Paylaş:

  Devletin idaresini elinde tutan insanlar devletin ve milletin başına gelen her işten mesuldürler. Milletin emanetine sahip çıkmak zorundadırlar. Eğer ülkede kan ve gözyaşı varsa bu idarecilerin günahıdır. Ülkede gelir dağılımında eşitsizlik varsa bu adaletsizliktir. Çıkarılan kanunlar dinin ve milletin ziyanınaysa iktidar ve onun destekçileri bu günaha ortaktırlar. İktidara gelen fakirken zengin oluyorsa ve millet fakirleşiyorsa bu haksızlığın ta kendisidir. İmam Ali (k.v) devletin işlerini görürken devletin mumunu, şahsi işini görürken de kendi mumunu yakardı. İslam bu, güzel ahlak bu, hak ve adalet budur. Devletin malını talan edenlere alkış tutmak bu suça ortak olmaktır.

   Maalesef kültür ve din yozlaşmasının neticesinde, halkımızın yıpranan imanı ve ahlakı öyle bir seviyeye düştü ki, haksızlık yapanın kendisinin sevdiği bir insan olduğu zaman yapılan her haksızlıkta, insanın bedeninde olan mikroplara karşı bağışıklık sistemin müdafaası gibi, bu insanlarda hatayı, haramı ve hırsızlığı örtmek için kendince koruma geliştirerek çeşitli bahanelerle bu haksızlıkları savunuyorlar. Bakara suresi 42. ayettte Allah (cc) "Hakkı batılla karıştırıp da bile bile hakkı gizlemeyin" buyurmaktadır.

  Dağıtılan makarna, beyaz eşya, kömür, para vs. alarak yapılan ihanetleri, haksızlıkları görmezden gelerek, aldıklarının mukabilinde bu ihanete ve haksızlıklara bilerek ortak olanlar, Allah'a (c.c.) hesap vereceğimizi unutmayınız.
Bakara 188. ayette Allah (c.c.), "Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hâkimlere (rüşvet olarak) vermeyin" buyuruluyor. Bizim dinimiz belli. Bizim dinimiz İslam ve bizim dinimizde kul hakkı var. Haram ve helal var. Hırsızlık dinimizde çok büyük bir günahtır. "Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir." (Nisa, 10). 

"Yesin de bizim ki yesin" diyen arkadaşlar, gelin size bir kıssa ile izah edeyim: Süleymân aleyhisselâm bir gün, serçe kuşunu (veya Hüdhüd kuşunu) azarlamıştı. Bunun üzerine serçe, Süleymân aleyhisselâmı tehdîd etti: "Senin saltanatını ve sarayını mahvederim!" dedi.
Süleymân aleyhisselâm, "Senin sıkletin ne ki, benim sarayımı mahvedesin! dedi.
O küçük kuş şöyle cevap verdi: "Kanatlarımı ıslatır ve bir vakıf toprağına sürerim. Sonra da kanatlarıma bulaşan vakıf toprağını senin sarayının damına taşırım. Böylece benim taşıdığım o vakıf toprağı, senin sarayını çökertmeye yeter."

Milletimiz size bu devleti yönetmeyi emanet etti. Siz emanete hıyanet etmenin ne demek olduğunu bilmiyor musunuz? Emanete hıyanet etmek, sözünde durmamak ve yalan konuşmak münafıklık alametidir. Her ihanete cevap bulan kardeşlerim size aynı bu sorular ruz-i mahşerde Allah (c.c.) soranda ona ne diyeceksiniz?