KADIN VE AİLE GERÇEĞİ I.....

     Sayın Prof.Dr.Haydar Baş hocamızın Veda hutbesinde insan hakları eserinde “ Kadın ve Aile gerçeği" hakkında şu bilgilere yer veriyor: Kadının gerçek kimliğinin yüce şerefinin ve toplumdaki fonksiyonunun daha iyi anlaşılabilmesi için, kadını aile kurumunun içerisinde mütalaa etmek gerekir.

KADIN VE AİLE GERÇEĞİ I.....
Mimar Gökhan Demir

KADIN VE AİLE GERÇEĞİ I.....

     Ailenin önemi, cemiyetler açısından tartışılmaz bir hakikattir. Zira toplum ailelerden meydana gelir. Sağlam toplumlar, sağlam ailelerden meydana gelmiş toplumlardır. Aile cemiyetin yapıtaşı konumundadır.

     İslâm, bu noktada ailenin muallimesi ve temel taşı olan kadına ayrı bir yer vermiştir. Allah'ın Resulü, "Cennet anaların ayakları altındadır." buyurmak suretiyle kadının bu üstünlüğünü ifade etmişlerdir. Bu noktada aile içindeki eğitim, ev idaresi ve sorumluluk konusu da kadının yerini, önemini ortaya koymaktadır. Nitekim bir hadis-i şerifte, "Dikkat edin, hepiniz çobansınız. Ve hepiniz güttüğünüzden mesulsünüz." buyurulmaktadır.Cenab-ı Hak, bu mükellefiyeti şöyle anlatır: "Kendinizi ve aile efradınızı cehennem ateşinden koruyun." (Tahrim, 6)

   Bir kimsenin, geçim için ailesine yaptığı harcama da övülmüştür. "Kişinin efrad-ı ailesine infak ettiği, sadakadır. Kişi'nin ailesinin ağzına koyduğu lokmadan muhakkak ecir alır." hadis-i şerifi bu hakikati beyan eder. Bu âyet-i kerime ve hadis-i şerifler, aile içerisinde karşılıklı sevgi, saygı, koruma, yardım, ihsan etme gibi İslâm'daki aile modelinin nasıl yüce değerler üzerine kurulduğunu gösterir. Elbette bu yüce ve saadetli yuvada erkeğin en yakın yardımcısı kadındır. Bu yönüyle kadın aynı zamanda bir idarecidir. Ailede eğitimin önemini şu hadis pek güzel anlatır: "Kişi ehlinin cehaletinden daha büyük günahla Allah'a kavuşmaz." Kız çocuklarının eğitimine ve yetiştirilmesine İslâm büyük bir önem vermiştir.

    Resul-i Ekrem şöyle buyurur: "Üç kızı olup, ihtiyaçtan kurtarıncaya kadar onlara iyi bakan, yedirip giydiren kimse elbette cenneti kazanır." Gerek eğitim, gerekse geçim hususunda efradına ve özellikle kadına ihtimam göstermemek büyük mesuliyet gerektirir. Bu mesuliyeti vurgulamak için, "Kişiye tekeffül ettiği kimseyi bakmaması günah olarak kâfidir" hadisi yeterlidir.

    İslâm'dan başka hiçbir telakki, kadın ve çocuğun hukukunu koruma, ona riayet etme bakımından bu derece bir sorumluluk anlayışını ortaya koyamamıştır. Yuva kurarken bir kadında aranılan vasıflar da kadının değerini ortaya koymaktadır. Kadında aranılan en önemli vasıf inançtır. Bu zaten yaratılış gayesinin bir ifadesidir. Bunun dışında yüz ve huy güzelliği, ahlâk güzelliği, çocuk doğuran cinsten olması, namus ve iffetinin simgesi olarak bakireliğe önem verilmesi diğer önemli hususlardır ki, bunlar kadını layık olduğu yere ulaştıran alametlerdir.

    Resul-i Ekrem evliliğin devamı için, kadına iyi davranmayı ve onunla ülfeti tavsiye eder: "Sizden birinizin kalbine Allah bir kadınla evlenmeyi düşürdüğü vakit o kadına baksın. Zira bu sayede aralarında daha iyi ülfet olur." buyurmuştur.

   Allah'ın Resulü hayırlı kadını tarif ederken de, "Kadınlarınızın hayırlısı, kocası yüzüne baktığı zaman onu sevindiren, emrettiği vakit itaat eden, ayrıldığı vakit malını ve iffetini koruyandır." buyurmuşlardır.

   Bu deliller kadının batınî güzelliği olan dînî ve ahlâkî yönünün onun en önemli vasfı olduğunu anlatıyor. Bu sebeple kadın batınî ve mânevî tehlikelerden korunmalı, güzel vasıflarla donatılmalı, hayırlı insanlarla yuva kurması sağlanmalıdır. Aksi halde kadın bir nevi felakete itilmiş olur.

   Nitekim Resul-i Ekrem, "Kızını fasık kimseye veren, onunla ilişiğini kesmiş ve onu ateşe atmıştır." buyurur. İslâm, karı kocâ arasındaki adâb-ı muaşeret kurallarını da o derece büyük bir hassasiyetle tarif eder ki, kadına verdiği değeri yalnız buradan bile anlamak mümkündür.

   Erkeğe; evlenirken düğün ziyafeti vermek, kadınla iyi geçinmek, kadının gönlünü hoş etmek için ara sıra şakalaşmak, çeşitli hususlarda kadını sevk ve idare etmek, iffet ve namusunu korumak, geçimini sağlamak, kadına hayırlı bilgi ve malumatları öğretmek veya öğrenmesini temin etmek, kadının yanlış tutumları varsa usulüne uygun olarak düzeltmek, ve eğer Allah'ın hoşnut olmadığı boşanma vuku bulursa bu hususta da adâlet ve edebe riâyet etmek gibi vazifeler verilmiştir. Şimdi diyoruz ki: Kadının yerini, hak ve hukukunu gündem yapanlara, İslâm'ın bu hususta getirdiği, kural ve kaideleri inceden inceye etüd etmelerini tavsiye ederiz.

 

Devam edecek