Bu ayetteki sâdıklardan maksat Muhammed ve Ali'dir."

Ayrıca Şeyh Süleyman Hanefi de, Yenabiü'l Mevedde'nin 39. bâbının 119. sayfasında İbn-i Abbas'ın bu ayetle alakalı şöyle dediğini rivayet etmektedir: "Bu ayetteki sâdıklardan maksat Hz. Muhammed ve O'nun Ehl-i Beyt'idir."

29- "Doğruyu getiren ve onu tasdik edene gelince işte muttaki (takva sahibi) olanlar onlardır" (Zümer: 33) ayet-i kerimesine dair tefsirinde İbn-i Abbas ve Mucahid'den şöyle nakledilmiştir:

"Ayetteki 'doğruyu getirenden' maksat, Hz. Muhammed (s.a.v), 'onu tasdik eden' ise Ali b. Ebi Tâlib'dir." Devam edecek (Geniş bilgi ve kaynaklar için bakınız Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eseri)