‘İtidali bırakan zulme sapmıştır’

İmam Ali (a.s.) şöyle buyurdu: "Akıllı olan, nasihatten öğüt alır ve yola gelir. Sabrın gücü ve güzel yakîn ile sana yönelen dertleri, belaları kendinden uzaklaştır. İtidali bırakan zulme sapmıştır. Gerçek dost senin yokluğunda bile doğru dost olandır"

<‘İtidali bırakan zulme sapmıştır’

İmam Ali (a.s.), Hz. Hasan'a vasiyetinin son kısmında buyurdu ki:

"Ey oğlum! Bilesin ki rızık, senin aradığın ve seni arayan olmak üzere iki kısımdır. Sen ona gitmeden o sana gelir. İhtiyaç halindeyken alçalmak, zenginken kabalık göstermek ne kötüdür. Dünyadan kazandığın, ahiretin için Islah ettiğin kadardır. Elinden kaçırdığına hayıflanacaksan, sana ulaşamayan her şey için de hayıflan. Olmayanı olup bitenden çıkar da anla. Çünkü işler, birbirine benzer. Sakın musibete uğramadıkça nasihatten faydalanmayanlardan olma. Akıllı olan, nasihatten öğüt alır ve yola gelir; hayvanlar ise ancak dayakla uslanır. Sabrın gücü ve güzel yakîn ile sana yönelen dertleri, belaları kendinden uzaklaştır. İtidali bırakan zulme sapmıştır. Arkadaş, sana akraba gibidir. Gerçek dost ise senin yokluğunda bile doğru dost olandır. Heva ve heves dert ve elemlerin ortağıdır. Akrabadan da yakın olan nice uzak kimse; uzaktan da uzak olan nice akraba vardır. Garip, dostu olmayan kişidir. Hakka karşı çıkıp düşmanlık edenin yolu daralır. Gücünün sınırını bilenin kudreti baki kalır. Sarılacağın sebeplerin en sağlamı, seninle yüce Allah arasındaki sebeptir. Senin durumunu düşünmeyen, düşmanındır. Özellikle tamahın insanın helak ettiği zamanlarda ümitsiz olmak hedefe ulaşmaktır. Her ayıp aşikâr, her fırsat elde edilecek değildir.

Çoğu kez, gören kişi hata ettiği halde, kör, doğru yolu bulur. Kötü işler yapmayı ertele, zira istediğin zaman ona koşabilir, ulaşabilirsin. Cahille irtibatını kesmek, akıllıya katılmaktır. Kim zamandan emin olursa ona hıyanet eder; kim de ona değer verirse onu aşağılar. Her ok atan isabet ettiremez. Sultanın görüşü değiştiğinde zaman da değişir. Yolculuğa başlamadan arkadaşını, eve girmeden komşunu sor. Başkasının sana anlattığı olsa bile, güldürecek söz söylemekten sakın.

Kadınlarla (kendilerini ilgilendirmeyen hususlarda) istişare etmekten kaçın. Çünkü onların (bu konudaki) görüşleri eksik ve zayıf, azimleri gevşektir. Kadınları örtülü tut ki gözleri (yabancı) erkekleri görmesin. Zira örtü kadınları her türlü kötülükten korur. Yanlarına güvenmediğin birini göndermen, onları dışarıya salıvermenden daha kötüdür.

Senden başkalarıyla görüşmemelerine güç yetirebilirsen, bunu yap. Kadınları güçlerini aşan işlere koşma; çünkü kadın zarif bir güldür; sert bir kahraman değil. Onları aşırı yüceltme ve başkasına şefaatçi olma hususunda tamahlandırma. Kıskanılacak yerden başka bir yerde kıskançlığa kalkışma; çünkü bu, doğruyu kadını eğriliğe ve iffetli kadını şüpheye düşürür. Hizmetçilerinden her birine yapması için bir iş tayin et; o zaman hizmeti birbirlerine atıp, kaçınamazlar. Soyuna ikramda bulun; onlar, senin kanatlarındır, onlarla uçarsın, senin bağlı olduğun aslın, saldırıya geçtiğin ellerindir onlar.

Dinini, dünyanı Allah'a emanet et. Şu tez geçen dünyada da, az zaman sonra gelecek ahirette de akıbetinin hayırlı olmasını dile. ve's-Selam."

(Nehcül-Belağa'dan...)